Türk Lirası kritik dönemeçte!

21.01.2017 12:22

Yurtiçi piyasalar TCMB’nin müdahaleleri ile haftayı tamamladı. Merkez Bankası kurdaki spekülatif atakları önlemek ve en azından kurda stabilizasyonu sağlamak adına aldığı sıkılaştırma hamlelerinin meyvesini bu hafta topladı denilebilir. Kur tarafına baktığımızda, yılbaşından bu yana sadece 11 günde Dolar’a karşı yüzde 10’luk kayıp gösteren TL, müdahalelere rağmen ara ara zayıf bir tablo sergilemiş olsa da, kurda oluşan köpüğün bir miktar alındığını söylemek mümkün. TCMB müdahaleleri ile likiditeyi sıkılaştırma adına, önce borçlanma limitlerini düşürdü. Sonrasında makro ihtiyati önlemler çerçevesinde döviz cinsinden zorunlu karşılık oranlarını düşürdü. Bu sayede piyasaya 1.5 milyar USD’lık bir likidite sağlandı. Alınan bu ilk hamle kur hareketlerinde çok başarılı bir tablo çizmemiş olsa da, MB’nin artık sakin kalmadığını göstermesi adına olumluydu. Daha sonra müdahaleler borçlanma limitlerinin daha da düşürüldüğü, haftalık repo ihalelerin açılmadığı, piyasaları geç likitide penceresi olan yüzde 10’luk faize yönlendirirek, piyasaları asıl fonladığı ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini artırdığı bir süreçle devam etti. Bu süreçte TCMB, aslında örtülü bir faiz kararı alarak TL satmanın maliyetini hem artırdı hem de TL karşılığı döviz depo ihaleleri açarak swap (takas) yoluyla piyasalardaki swap (takas) faiz oranlarını artırdı. Hali hazırda kur takası işlemlerine alternatif bir yol olarak izlenilen döviz depolarının teminata verilmesi işlemi, swap faizleri ile bankalar arası uygulanan faizlerin arasında ayrışmayı sınırlayıcı bir hamle olarak düşünülebilir. 

Ancak alınan müdahelelerin süresi uzatıldığından, MB’nin 24 Ocak’ta faizlerde herhangi bir aksiyonda bulunmayacağı fikrinin de güçlenmesine neden oldu. Bu durumda piyasa oyuncuları kur hareketlerinde MB’yi zorlamaya devam ederken, PPK toplantısında gerçek bir müdahale beklediğini de göstermiş oldu. Bunu kurun bu süreçte verdiği reaksiyonlardan çıkarabiliriz. 3.80 üzerinde çok fazla kalamayan kur, 3.75 altına da çok fazla sarkmayarak, piyasanın yatay ve sıkışan bir performans göstermesine neden oldu.

Bu noktada şunu kesin bir dille ifade etmekte fayda var. Piyasalar MB’den net bir adım bekleyecektir. MB’nin de bu adımı atacağını söyleyebiliriz. Çünkü bu kadar dişini göstermişken, sonunun getirilmemesi durumu alınan çoğu müdahelenin boşuna olduğu anlamına gelebilir. Bu nedenle MB’nin politika faizi olan 8.00’ı 8.50’ye, gecelik borç verme faizi olan üst bandı da 8.50’den 9.00’a çekmesi imkanlar dahilinde olacaktır. Ayrıca MB’nin geç likitide penceresi olan ve çok kullanmadığı bu faizi de 100 baz puan artırarak yüzde 10’dan 11’e çekmesi de ihtimaller dahilinde. Çünkü, ara ara kur üzerinde sert hareketler olduğu sırada, MB’nin bu faizi kullanma imkanı da ilerleyen vadelerde ön plana çıkacak gibi görünüyor. Ancak bu ihtimaller, yani piyasa beklentileri dahilinde bir adım, kurda kalıcı geri çekilmeleri sağlamak adına yeterli olacak mı ? bu önemli bir soru işareti yaratacak. Çünkü reel faizler konusunda çoğu muadil ülkeye göre gerideyiz. İlerleyen dönemlerde enflasyon konusunda da ciddi riskler ön planda. Bu nedenle MB’nin piyasa beklentilerini karşılayacak bir adım atmanın yanı sıra, sözlü müdahaleler ile birlikte enflasyon beklentileri yönlendirmesi gerekmektedir. Büyüme-faiz-enflasyon konusunda ciddi bir sıkışma içerisinde kalan TCMB’nin önceliikli olarak enflasyonist baskıları önlemek adına hamleler yapması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sayede hem kur konusunda hem de para politikası tercihlerinde kendine daha rahat alanlar bulabilecektir. Büyüme konusunda özellikle kur üzerinde öngörülebilirliği artırabilmek yatırım alanlarında  da güven ortamını destekleyici bir adım olacaktır.

GÖKHAN ÖZKAN
IŞIKFX ARAŞTIRMA UZMANI