Sektörde yaprak dökümü:Don kişot’lar aranıyor!

06.10.2016 16:33

Size bir itirafta bulunayım. VİOP ile tanışmasaydım asla borsacı olmazdım sanırım. Şimdi durup dururken nereden çıktı bu demeyin. Anlatacağım. Stajyer olarak başladığım ilk şirketimde o yıllarda yeni kurulmuş olan Vadeli işlemler ve Opsiyon Borsası ile tanıştım. Nedir acaba bu VOB, diyerek araştırmaya başladım. Bir ekonometri öğrencisi olarak, bu yeni borsa hayallerimi bir anda bulutların üstüne çıkarmaya yetti. Matematik,istatistik ve iktisadi bilgiler açısından birbirleriyle çok iyi anlaşacak gibi duruyorlardı çünkü. Öyle ya, yurtdışında büyük bir öneme sahip, bir borsa olmanın ötesinde reel sektörle de iniltili hatta ekonomiye ilaç olabilecek matematiksel yeteneklere sahip bu piyasa geçte olsa nihayetinde bizde de kurulmuştu. Onunla beraber ilerleyebilmek, üniversiteden sonra doğduğum ülke olan Almanya’ya dönme fikrini bile değiştirmemi sağlamıştı. ‘’Ergün hayat hikayeni mi dinleyeceğiz’’ demeyin, birazcık sabırlı olun, geliyor. Bu arada çok çalışmam gerektiğini de farkındaydım. Belki de sermaye piyasalarında yel değirmenleri ile savaşan Don Kişot olacaktım. Şimdi sonu başa bağlayayım hemen. Evet epey epey Don Kişot oldum. Oysa ki, çocukluğumda astronot olup uzaya çıkmayı düşlüyordum hep! Hatta bir ara Vali olacaktım ben ya, nerden çıktı şimdi Don Kişot olmak. Hayır, tabiki de kendim istemedim bunu. Şöyle anlatayım.

Sözünü ettiğim VOB bizde kurulana kadar, bildiğiniz ismiyle hisse senedi yoğun bir ülkeydik. Yani yatırımcıların çoğunlukla hisse senedi yatırımı yaptığı hatta sonucunda da çok mutlu olduğu bir ülkeydik. Hatta öyle ki, hisse senetlerinden milyoner olanların sayısı bir hayli fazlaydı. Evet 90’lar ülkemizde hisse milyonerlerini çıkarmıştı. Gerçi şimdi de emlak milyonerleri çıkarıyoruz. Bu kadar arzı olan konutun, her aileye homojen bir şekilde dağıldığını düşünmüyorsunuzdur sanırım. İki ev alan dört aldı, dört alan şimdi sekiz alıyor bla bla..Kapitalizm! Neyse hani bu evleri kim alıyor, diye düşünenlerin kafasında ki soruyu da böylece basit bir şekilde cevaplamış oldum sanırım. Tamam dağılmadan devam ediyorum. Bu hisse gelenekselci yapı, 2005 Şubat ayına kadar devam etti. Bu tarihte doğan VOB artık birçok şeyi değiştirebilecek güçteydi. İşin sadece hisseyi şuradan al buradan sat, al sat, al sat,al sat.. geleneğine adeta karşı çıkarak sat al,sat al sat al.. şeklinde yeni bir fırsatı da parmaklarımızın ucuna bıraktı. Üstelik sadece hisse senedi değil farklı piyasa/pazaraları da bünyesinde barındırıyordu ve de barındıracaktı bu borsa. Dövizden tutun da buğdaya, elektrikten tutun da faize, demirden tutun da pamuğa kadar...Fiyatların hem yükselişinden hem de düşüşünden faydalanmak mümkün olacaktı burada. Bu yapı ürünleri birleştirip yeni ürünler çıkarmamızı da sağlayacaktı. Nihai sonuç olarak ta sadece bizler, traderlar yani tüccarlar, yani ticaret yapanlar için açılmamıştı bu borsa. Spot, vadeli ve opsiyonların harmanlanarak yepyeni ürünlerle piyasada yelken alma zamanı gelmişti. Yatırım şirketlerimiz bu çeşitlilikten ötürü artık daha rahat bir nefes alabilecekti.

