Cari açıktaki düşüş gerçekçi mi?

16.10.2015 14:58
Ağustos ayı ödemeler dengesi verisine baktığımızda cari işlemler açığının  2  milyar 58 milyon dolar azalarak 6 yılın en düşük seviyesi olan 163 milyon dolara düştüğünü görüyoruz. Cari açıktaki bu gerilemede dış ticaret açığındaki daralmanın etkili olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca doğrudan yatırımlarda görülen artış ve turizm gelirlerinin sağladığı mevsimsel katkı da cari açıktaki daralmaya destek oldu.  Ancak turizm gelirlerindeki artış yaşanan olaylar nedeniyle geçtiğimiz senelere göre zayıf seyretti. Eylül ayına ait öncü dış ticaret verilerine baktığımızda düşüşün devam etme ihtimali yüksek gözüküyor. Enerji fiyatlarının düşük seyrine devam etmesi cari açığın iyileşmesine neden olsa da küresel ekonomilerdeki belirsizlikler risk unsuru olmaya devam ediyor.

Net hata noksanın cari açığa bu yıl ki katkısı 10 milyar 946 milyon dolar. Kaynağı belirsiz bu para cari açığı finanse etmeye devam ediyor. Ağustos ayı rakamı ise 1 milyar 430 milyon dolar. Portföy yatırımlarında ise  1 milyar 477 milyon dolar  tutarında net çıkış kaydetmiştir. Hisse senedi ve tahvil tarafında satışların devam ettiğini görüyoruz. Yabancılar riskleri fiyatlamaya devam ediyorlar.

Her ne kadar cari açıkta azalma olsa da büyümede beklenen zayıflama ve cari açığın milli gelirine oranındaki yüksek oranın devam etmesi düşüşün aslında pek bir şey ifade etmediğini gösteriyor. Dünya Bankası büyüme Türkiye için büyüme tahminini yüzde 3 olarak açıklarken, genel beklenti yüzde 3 civarı bir rakam olması yönünde. Bu Türkiye için oldukça düşük bir rakam. Nüfus artış hızı ile karşılaştırdığımızda kişi başına düşen gelirin artmadığını görebiliriz. Böyle durumda daha önceden yapıldığı gibi milli gelir hesaplaması değiştirildi. Satın alma gücü paritesine göre hesaplanan milli gelir hedefi OVP’de 2015 kişi başı milli geliri 10 bin 936 dolardan bir anda 19 bin 506 dolara fırladı. 2008 yılında formül değişikliği ile milli geliri yüzde 37 artırdıktan sonra bu kez dolardaki dalgalanma adı altında yeniden yöntem değiştirildi.

Düşüşün gerçekçi olmadığı ile ilgili bir diğer önemli nokta, yukarıda bahsettiğim cari açığın milli gelire oranının yüzde 5’in üzerinde kalmaya devam etmesi. Dünya Bankası son değerlendirmesinde düşük büyümeye karşın cari açığın hala yüksek seviyelerde olduğunu belirtmiş, yapısal tedbirler alınmadığı sürece bu oranın yüksek kalmaya devam edeceğini ifade etmişti. Bu bize büyümedeki artışın cari oranı çok ciddi oranda yükselteceğini gösteriyor. İthalata bağımlı büyüme stratejisinden kurtulamadığımız sürece cari açık azaldı diye sevinecek bir durum olmadığını düşünüyorum.