Bütçe açığı büyüyünce özel sektör borçlanmıyor

20.10.2017 08:38

Maliye Bakanı dün açıkladı. 2018 bütçe harcamaları 762.8 milyar TL olacak. Bütçe 65.9 milyar TL açık verecek. Açık iç ve dış borçlanmayla finanse edilecek.

Hazine’nin daha çok iç borçlanma zorunda kalması iki olumsuz gelişmeye neden oluyor. (1) Ekonomide borçlanılabilir kaynaktan özel kesime gidecek imkânlar azalıyor. (2) Faiz oranları yükseliyor.

Faiz de önemli ama daha da önemlisi, özel sektörün durumu. Çünkü iç ve dış kaynaklar sınırlı. Bunları kamu ve özel sektör paylaşıyor. Kamu daha fazla borçlanınca, özel sektörün borçlanma imkânı azalıyor.

Dışlama etkisi

Mahfi Eğilmez, internette “Kendime Yazılar” sitesinde ekonomideki gelişmeleri değerlendiriyor. 25 Eylül’de “Türkiye’de Dışlama ve Yer Açma Etkisi”ni yazdı.

Kamu kesiminin aşırı borçlanarak, özel kesimin bu finansman kaynaklarından yeterince yararlanmasına engel olmasına ‘dışlama etkisi’ deniyor. Kamu kesimi borçlanma piyasasına girince, özel kesim piyasadan dışarı itilmiş oluyor.

Kamu kesiminin borç verilebilir fonlar piyasasında aşırı talepte bulunması halinde (1) Kamu kesiminin riski daha düşük olduğu için, borç verenler kamu kesimine borç vermeyi daha fazla tercih ediyor. (2) Kamu kesimi alacağı borç için yüksek faiz ödeyebiliyor.

Kamu kesiminin borç verilebilir fonlar piyasasına sunulan kaynaklara olan talebini azaltması, daha az borçlanması sonucu özel kesimin bu kaynaklardan daha fazla yararlanabilir hale gelmesine ise ‘yer açma’ (İngilizcesi crowding in effect) deniyor.

Kamu kesimi bütçe açığını küçültür, daha az borçlanınca, faizler aşağıya iniyor. Özel kesim yatırım amaçlı olarak daha düşük maliyetle daha fazla borçlanma olanağı bulabiliyor.

Mahfi Eğilmez’in, 2000’li yıllarda piyasada olan biteni gösteren bir tablosu var.

2000’li yıllar öncesi, kamu kesimi dış ve iç borçlanma kaynaklarından büyük ölçüde yararlanırken son 15 yılda bu olgu tersine dönmüş durumda.

Son yıllarda kamu kesimi hem dış piyasalardan hem de iç piyasadan borçlanmasını azalttı. Bunu sağlayan, 2001 krizi sonrasında uygulanan güçlü ekonomiye geçiş programıyla bütçe açıklarının azaltılmasına yönelik uygulamalar oldu.

Bütçe açıkları hızla düşürülünce kamu kesimi borçlanma gereksinimi de düştü ve kamu kesimi gerek dış piyasalardan gerekse iç piyasadan çok daha az borçlanır oldu. Bu gelişme özel kesime daha kolay ve ucuza borçlanma alanı açtı ve özel kesim hem dış hem de iç piyasadan borçlanmasını artırdı ve böylece ortaya yer açma etkisi çıktı.

Eğilmez’in hazırladığı tablo özel kesimin zaman içinde nasıl alan kazandığını sergiliyor. (Veriler Hazine Müsteşarlığı sitesindeki mutlak verilerin GSYH’ye oranlanmasıyla hesaplanmış.)

Türkiye’nin toplam borç stoku/GSYH oranı son 15 yılda yüzde 104’ten yüzde 138’e yükseldi. Kamu kesiminin toplam borç stokunun GSYH’ye oranı 2002 yılında yüzde 71 iken, 2009 yılında yüzde 44’e, Temmuz 2017’de yüzde 30’a geriledi. Buna karşılık, reel kesimin toplam borç stokunun GSYH’ye oranı 2002’de yüzde 26 iken, 2009’da yüzde 37’ye, Temmuz 2017’de de yüzde 73’e yükseldi.

Özetle, 2000’lere kadar geçerli olan ‘dışlama etkisi’ yerini ‘yer açma etkisine’ bırakmış durumda.