İşsizlikte kilit çözümlemeler

19.06.2018 07:34
Türkiye, 1. çeyrek yüzde 7,4’lük büyüme verisinin ardından dün sabah işsizlik rakamlarını karşıladı. Açıklanan tabloya göre, işgücü piyasası verileri büyüme rakamlarıyla doğru orantıda geldi. Hatta istihdam verilerini inceleyecek olduğumuzda, beklentinin çok çok üzerinde olduğunu da söyleyebiliriz değil mi? Güçlü büyümenin etkisi hissediliyor. İstihdam edilenlerin sayısı 2018 yılı Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 10 bin kişi artmış olup, toplamda 28 milyon 499 bin kişi seviyesine geldi. Bu rakamı görünce hemen akabinde baktığım diğer veri ise işgücüne katılım oranı oldu tabloda. Evet, önceki dönemde de olduğu gibi istihdam edilenlerin sayısı işgücüne katılanların sayısından daha güçlü bir artış yaşamış bu dönemde de. Ülke adına olumlu seyir gösteriyor bu durum. İşgücüne katılanlar bir önceki yılın aynı dönemine göre 578 bin kişi artarak 31 milyon 709 bin kişi şeklinde. Kadınlarda 0,5 puanlık bir artış var. Kadın işgücü istihdamına ilişkin oran OECD ülkelerine göre çok daha geri de olsa da puan artışını görmek mutlu etmiyor değil. Temennimiz yüzde 33,4’ler değil yüzde 70’ler... Umudumuz var.

Verileri iktisadi faaliyet kollarına göre incelediğimizde ise, toplam istihdamda sanayi ve hizmet sektörünün payı artmış olup, tarımın oranı azalmış.

Bunun yanında bir başka olumlu durum var ki hem toplam işsizlik hem de genç işsizlikte görülen seviye. Son iki yılın en düşük seviyesine geldi. Fakat derin de bir ayrıntı var... Verileri kendi içimizde ulusal olarak değerlendiriyoruz. Küresel bir ekonomiye entegre yaşıyoruz halbuki. Diğer ülkelerle karşılaştırma yapmak günümüz dünya ekonomisi açısından daha doğru olacaktır. Ben öyle düşünüyorum. Mart ayına ilişkin verilerde Türkiye olumlu bir seyir gösterdi. BU aşikar! Peki OECD ülkelerine oranla ne durumdayız? Gelin bir bakalım.

AB ülkelerinin Mart ayındaki işsizlik oranı yüzde 7,1 şeklindedir. OECD’de ise Türkiye yüzde 10,1 ile Yunanistan (20,1), İspanya (16,2) ve İtalya’dan (11,1) sonra gelmektedir. Bu sebeple Türkiye’nin sağlanan desteklerle bu artışı sürdürülebilir kılması gerekmektedir. Nitekim burada gençler önem arz ediyor. Özellikle seçim sürecinde kendilerinin stratejik de bir önemi var. Partiler, projeler üretiyor. Parasal desteklerin yanında yeteneklerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalara da yer vermek istediklerini belirtiyorlar. Çünkü 13 milyona yaklaşan genç nüfus var ve ülke ekonomisi açısından önemli. Donanım, mesleki yetenek şart! İşsizlik rakamlarına baktığımızda ülkemizde üniversite mezununun toplam işsizlikteki oranı yüzde 25,8. Oldukça yüksek. 4 kişiden 1’i işsiz. Halbuki donanım diyoruz, yüksek teknoloji diyoruz. İşte aynı gereksinim ortada. Endüstri ve eğitim işbirliğinin olması şart. Ara eleman, ana eleman vs... Birlikte ilerlemek şart. Yapısal anlamda çözümlemeler uzun vadede kalıcılık sağlayacak. Bu kaçınılmaz. Peki faiz oranlarının yükselmesi istihdam artışında yavaşlatıcı etkiye sahip olacak mı? Öyle görülse de seçim sonrası uygulanacak politika en önemli şey burada...