Türkiye, bölgenin `yenilenebilir enerji ihracatçısı` olma yolunda

Uluslararası Enerji  Ajansı Başkanı Fatih Birol, AA muhabirine, Türkiye'nin yenilenebilir enerji alanında büyük bir potansiyeli bulunduğunu ve bu potansiyelin ülkeye birçok alanda katkı yapabileceğini ifade etti.

Türkiye'nin yenilenebilir enerji alanındaki önceliklerinin sadece  iklim değişikliği veya çevresel konular olmadığını söyleyen Birol, yenilenebilir  enerjinin Türkiye için hem enerji arz güvenliği hem de maliyetler açısından  önemli olduğunu vurguladı.

Birol, Türkiye'nin yenilenebilir enerjide büyük bir potansiyeli  olduğuna dikkati çekerek, "Bu potansiyel için güzel bir yatırım modeli kurulması  gerekiyordu. Bu yüzden, bence Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli  harika bir model ve çok güzel sonuçlar getiriyor ve getirecek. Maliyetlerin  düşmesi son derece güzel." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin yenilenebilir enerji kaynaklı üretimini artırarak çevreye  olan zararların azaltılmasının yanında yerli enerji kullanım payının da  yükseltilerek dışa bağımlılığın düşürülebileceğinin altını çizen Birol, şöyle  devam etti:

"Bir diğer boyutu da Türkiye'nin çevresine baktığımızda, Orta Doğu ve  Kafkas bölgelerinde büyük bir yenilenebilir enerji potansiyeli var. Orta  Doğu'daki güneş potansiyeli özellikle dünyanın hiçbir yerinde yok ama oradaki  teknoloji, know-how o kadar gelişmiş değil. Ben Türkiye'nin yenilenebilir enerji  teknolojileri, tecrübe ve yatırım anlamında ihracatçı bir rol oynayabileceğini  düşünüyorum. Eğer YEKA projelerinden hem tecrübe kazanıp bunu belli bir seviyeye  çıkarırsak, bunu ihraç etme konusunda Türkiye önemli bir rol oynayabilir. Bu  benim her zaman düşünü kurduğum bir modele doğru gidebilir. Orta Doğu'dan  ülkemize doğal gaz ve petrol gelirken, oraya da yenilenebilir enerji  teknolojileri gitsin. Benim düşündüğüm hayalini kurduğum konulardan birisi.  Afrika da Türkiye için son derece önemli ihracat pazarı olabilir."

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ HEDEFLERİNE ULAŞMAK ZORLAŞIYOR

Birol, iklim değişikliğine çözüm bulmanın yolunun enerjiden geçtiğini  ve enerji sektörünün bu olumsuz etkilerde yüzde 85 dolaylarında sorumluluğu  bulunduğunu kaydetti.

Türkiye'nin de yenilenebilir enerjiyle ilgili dünya genelindeki  politikalara benzer çok önemli adımlar attığına işaret eden Birol, Polonya'daki  İklim Değişikliği Konferansı'nda Paris İklim Anlaşması'nın nasıl hayata  geçirileceğiyle ilgili bir "kurallar kitabının" ortaya çıktığını aktardı.

Birol, bu gelişmelerin son derece değerli olduğunu fakat anlaşmalar,  hedefler ve dünya liderlerinin acil olarak emisyonların düşmesi gerektiğine  yönelik söylemlerine karşılık verilerin bunların tersi yönde geldiğini belirtti.

Emisyon miktarlarının da düşme ya da sabit kalma eğiliminde  olmadığını, aksine arttığını ifade eden Birol, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu yıl 11 ayın verisine baktığımızda, karbondioksit gazlarının  yükselerek tarihi bir rekora imza atacağını görüyoruz. Bir yanda toplantılar,  konuşmalar, yayınlar varken gerçek hayatta tam zıttı gelişmeler var. Hedeflerle  gerçekler arasındaki makas kapanmaktan ziyade giderek açılıyor. Bu da her geçen  sene iklim değişikliği hedeflerine ulaşılmasını daha zor kılıyor. Şu anda  imkansız demek istemiyorum ama giderek zorlaştığının da altını çizmem gerek."