ABD Başkanlık seçimlerinde piyasalar...

10.10.2016 16:58

2016 yılının son çeyreğine girdiğimiz şu günlerde; yılın geri kalanına dair finansal piyasaların gündeminin ilk sıralarında 8 Kasım ABD Başkanlık seçimleri yer alıyor.

İngiltere’de yapılan referandum sonrası; İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılmasına ilişkin sancılı süreç ve yılın ikinci yarısında Avrupa’da finansal sistemin yeniden sorgulanmasına yol açan bankalara dair sorunların baş göstermesi sonrası küresel piyasalarda risk teşkil eden en önemli etmen olarak  ABD Başkanlık seçimi karşımıza çıkıyor.

Buradan yol açarak biz de geçtiğimiz 8 seçim dönemini içeren istatistikleri inceledik. Başkanlık yarışı tam gaz devam ederken, seçim sürecinin geçtiğimiz dönemlerde finansal piyasalara etkisini ve seçim yarışında galip gelen kesime göre finansal piyasaların nasıl reaksiyon gösterdiğini öğrendik. Söz konusu istatistikleri ele aldığımızda yatırım enstrümanları performansına ilişkin net bir sonuç elde edilmese de, Demokratların galip geldiği dönemde S&P 500 endeksinin ve ABD Doları’nın, Cumhuriyetçilerin başkanlık yarışında öne çıktığı dönemlerde ise Brent petrol ve altının göreceli daha iyi performans sergilediği görülmüştür.

Bugüne geldiğimizde ise; piyasalarda olasılıklara göre fiyatlamalar görülmeye başlandı. Geçtiğimiz günlerde Donald Trump ve Hillary Clinton arasında yapılan ve TV’de yer alan münazara sonrası rüzgarın Clinton lehine dönmesi piyasalarda doların güç kazanmasında etkili oldu. Clinton lehine oluşan atmosfer paralelinde, Fed’in elinin rahatlayacağı ve Aralık ayında faiz artışına gideceği beklentisi doları güçlü tutuyor.

Finansal piyasalarda Brexit’ten sonraki en büyük risk olarak nitelendirilen Trump’ın başkanlık koltuğuna oturması seçeneğinde ise, dünya genelinde oluşacak stres ortamı paralelinde dolarda görülebilecek sert dalgalanma ve güvenli liman olma özelliğini konuşturacak altında değer kazanımlarının görülmesi sürpriz olmayacağı kanaatindeyiz.

ABD BAŞKANLIK SEÇİMİ YAKLAŞIRKEN PİYASALAR…

2016 yılının son çeyreğine girdiğimiz haftada, yılın geri kalanına ilişkin finansal piyasaların seyrinde etkili olacak en önemli gündem maddesi 8 Kasım ABD Başkanlık seçimleri olarak karşımıza çıkıyor.

Kasım ayındaki Başkanlık seçimi yaklaşırken, piyasalarda olasılıklara göre fiyatlamalar görülmeye başlandı. Geçtiğimiz günlerde Donald Trump ve Hillary Clinton arasında yapılan ve TV’de yer alan münazara sonrası rüzgarın Clinton lehine dönmesi küresel piyasalarda risk iştahını artırdı.

SEÇİM YARIŞINDA ÖNE ÇIKARAN GÜNDEM MADDESİ EKONOMİ…

Başkanlık yarışından kimin galip çıkacağı ve ekonomi politikaları konusunda izleyecekleri yol haritası önem arz ediyor. Söz konusu başkanlık yarışı devam ederken her iki aday da seçmenleri kendi saflarına çekebilecekleri en önemli kozlarını yani ekonomi vaadlerini ortaya koyuyorlar. Her iki aday da seçimi kazandıranın da kaybettireninde ekonomi olduğunun farkındalar. Clinton 1990'ların başındaki ekonomik durgunluğun sona ermesinden ve dünyada göreceli olarak istikrarlı bir politik ortamının varlığından yararlanarak, yeniden Başkanlığa seçilmeyi ülke çapında seçim gecesinde garantilemesi 1996 yılında da başkanlık koltuğuna oturması ekonominin ne denli önemli olduğunun kanıtı niteliğinde.

Daha yakın bir zaman dilimine bakacak olursak, 2012 Başkanlık seçimlerinde Obama'nın 2008 krizi ve sonrasında otomotiv sanayisine verdiği destek Obama’ya sanayinin nabzının attığı Orta-Batı bölgelerde avantaj sağlarken, ilgili dönemde Cumhuriyetçi Mitt Romney’in işi yapamıyorlarsa bırakın batsınlar anlayışı ise adaya önemli ölçüde oy kaybettirmişti.

