De-dolarizasyon çalışmaları: USD, CNY, RUB, TRY ve diğerleri...

01.11.2016 15:30

Son 1,5 – 2 yıl global ticaretin ve para piyasalarının USD bağımlılığının azaltırlmasına yönelik görüşler ve spekülasyonlara sahne oluyor. Zaman içinde aslında USD’ye birçok rakip gösterilmişti, USD dominantlığından önce GBP için benzer bir durum söz konusuydu. Sonrasında üzerinde güneş batmayan imparatorluğun yok olmasından sonra, sırasıyla 1930’a kadar altın para çağı, 1930 – 1944 arasında da buhran ve 2. Dünya Savaşı dönemi geçti ve 1944’ten sonra başlayan Bretton Woods sistemi bir anlamda USD’nin hükümranlığını başlattı.

Sistem yıkıldıktan sonraki süreçte de aslında USD’nin uluslararası para sisteminin merkezinde olduğundan bahsedilebilir. Rezerv para terimini sıkıkla kullanıyoruz; rezerv para terimini biriktirme aracı olarak kullanılan paralar için telaffuz ederiz. Bunun ölçütü de o para briiminin uluslararası ticarette kullanılırlığı veya küresel Merkez Bankaları’nın rezervlerine ne oranda bulunduğudur. IMF verileri küresel Merkez Bankaları’nın rezervlerinin yaklaşık %60 kadarının USD olduğunu göstermektedir.

Klasik piyasa yaklaşımında da bütün para birimlerinin USD üzerinden birbirine dönüştürülebilirliği söz konusudur. Bu, USD’nin saydığımız özelliklerinden ileri gelmektedir. Mesela; EUR’nin veya GBP’nin TRY cinsinden değerine ulaşmak için önce bu para birimlerinin USD karşısındaki değerini bilmek gereklidir. EURTRY = EURUSD*USDTRY gibi.

Son zamanlarda çok yazıldı, çizildi. Birçok ülke dış ticarette USD’nin kullanımı kaldırıp kendi para birimlerini geçerli kılmak istedi. Rusya’nın BDT ülkeleriyle olan ticarette USD’yi kaldırmak istemesi; Rusya ve Çin arasındaki ticarette RUB ve CNY kullanılmasının görüşülmesi, yine Rusya ve Türkiye arasındaki ticaretin RUB ve TRY ile yapılması gibi çeşitli görüşler ortaya atıldı.

Bu de-dolarizasyonun ne kadar başarılabilir olduğuna bakmak için;

Mesela RUB ve TRY’yi ele alalım. Durum biraz karışık. Şöyle açıklamaya çalışayım. İki ülke arasında dış ticaretin RUB ve TRY ile gerçekleştirilmesi bir süredir üzerinde durulan bir konu. Hatta Rusya, 1,5 – 2 sene önce diğer BDT ülkeleri ve birkaç ülkeye daha dış ticarette EUR ve USD’nin bırakılması önerisinde bulunmuştu. Bu tabii, o dönem krizde olan Rusya’nın eriyen RUB nedeniyle alım gücünün oldukça düşmesi ve dış ticaret hacminin de bundan olumsuz etkilenmesi ile yakından ilişkiliydi.

Rusya ve Türkiye arasındaki ticarette RUB ve TRY’nin kullanılması ile belli bir kesim tarafından dış ticaret hacminin dış etkenlerden korunması bekleniyor. Teoride doğru gibi görünebilir. Ancak iki ülke parasının USD’ye karşı değerinin gözetilmesi gerekir. Çünkü RUB ve TRY rezerv para değiller. Kullanım alanları kısıtlı, bu iki ülke de elde ettikleri RUB ve TRY’yi başka ülkelerle olan ticari ilişkilerinde kullanamazlar, USD’ye veya EUR’ya çevirmek zorunda kalırlar. Bu durum Rus ihracatçısı için de aynı, Türk ihracatçısı için de. Yani USD talebi düşmez, hatta artabilir.

Ayrıca Türkiye ve Rusya arasındaki dış ticaret de yeterince dengeli değildir. Demek istediğim bu iki ülkenin ihracatı birbirine yakın değil. 2015 yılının genelinde Rusya’ya 4 milyar USD ihracat yapmışız, karşılığında ise 20 milyar USD ithalat. Yani 16 milyar USD açıktayız. Bu da ticaretin tamamında RUB ve TRY kullanımını çok rasyonel kılmamaktadır. Bu iki ülke parası rezerv para olsaydı, açıkta kalan miktar diğer ticari ilişkilerde de kullanılabilirdi. Şu anki koşullarda ise, bu ülke de elde ettikleri TRY veya RUB gelirini başka yerde kullanamaz ve rezerv bir paraya çevirmek zorunda olur.

CNY’nin SDR sepetine dahil olarak rezerv para statüsü kazanması bu açıdan önemli. CNY, SDP sepetinde rezerv para dağılımında %11’lik bir ağırlık elde etti. USD’nin %42, EUR’nin %31 olan ağırlığıyla karşılaştırıldığında çok anlamlı görünmüyor. Ancak CNY’nin artık önde gelen para birimlerinden birisi olmasının önemli bir anlamı var.

Dünyanın en büyük iki ekonomisi ABD ve Çin… Bu iki ülke mevcut ekonomik düzende dünyanın en büyük ve en önemli ticari partnerliğini yapıyorlar. Bu cümleyi rakamlarla destekleyecek olursak, ABD’nin yaptığı 1.45 trilyon USD değerindeki ihracatın 134 milyar USD’lik bölümü (%9,2) Çin’e yapılıyor. Yine ABD’nin toplamda yaptığı 2.2 trilyon dolarlık ithalatın 432 milyar USD’lik bölümü (%20) Çin’den yapılıyor. Diğer taraftan Çin’in ihraç ettiği ve toplamda 2.37 trilyon USD değerinde olan malların %18’lik bölümü ABD’ye satılırken, yine Çin’in yaptığı 1.53 trilyon USD’lik ithalatın 134 milyar USD’lik bölümü (%8,8) ise ABD’den yapılıyor.

Bu rakamları neden verdik? İki ülke arasında yapılan ticarette ABD’nin yaklaşık olarak 300 milyar USD’lik açığı söz konusu. CNY’nin rezerv para olmaması, bu ticari ilişkinin tamamının USD üzerinden olmasını zorunlu kılmaktaydı. Ancak açık veren tarafın ABD olması ve CNY’nin rezerv para statüsü kazanması, ABD devlet tahvillerine en büyük talebin Çin’den geldiğini düşündüğümüzde ileride “boynuz kulağı geçer mi?” sorusunun sorulması durumunu beraberinde getiriyor.

ENVER ERKAN
KAPİTALFX ARAŞTIRMA UZMANI