OPEC etkisini yitirdi mi?

30.11.2016 12:29

Kaotik gelişmeler petrol fiyatlarını etkiliyor…

Petrol fiyatları küresel ekonomideki gelişmelerin yanı sıra dünya genelinde yaşanan siyasi krizler ve savaşlar gibi kaotik durumlardan da önemli ölçüde etkilenmektedir. Bu görüşü; Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında petrol fiyatlarında yaşanan hareketlilik ile desteklenebilir. Örneğin; Birinci Dünya Savaşı’nın baş göstermesiyle birlikte Uluslararası Enerji Ajansı kaynaklı verilere göre 1914 yılını 0,81 dolardan tamamlayan petrol 1918 yılında savaşın sonlanmasıyla 1,98 dolara yükseldi.

Dünyada meydana gelen kaotik ortamlardan etkilenen petrol fiyatlarına ilişkin bir diğer örnek ise Soğuk savaş dönemlerine ait. İlgili dönemde Süveyş kanalı yoluyla başta İngiltere ve Fransa olmak üzere birçok Batı Avrupa ülkesi Körfez ülkelerinde petrol temin ediyordu. Süveyş kanalının güvenliği tehlikeye girmesiyle küresel petrol ticaretinde görülen daralma paralelinde 1956 yılında varil başına 2,79 dolar olan petrol 1957 yılında 3,07 dolar seviyesine yükseldi.

OPEC sahne alıyor…

Soğuk Savaşın sona ermesi sonrası dünya genelinde petrol fiyatları dengelenme çabası içerisindeyken, 1960 yılında OPEC sahneye çıkmakta. Uluslararası petrol şirketlerinin bilerek ham petrol fiyatlarını düşük tutmaları, böylece üretici ülkelere düşük ödeme yaparken kendilerinin yüksek karlar elde etmelerine tepki olarak 1960 yılında Irak’ın başkenti Bağdat'ta düzenlenen Bağdat Konferansı'nda İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezuela tarafından OPEC kuruldu. Kurulduğu ilk yıllarda OPEC’in petrol fiyatlarındaki etkisi sınırlı olurken, söz konusu durum 1973 yılında Arap-İsrail savaşı sırasında ABD'nin İsrail'e desteğine tepki olarak petrol ambargosu uygulamaya başlamasıyla değişmiştir. Ambargo ile birlikte 1973 yılını varil başına 3,89 dolardan tamamlayan petrol, ambargonun sona erdiği 1974 yılını varil başına 6,87 dolar olarak tamamladı. Söz konusu ambargo sırasında toplantılarda alınan kararlar petrol fiyatlarını yukarı yönlü desteklerken, fiyat artışları OPEC üyesi ülkelerin bütçe gelirlerine katkıda bulundu. Böylece ilgili dönemde OPEC’in dünya petrol fiyatlarındaki etkisi görülmüş oldu.

Ancak 1980’li yıllardan itibaren OPEC’in petrol fiyatları üzerindeki etkisi kısmen azalmaya başladı. Sanayiye ağırlık veren ülkelerin nükleer enerji gibi alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi ve birçok ülkenin kendi bölgelerinde petrol arama ve çıkarma çalışmalarına başlamasının ilk etkisi 1982 yılında OPEC’in üretimi kısması olarak yansıma buldu.

Yakın tarihimize baktığımızda ise dünyanın en fazla enerji tüketen ülkelerinden biri olan ABD’nin kuzeyinde yeni petrol kaynakları arayışları ve son üretim teknolojileri paralelinde maliyetlerin düşmesi sonrası kaya gazı üretimindeki artış petrol fiyatlarındaki düşüşü beraberinde getirirken, OPEC ülkelerinin ilgili dönemde üretim kotasına azaltmama kararları da OPEC’e ilişkin algıyı zayıflattı.

OPEC dünya günlük petrol üretiminin %37,8’ini sağlıyor…

Hafta başında Viyana’da toplanan üretici ülkelerinin toplantı sonucu piyasalar tarafından merakla bekleniyor olsa da, söz konusu toplantıdan arz kısıtlanmasına yönelik bir karar çıksa dahi petrol fiyatları üzerinde kalıcı bir etki yapma olasılığını düşük görmekteyiz. ABD’nin kuzeyinde yatay sondaj ve hidrolik çatlatma gibi alışılagelmişin dışında olan yöntemlerle çıkarılan yeni kaynakların piyasalarda yer edinmesi küresel bazda petrol cephesinde arz dengelerini değiştirdi. Dünya günlük petrol üretiminin %37,8’ini sağlayan OPEC ülkeleri ise kaya gazı üreticileri ile girdiği fiyat rekabetinden 2014 yılının ortalarından bu yana zararlı çıkmaktalar. Aşağıdaki grafikten görüldüğü üzere OPEC ülkeleri 2015 yılı itibariyle dünya petrol üretiminde etkinliklerini kaybetmiş görünüyorlar. ABD yeni kaynakların piyasa yer edinmesini sağlayarak ilk sıraya yerleşmiş durumda.

Grafik 1: Petrol Üretici Ülkeler Sıralaması 2015



Kaynak: EIA ( US Energy Information Administration)

Trump politikaları…

Günümüzde petrol fiyatlarına ilişkin algı OPEC çerçevesinde şekillense de, ABD’nin kaya gazı üretimindeki artış ile dünya genelinde dengeler değişti. Trump’ın ABD’de başkanlık koltuğuna oturacak olması sonrası Trump’ın içeride üretimi destekleyici politikaları ile ABD kendi içerisinde daha hızlı büyüyecek. Obama’nın petrol fiyatları ile başlatmış olduğu globalleşmeden millileşmeye doğru giden politikalar doğrultusunda ABD ekonomisi eskisi kadar dış ticaret yoluyla dünya ekonomisinin büyümesine katkı sağlamayacak. Kendi içerisinde daha hızlı büyüme gösteren ABD paralelinde, Çin ve Avrupa’da başta ticaret hacminin azalması ile küresel büyüme endişeleri daha şiddetli telaffuz edilebilir. Bu durumda geniş resimde baktığımızda, küresel büyümeye bağlı talep artışının görüleceği bir petrolden bahsetmek mümkün görünmemekte.

Bununla birlikte Trump enerji politikaları da uzun vade de petrol fiyatlarındaki yükselişi desteklemiyor. Trump’ın seçim sürecinde ekonomiye ilişkin vaatleri arasında Amerikalı petrol üreticilerine teşvik vermeyi planladığı yer alırken, kendisinin ifadelerinden de anlaşıldığı üzere Suudi Arabistan’dan ve diğer ülkelerden petrol ithalatını mümkün olduğunca azaltmayı planlamaktadır. Nitekim son 10 yıllık dönemde ABD’nin petrol ithalatı 1 milyar varil azalışla 2015 yılında 2,7 milyar varile gerilemiştir. Trump döneminde de mevcut trendin devamı beklenmektedir.

Grafik 2: ABD’nin petrol ithalatı (milyar varil) (2006-2015)



Kaynak: EIA ( US Energy Information Administration)

Eda Önder Öztürk
ALAN YATIRIM KIDEMLİ ANALİST