Fiyat değişikliklerinden ötürü risk altında olan bireysel ve kurumsallara can simidi olabilecekti VOB. Kendilerini burada koruma altına alabileceklerdi. Sadece döviz riski değil, bir inşaatçı bile demir fiyatlarındaki belirsizliklerden kurtulacaktı artık. Çiftçi de rahatlayacaktı, enerji şirketleri de.. Risklerin ortadan kalkması reel sektörün geleceğe daha emin adımlarla bakmasını sağlayacak ve dolayısıyla tüme varım, ekonomimizin gelişmesinde önemli bir kilometre taşı olacaktı. Kısacası yatırım şirketlerimiz sadece al/sat yapan tek düze yapıdan kurtulup, bir bacağı reel sektör olan sağlam bir ekonominin diğer önemli bacağı olacaktı. Dikkatinizi çekti mi? Hep di’li geçmiş zaman kullandım. Neden mi? Çünkü bu olmadı. Geçen 11 senede bu işi başarmayı el birliğiyle beceremedik. Hisse gelenekselci yatırım şirketlerimiz bu uçsuz bucaksız piyasanın kendilerinin can simidi olabileceğini göremediler. Bu piyasanın gelişmesi için tek bir adım atmadılar. Ne bir uzman yetiştirdiler, ne de bunun için bir teşvik yarattılar. Yaptıkları hisse işlemlerinin yanında ek gelire ihtiyaç duyup gece taksiye çıkan vatandaş gibi VİOP’u kullanıp, ne yazık ki çoğunlukla bilgisizce piyasayı doğmadan öldürdüler. Biz nasıl reel sektöre el uzatıp, gidebiliriz demediler. Reel sektörle nasıl birlikte hareket edebiliriz demediler. Bunun için nasıl daha çok bilgi edinebiliriz demediler. Bilgisi olan var mı demediler. Üstelik bilgisi olanı da piyasa içinde eritip daha fazla gidemeyeceği belli olan sistemin bir parçası yaptılar. Oysa ki, en başından itibaren söylediğim çalışmalar belki de fazlasıyla yapılsaydı, yani bireysellere yönelik sadece al/sat ticaretinin yapıldığı sistemden çıkıp, uzmanlaşmayla, gerçek bilgiyle ürün çeşitliliğine gidebilen ve de kurumsal çözümler de üretebilen bir yapı tercih edilseydi, şu anda sermaye piyasalarımız çok daha farklı bir dünyada, yatırım şirketlerimiz de çok daha mutlu ve karlı bir yapıda olacaktı. Şimdi herkes kendini haklı görmeye çalışsa da, hepimiz bu kötü tabloya katkıda bulunduk. Şapkaları önümüze koyma vakti! Hep yemeği önümüze bekledik. Kelebek etkisini unutup, tek başıma ne yapabilirim, bahanesinin arkasına sığındık! Bu kötü gidişten tabiki de pozitif ayrışanlar oldu. Gördüğümü, görenler de oldu. Ama yetmedi! Zaten sözüm bu gelenekselci yapı içerisinde boğulup, ürün/piyasa çeşitliliğini bilmeyen, uzmanlaşmak nedir bilmeyen yapılara! Şunu çok net söylemeliyim.. Uzmanlaşmadan olmazzzzz! 2005 - 2008 yani mortgage krizi döneminde, benim VOB piyasamı, hisse senedi piyasası gibi kullanan ve ne yazık ki bazı kesimlerce kumarhane damgası almasını sağlayan yapıları da tarih yazmıştır bir köşeye. Geçen geçti, neyse ki şu anda... diyeceğim ama ne yazık ki, bu gelenekselci yapının işlemeyeceğini bilerek hala beklenti içinde olan çokca yapı ısrarına devam etmekte.. VİOP konusunda hala bir uzmanlaşmaya gitmeyip, VİOP birimlerimizi operasyon birimi gibi kullanmaya devam eden yapılar var. Ne yazık ki türev piyasaların matematiksel derinliğini bilmeyen ve gerekli bilgi olmadığı için de doğru yönlendirme yapamayan yapılar var. Yıllardır artık işlemeyeceği belli olan bu yapıların artık kitlesel değişimlerden çok sistemsel değişikliğe gitmeleri kaçınılmazdır. Keşke geleceğe dönüş filmindeki gibi paralel bir zaman örneğini size yaşatabilseydim. O zaman mutsuz ve umutsuz sermaye piyasası çalışanları/kurumları değil de, teknolojiye rağmen bilginin, uzmanlaşmanın değerini bilen, bu sayede de karda, büyüyen ve de en önemlisi mutlu kurumlarımız olduğunu rahatlıkla gösterebilirdim.

Sonuç itibari ile evet ben bir Don Kişot oldum. Çünkü koca sektör için de, VİOP piyasasına o hak ettiği itibarını geri vermeye çalışan, bir avuç dostumla birlikte tek başıma savaşıyorum. Ne yazık ki, bunun farkında olan sadece bir avuç Don Kişot’uz. VİOP ‘u sadece endeks sözleşmesinde al/sat geleneğinden çıkarıp yukarıda da anlattığım şekliyle, köprünün o çok önemli ikinci bacağının ta kendisi yapmaya çalışıyorum. Bana inananlar ile yoluma devam edip sonucunda çok mutlu olacağımıza da eminim. Yeter ki, Doğan Cüceloğlu hocamın da anlatmaya çalıştığı gibi ‘’uyanalım’’. Ve uzmanlaşarak koşar adımlarla ilerleyip sektörümüzü yeniden canlandıralım. Unutmayın söylediklerim al/sat ‘ın çok daha ötesinde! Gelişim için ise yeni Don Kişot’lar çıkaralım.. Zamanı geldi..

Ergün TEKGÜL / Meksa Yatırım VİOP Direktörü
etekgul@meksa.com 
twitter:@erguntekgul