Çetinkaya’nın büyük sınavı!

23.05.2016 16:33
Haftanın geneline baktığımızda FOMC tutanakları ve olumlu açıklanan ABD enflasyon rakamlarıyla değer kazanan bir Dolar izledik. İçeride ise, Ak partinin olağan üstü genel kurulu tamamlandı ve Sn Binali Yıldırım yeni başbakan adayı olarak gösterildi. Dolar/TL'de ise, hareket sınırlı kaldı. 3.00 seviyelerini zorlayan kur, adayın açıklandığı anda bir miktar geri çekilse de güçlü duruşunu devam ettirdi.

FOMC tutanaklarına baktığımızda Haziran ayında faiz artırılabilir ifadesi yani ‘’canlı’’ olarak nitelendirilmesi, Dolar kanadında güçlenmenin ana sebebiydi. Ayrıca küresel risklere dair endişelerin de azaldığını gördük. Bu durum şuan için neredeyse sıfıra kadar düşen Haziran ayı faiz artırım ihtimalini FED vadelilerinde yüzde 4’lerden yüzde 30’lara kadar çıkardı. Açıkçası her ne kadar Haziran ayı şuan için tam olarak netleşmese de FOMC üyeleri ve açıklanan son dönem verileri bu ayın yeniden ön plana çıkmasına neden oluyor.

FAİZ Mİ YENİ KABİNE Mİ ?

Merkez Bankasının faiz kararını takip edeceğimiz haftada, sert fiyat hareketlerine hazır olmakta fayda var. Sn. Murat Çetinkaya'nın ilk başkanlık döneminde  50 baz puan daha indirilen üst bant, sadeleştirme adımlarının devamlılığı adına olumlu karşılanmıştı. Enflasyon rakamlarında görülen düşüş ve FED'in faiz artırımlarından uzaklaşacağı algısı o dönemde kurda  geri çekilmelerin ana sebebiyken bu dönemde durumların biraz daha zorlu olduğunun altını çizmekte fayda var. Erdem başçı döneminde başlatılan sadeleştirme adımlarının üçüncü halkası bu dönemde de karşımıza çıkacak mı önemli gelişme bu olacak.

Merkez Bankası'ndan bu hafta beklenilen üst bandın 50 baz puan daha indirilmesi. Ancak şuanki belirsizlik ortamı ve yeni kabineye yönelik spekülasyonlar, Çetinkaya'nın yeni bir adım atmasına engel teşkil edebilir. Beklentilerimiz TCMB'nin bu dönem faizlere dokumayacağı yönünde. Yapılabilecek ölçülü faiz adımlarını doğru buluyoruz ancak şuan için içeride ve dışarıda kur oynaklığını artırabilecek daha çok unsur olduğunu görmekteyiz. 25 baz puan indirimin etkisi sınırlı olabilir. 50 ve üzeri adımların kur adına riskleri artırabilir ve TL'de değer kayıpları görülebilir.
Sn. Binali Yıldırım’ın genel başkan adayı olarak seçilmesiyle birlikte belirsizliklerin son bulduğuna dair bir algı oluştu. Ancak bunun daha tam olarak netleştiğini söyleyeyemeyiz. Çünkü yeni kabinede kimlerin olacağı ve erken seçime gidilebileceğine dair spekülasyonlar net bir şekilde devamlılığını sürdürüyor. Önemli bir risk ölçütü olarak kabul edilen 5 yıllık CDS’lerin bugün 8 Mart’tan bu yana görülen en yüksek seviyelere ulaştığını görüyoruz. Merkez bankası faiz kararı öncesinde de sessiz ve derinden bir bekleyiş söz konusu ancak bu toplantıda alınacak kararlar önümüzdeki aylardaki hareketliliğin fitilini ateşleyebileceğini söyleyebiliriz. 

Merkez bankası PPK kararlarında bir değişim çabası içerisinde. Risklerden korunmak adına faiz koridoru sistemini uygulayan TCMB kendisine önemli bir manevra alanı yaratmayı amaçlamıştı. Ancak şuan için de sadeleştirme politikalarına giderek daha anlaşılabilir bir MB politikası amaçlıyor. Son basın toplantısında da buna sıklıkla vurgu yapan Sn. Çetinkaya’nın dönüşüm çabasında iyimser bir tutum içerisinde olduğunu görüyoruz. Ancak MB’nın asıl görevi fiyat istikrarı olduğu açık. Önemli bir şekilde enflasyonu kontrol edilebilir düzeyde tutmaya çalışan MB’nin büyüme hamlelerine yönelik bir gelişme çabası içinde olması, amaçdan sapmaya yönelik bir politika olarak algılanabilir. Elbette ki ölçülü faiz indirimleri yurtiçi piyasalar adına olumlu bir gelişmedir ancak kurun son dönemdeki hareketi geçtiğimiz toplantıya nazaran çok daha tehlikeli boyutlarda açık. Normal koşullarda kurun 3.00 üzerinde çok kalıcılık sağlamayacağını düşünüyoruz. Ancak risk unsurları üst üste bu denli gelirse, 3.04-3.06 görme ihtimaliz de o denli artacaktır. Ayrıca kalıcılık da sağlanabilir.

GÖREV ÇETİNKAYA’NIN OMZULARINDA

Bir diğer risk unsuru olarak görülen ise, Mehmet Şimşek’in yeni kabinede olup olmayacağı. Bu ikilem daha önce Ali Babacan için yaşanmıştı. Piyasanın alıştığı, uzlaşmacı tutumuyla bilinen bir isim olan Sn. Şimşek’in olmaması durumunda kısa vadede bir güven sorunu olarak görülüp piyasalara yansıyabilir ve TL’nin değer kayıplarında etkili olabileceğini söyleyebiliriz. Öncesinde Sn. Babacan, sonrasında Sn. Şimşek’in kadrodan ayrılması beklentilerden daha büyük bir istikrar sorunu olarak algılanabilir. Bu nedenle en önemli görev burada Çetinkaya’ya düşmektedir. Bu tür bir risk ortamında ekonominin yeni başkanı olduğunu kanıtlayacağı faiz sınavı piyasanın yönünü belirleyecek asıl unsur olacaktır.

GÖKHAN ÖZKAN
IŞIKFX ARAŞTIRMA UZMANI