Bugüne geldiğimizde ise; Cumhuriyetçi aday Trump ABD ekonomisinin gelecek 10 senede en az yüzde 3,5 yıllık büyüyeceği vaadinde bulunurken, "Cesur ve hırslı" olarak tanımladığı ekonomi planının gelecek 10 yılda istihdam, ücretler ve gelir alanlarında artış sağlayacağını söylüyor.

Hillary Clinton’ın ekonomi vaadlerinde altyapı masrafları ve yeni enerjiye yapılan yatırımların artırılması yer alıyor. Bununla birlikte kadınların ve azınlıkların iş gücüne katılımını artıracak politikalarla ülkede giderek artan gelir eşitsizliğinin önüne geçilebileceğine inanıyor.

Başkanlık yarışından kim kazanarak çıkarsa çıksın, kazanan ekonomi olsun dedikten sonra geçmiş dönemde ABD Başkanlık seçimleri sürecinde geçiş dönemleri inceleyelim.

1984 yılında gerçekleştirilen seçimler de dahil olmak üzere söz konusu tarihten bu yana 2 seçim dönemi üst üste Cumhuriyetçilerin galip geldiği, 2 seçim dönemi art arda Demokratların seçim yarışını önde bitirdikleri döngü devam etmekte. 2008 ve 2012 seçimlerinde Obama ile birlikte seçim yarışında galip gelen Demokratların, bu yıl yerlerini Cumhuriyetçilere bırakıp bırakmayacakları merak konusu.



Tablo 1: 1984 – 2012 Yılları Arası  ABD Başkanlık Seçimi Sonuçları

 

ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ FED’İ ETKİLER Mİ?

2016 yılı üçüncü çeyreğinin ilk haftalarında görüldüğü üzere finansal piyasalarda güçlü dolar eğilimi hakim. Söz konusu güçlenme eğiliminde Fed’in faiz artırım beklentilerinin yanı sıra Başkanlık seçimine ilişkin olasılıkların fiyatların içerisine girmeye başlaması da etkili oldu. Başkanlık yarışının Fed’i de etkilemesi bekleniyor.

Bilindiği üzere Cumhuriyetçi aday Trump’ın Fed ile arası iyi değil. Geçtiğimiz aylarda FED Başkanı Yellen'ı faizleri bilinçli olarak düşük tutmak ve Obama yönetimi ile işbirliği yapmakla itham etmişti. Fed’in bugüne dek almış olduğu kararlarda herhangi bir siyasi kaygı taşıdığını düşünmemekle birlikte, mevcut güçlü dolar fiyatlamasından da görüldüğü üzere piyasa 2016 Aralık ayında bir faiz artışına kesin gözüyle bakıyor. Geçtiğimiz günlerdeki Trump ve Clinton münazarası sonrasında da Clinton lehine oluşan atmosfer paralelinde, Fed’in elinin rahatlayacağı ve Aralık ayında faiz artışına gideceği beklentisi doları güçlü tutuyor.

Ancak Trump’ın başkanlık yarışından galip çıkma seçeneğini de göz ardı etmemek gerekli. Trump’ın olası başkanlığı bugüne dek finansal piyasalar için Brexit’ten sonrası en büyük risk olarak nitelendirildi. Trump’ın söz konusu başkanlık yarışını dünden bugüne şeklinde ele alırsak kendisinin bilinmeyen bir çoğunluğu temsil ettiği göze çarpan bir gerçek. Seçimler yaklaştıkça yapılan anketlerde ve konuşmalarda kazanma olasılığının güçlenmesi durumunda da dünya genelinde oluşacak stres ortamı ile doların güçleneceği göz ardı edilemez bir gerçek. Geçmiş dönem seçimlerini ele aldığımızda da, Cumhuriyetçilerin başkanlık koltuğuna oturduğu dönemlerde de doların değer kazanma eğilimine girdiği gibi 2008 Obama döneminde de doların güçlü seyrine tanık olunmuş.

GEÇTİĞİMİZ SEÇİM DÖNEMLERİNDE YATIRIM ÜRÜNLERİNİN PERFORMANSI…

ABD Başkanlık seçimlerine ilişkin geçtiğimiz 8 seçim dönemini içeren istatistikleri ele aldığımızda yatırım enstrümanları performansına ilişkin net bir sonuç elde edilmese de, Demokratların galip geldiği dönemde S&P 500 endeksinin ve ABD Doları’nın, Cumhuriyetçilerin başkanlık yarışında öne çıktığı dönemlerde ise Brent petrol ve altının göreceli daha iyi performans sergilediği görülmüştür. 1984 yılından bu yana gerçekleştirilen seçimleri incelediğimizde; finansal piyasaların seçilen kesimlere vermiş olduğu reaksiyonların öncesi ve sonrası aşağıda yer alan tabloda gösterilmiştir.




                                                                                                               
Tablo 2: 1984 – 2012 Yılları Arası Seçim Öncesi ve Sonrası Yatırım Ürünlerinin Performansı