Yeşili bulmak

25.07.2016 09:09

Türkler bir kez daha emperyalist güçlerin heveslerini kursaklarında bıraktı. Ancak, bu güçler bir gün yenilgilerinin rövanşını almaya kalkışacaklar. Bundan sonraki dönemde, Türk ekonomisinin gittikçe sıkıştırılacağı anlaşılıyor. Demokrasinin askıya alınmasını önleyen Türk Halkı, bu defa ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya bırakılabilecek. Bu badireyi atlatabilmek için siyasi ve ekonomik bir dizi tedbir alınması gerekiyor.

Siyasi tedbirler alınırken, demokrasiden ve insan haklarından taviz verilmemeli. Türkiye’nin demokrasiye ve insan haklarına saygılı bir ülke olduğu tüm uygulamalarda öne çıkarılmalı. Ağırlaştırılmış müebbet hapsin gereklilikleri yerine getirilmeli ama geriye işleyen idam cezası uygulamasına gidilmemeli. FETÖ’ye ait basın organları kapatılmalı ancak bir taraftan da basın özgürlüğü arttırılarak sağlanmalı. Basın patronlarına ve çalışanlarına yönelik kavgalara son verilmeli. Olağanüstü hal, gereği kalmadığı anda tümüyle kaldırılmalı.

Bu aşamada kadroların boşaltılarak temizlik yapılması zaruret halini aldı. Ancak devletin işlevini en iyi şekilde yerine getirebilmesi için bu kadroların ehil kişilerle doldurulması zorunlu. Bunu sağlamak üzere iktidar partisinin, laiklerle yeniden işbirliğine girmesi gerekiyor.

YANLIŞ YÖNLENDİRMELER

Ekonomi konusunda yanlış yönlendirmeler yapıldığını görüyorum. Bu yönlendirmeler devam edip, piyasa ekonomisinden taviz verilirse ve ‘tasarrufların arttırılması’ gibi (faydalı ama şimdilik zamansız) ekonomik kararlar alınırsa, Türkiye global ekonomiden dışlanmış olur. Bu durum ise, darbe yapılmasına benzer sonuçlar ortaya çıkarır. Türkiye’nin turizm kapasitesi düşer, ihracat azalır, yabancı yatırımcının gelmesi durur, yabancılar Türk piyasasından çekilir. Yeni yatırım yapılamaz. Faizler yükselir. Döviz fiyatı artar.

Ekonomide alınması gereken ilk tedbirler şunlardır:

- Bütçenin faiz dışı fazla vermesi ve bütçe disiplinine dikkat edilmesi uygulamaları tavizsiz sürdürülmelidir.

- Merkez Bankası, likidite sıkıntısı çıkmasına karşı kesinlikle önlem almalı ve hatta likiditeyi olması gerekenin üzerinde tutmalıdır.

- Yapılacak ihaleler mutlaka rekabetçi bir ortamda gerçekleşmeli, taraftar iş adamlarına emirle ihale vermekten, kaçınılmalıdır.

- Belediyelerin ve devlet bankalarının alacakları dış kredilere, Hazine Garantisi verilmesi uygulaması durdurulmalıdır.

- Bankaların yabancı şirketlere değil, Türk şirketlerine kredi vermeleri faiz ve para teşvikleri ile özendirilmeli. Böylece, Türk müteşebbislerinin yatırımlarının önü açılmalıdır. Bu Merkez Bankası’nın görevidir.

- Uluslararası kuruluşlar ve değerlendirme şirketleri ülkemizin aleyhine görüş bildirebilirler. Bu görüşleri çok fazla abartmadan, uluslararası kuruluşlarla ilişkilerimizi devam ettirmeliyiz.

- Uluslararası siyasi ve ekonomik ilişkilerimizde hiçbir biçimde suçlayıcı bir tavır takınmamalı. Tüm ülkelerle, ekonomik ilişkilerimizi geliştirmeliyiz.

Siyasi önlemler alırken, ekonomiyi göz ardı etmeyelim.