Bu gece ‘Kadir Gecesi’

23.07.2014 09:36

Ramazan ayının 27’nci gecesi Müslümanlar için kutsal bir gecedir. Bu geceye “Kadir Gecesi” adı verilir.

Kadir Gecesi, Kuran’ın indirilmeye başlandığı gecedir.

Kuran’ın indirilmeye başlandığı gecenin kutsallığı Kuran’ın doksan yedinci suresi olan “El Kadr” suresinde şöyle buyurulur:
“(1) Biz onu (Kuran’ı) Kadir Gecesi’nde indirdik.
(2) Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin?
(3) Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır.
(4) O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail) her işi için iner dururlar.
(5) O gece esenlikler doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.”
Kuran’da Kadir Gecesi’nin kutsallığı ve bu gecenin Ramazan ayı içinde olduğu belirtilir. Fakat Ramazan’ın hangi gecesi olduğu bildirilmez. Ramazan’ın 27’nci gecesi olduğu Hazreti Muhammed’den nakledilen hadisler ile Müslümanlara duyurulmuştur.
Kuran, Hazreti Muhammed’in peygamberlik döneminde kırk yaşından ölümüne kadarki yirmi üç yıllık dönemde “vahiy” yoluyla peyderpey inmiştir.
Vahiy, “işaret etmek, hızlı işaret, elçi göndermek, gizlice söz söylemek, bir diğer insana ikna edici beyanda bulunmak” gibi anlamlar taşıyan bir kelimedir.
Dini bir kavram olarak ise “Başkalarına gizli kalacak şekilde peygambere bildirilen ilahi söz ve haber” demektir.
Vahiy, Hazreti Muhammed’e değişik şekillerde gelmiştir. Çok defa Kuran-ı Kerim’in indirilişine Cebrail adı verilen bir melek yardım etmiştir.
Hazreti Muhammed’in okuması, yazması olmadığından, gelen vahiyler Hazreti Muhammed ve arkadaşlarınca ezberlenmiş ve Hazreti Muhammed’in emri ile vahiy katipleri tarafından yazıya geçirilmiştir.
Hazreti Muhammed’in her Ramazan ayında, o zamana kadar gelmiş olan vahiyleri Cebrail Aleyhisselam ile karşılıklı okuduğu rivayet edilir. Buna karşılıklı okumak ve dinlemek anlamına gelen “mukabele” adı verilir.
Günümüzde camilerdeki ve evlerdeki “mukabele”ler Hazreti Muhammed’in Cebrail Aleyhisselam ile karşılıklı Kuran okumalarının hatırlanışı ve yaşatılmasıdır.
Hazreti Muhammed vahiy yoluyla ayetler indikçe, bunların nereye yerleştirileceğini vahiy kâtiplerine söylemiş, böylece Kuran’ın düzenlenişi mümkün olabilmiştir.
Hazreti Muhammed’in vefatından hemen sonra ortaya çıkan yalancı peygamber Museylemet’ül Kezzab taraftarlarıyla gerçekleşen çatışmalarda vahiy yoluyla inen Kuran-ı Kerim ayetlerini ezberleyip hıfzeden hafızların bir kısmının şehit olması, ayetleri toplayarak kitap haline getirme arayışını gündeme getirmiştir. Hazreti Ebu Bekir, ayetleri toplama sorumluluğunu vahiy katibi Zeyd bin Sabit’e vermiştir. Kâğıda dökülen vahiyler Ebu Bekir’e teslim edilmiş, ondan Hazreti Ömer’e geçmiş, o da bunları Hazreti Muhammed’in zevcesi olan kızı Hazreti Hafsa’ya teslim etmiştir.
Hazreti Muhammed’in vefatından on beş yıl sonra Hazreti Ebu Bekir tarafından toplanarak kitap haline getirilen Kuran-ı Kerim’in asıl metni Hazreti Osman tarafından beş nüsha olarak yazdırılıp dağıtılmıştır. Müslümanların benimsediği bu nüshalar önce el yazısıyla, sonra da matbaayla çoğaltılarak yayılmıştır.
Müslüman okuyucularımın bu mübarek gecelerini tebrik ederim.