Trump’ın enerji politikası ve 2017’de petrol

08.02.2017 08:59

2016 yılına karamsar bir tablo ile başlayan petrol piyasaları 2017 yılına ise oldukça pozitif beklentiler ile giriş yaptı. Görüntüyü bu denli değiştiren gelişme ise OPEC ve OPEC dışı ülkeler arasında uzun zaman sonra imzalanan anlaşmaydı. 2016 yılı içerisindeki başarısız girişimlerin ardından anlaşmanın, Aralık ayında yapılabildiğini gördük. Anlaşma gereği; OPEC ve OPEC dışı ülkeler Ocak ayından itibaren günlük üretiminde 1.8 milyon varillik kesintiye gitme sözü verdi. Anlaşmanın geçerlilik süresi ise 6 ay olarak belirlendi. Yani ülkeler belirlenen kotalara göre Mayıs ayına kadar üretim yapmaya devam edecek ve o dönemde şartlar uygun olursa, anlaşmanın uzatılması için yeni görüşmelere başlanacak.

OPEC ve OPEC harici 11 ülkenin vardığı mutabakat ile petrol fiyatları 50 dolar barajının üzerine kendini atmayı başardı. Fakat yükselişin önündeki yeni tehlike ise ABD’nin sansasyonel başkanı Donald Trump. Serbest ticaret, göçmen yasası, NATO, vergiler, sağlık sigortası, uluslararası ilişkiler… Yeni başkanın seçim öncesi söylemlerinde sıkça dile getirdiği konular. Tüm bu belirsizlikler ile görevine başlayan Donald Trump hızlı bir giriş yaparak, ilk haftasında 15 karara imzasını attı.  Enerji piyasası adına yaptığı düzenlemeler ise şimdilik göçmenlik ve dış ticaret düzenlemelerinin gölgesinde kalmış gözüküyor. Fakat ilerleyen dönemlerde hem petrol hem de enerji piyasalarının gidişatını etkileyecek önemli düzenlemelere imza atacağını ve devamının da geleceğini söyleyebiliriz.

‘TEMİZ ENERJİ PLANI’ RAFA KALKTI
Başkanlık yeminin ardından Beyaz Saray internet sitesinde yer alan ‘Önce Amerika Enerji Planı’ başlıklı duyuru, Trump yönetiminin enerji politikasını tamamen özetliyor. Duyuruda, ABD enerji sektörünün uzun süre boyunca külfetli regülasyonlarla kısıtlandığı ve Başkan Trump’ın ‘İklim Eylem Planı’ ve ‘ABD’nin Suları’ gibi zararlı ve gereksiz yasaları kaldırmaya kararlı olduğu bildirildi. Ayrıca Trump yönetiminin milyonlarca Amerikalı’ya istihdam sağlayan kaya gazı devrimin kucaklayacağını ve kullanılmayan rezervlerin kullanıma açılarak, buradan elde edilen gelirlerin yol, köprü ve kamu altyapısını yeniden inşa etmek için kullanılacağı açıklandı. 

DAKOTA VE KEYSTONE BORU HATTI PROJELERİNE ONAY

İkilim değişikliği tezini tümden reddeden Trump, ‘enerji devrimi’ çerçevesinde petrol, doğalgaz ve kömür üzerindeki regülasyonları kaldırarak fosil yakıtların üretimini artırmayı hedefliyor. İlk icraatini de bu konuda, Obama yönetiminin çevresel kaygılar ile reddettiği Keystone ve Dakota Boru Hattı projelerini onaylayarak gerçekleştirdi. Keystone Boru Hattı Kanada’dan ABD’nin güneyindeki rafinerilerine petrol taşıması amacıyla planlanmış fakat Obama tarafından üç kez veto yemişti. Başkanlık emrinin imzalanması ile tamamlanacak olan boru hattı projesinin en önemli getirisi, ABD’nin enerji alanında dışa bağımlılığını yüksek ölçüde bitirecek olması. Ülkede tüketilen petrolün bir bölümü Suudi Arabistan, Meksika ve Venezuela’dan karşılanıyor. Bu proje ile ağır tip petrolün sadece Kanada’dan ithal edilmesi amaçlanıyor. Diğer önemli getirisi ise istihdam. Boru hattı inşaatı süresince ülke genelinde 50 binin üzerinde Amerikalının istihdam edilmesi bekleniyor.

Keystone gibi Dakota boru hattı projesi de ham petrol sevkiyatına dayanıyor. Proje ile, Bakken bölgesinden çıkarılan günlük 470 bin varil ham petrolün Güney Dakota ve Iowa eyaletlerinden geçerek Illinois eyaletine taşınması amaçlanıyor. Boru hattının büyük bir kısmı Obama döneminde tamamlanmış fakat ABD yerlilerine ait koruma alanına yakın bölgeden geçtiği için askıya alınmış ve mahkeme tarafından durdurulmuştu.  Yoğun tepkilere rağmen yine bu proje de, Trump tarafından desteklendiği açıklandı.

BELİRLEYİCİ OPEC OLACAKTIR

Trump’ın enerji politikasını genel olarak değerlendirdiğimizde; hükümetten enerji sektörüne bir kaynak aktarımından ziyade, enerji sektöründeki yasal düzenlemelerin hafifletilmesi yoluyla fosil yakıtların arama ve üretimini kolaylaştıracak bir politika izlediğini görüyoruz. Fakat arama ve üretim miktarındaki itici gücün genel fiyat seviyeleri olduğunu düşünürsek; Trump’ın politikaları yeni yatırım alanları açsa da ülkedeki genel üretim miktarı, fiyat seviyelerine paralel olarak şekillenecektir. Bu sebeple petrol fiyatlarının 2017 yılındaki seyrinde yine OPEC tarafının belirleyici olacağını düşünüyorum. Eğer OPEC anlaşması Mayıs ayından sonra da devam ederse yükselen fiyatlarla birlikte ABD üretimi de yükselecektir. Fakat Körfez ülkelerinden gelen açıklamalar, fiyatların mevcut seyrinin hem üretici hem de tüketici açısından makul düzeyde olduğu ve Mayıs ayından sonra anlaşmanın devam etmesinin gereksiz olacağı yönündeydi. Şimdilik anlaşmanın devam edip etmeyeceği konusunda belirsizlik sürüyor. Rusya, Venezuela ve Cezayir gibi ülkeler önümüzdeki aylarda yeni bir uzlaşma zemini arayışına başlayabilir. Fakat küresel arz fazlasının arz açığına döndüğü bu süreçte, mevcut OPEC anlaşması fiyatları 50 doların üzerinde, ABD’li üreticilere yönelik beklenti ise fiyatları 60 doların altında tutmaya devam edecektir.



Zülküf Aydemir
IŞIKFX ARAŞTIRMA UZMANI