Deutsche Bank buzdağının görünen yüzü

30.09.2016 14:09

Piyasalarda keyifler pek yerinde değil. Hafta içerisinde OPEC’in petrol üretimini günlük 32.5 milyon varil üretim seviyesine indireceğine yönelik anlaşıldığının açıklanmasının ardından emtia fiyatlarına yönelik pozitif bir görünüm sergilenmiş ve bu olumlu hava küresel piyasalara yayılmıştı. Fakat bu etkinin kısa sürdüğünü ve küresel piyasalarda risk alma iştahının azalması sonucu gerek hisse senedi piyasalarında gerekse GOÜ para birimlerinde satış baskısının oluştuğunu takip etmekteyiz. Kısa süre içerisinde bu denli negatif bir havanın esmesine sebebiyet veren en önemli gelişme ise Deutsche Bank’a ( DB ) yönelik endişeler oldu. Konuyu biraz irdeleyelim:

1.Satış baskısının oluşmasına en önemli neden kuşkusuz Avrupa bankacılık sektörüne yönelik olumsuz havanın yeniden oluşması… ABD Adalet Bakanlığı martgage’ye dayalı menkul kıymet satışı ile ilgili soruşturmada DB ile uzlaşı için 14 milyar dolar talep etti. Oldukça büyük bir rakam olması sermaye artırımına gidileceği söylentilerini beraberinde getirmesi ile banka hisselerinde sert satışlar görmekteyiz. Deutsche Bank ( DB ) özelinde korkutucu bir hava hakim durumda. Bankanın sahip olduğu varlıkların değerinin 1.8 trilyon euro olduğu hesaplanıyor. Almanya ekonomisinin ise 3.3 trilyon euro büyüklükte olduğunu söylersek DB aktiflerinin Alman ekonomisinin yarısından fazla olduğu görülüyor. Yani bankaya yönelik endişelerin artması felaket senaryolarının oluşmasını sağlayacaktır. Zaten şimdiden DB’nin ABD’nin Lehman Brothers’ı olacak yorumları da yüksek sesle dile getiriliyor.

2. Bankanın sadece Almanya’nın değil belki de küresel bankacılık sektörünün de en yüksek sistemik riskine sahip olan bankası. Yani küresel boyutta operasyonları çok büyük… Çin bankalarından tutun da ABD bankalarını kapsayacak geniş bir yelpazesi bulunuyor. Bu durum da normal olarak sistemik riski artırıyor.

3.  Bu konuda Almanya hükümeti daha önce yapmış olduğu açıklamada bankanın kurtarılması için hane halkı vergilerinin kullanılamayacağını belirtmiş ve bankanın hissedarları ile sermayedarlarının elini taşın altına atmasını savunmuştu. Fakat konu bu kadar basit bir hamle ile çözülecek boyuttan çıkmış durumda. Dolayısıyla hükümetin elini taşın altına koyması gerekiyor. Bu konuda da Alman medyasında önemli haberler çıkmıştı. Habere göre hükümetin üzerinde çalıştığı plan; Deutsche Bank'ın hukuki yükümlülüklerini karşılamak için ihtiyaç duyduğu sermaye miktarının bankaya enjekte edilmesi, Alman hükümetinin Deutsche Bank'tan hisse satın alması, Bankanın bazı birimlerinin satışı ve bu satışlara devlet garantisi getirilmesi ve Deutsche Bank'ın yüzde 25 hissesinin devlet tarafından alınması gibi adımlar düşünülüyor. Son madde oldukça dikkat çekici… 2008 küresel krizi ile birlikte ABD’nin devreye soktuğu devletleştirme politikasının bir benzeri…

Peki, bundan sonra ne olacak? Piyasada bankacılık sektörüne yönelik endişeler satış baskısına devam edebilir. Hatta farklı banka isimlerini bile duymaya başlayabiliriz. Örneğin Commerzbank gibi. 2016 yılı için temettü ödemelerini durdurduğunu ve 10 bin çalışanın işine son vereceği haberlerinin geldiği gibi.  Yalnız ABD’nin Lehman Brothers’da yaptığı hatanın bedelini tüm dünya gördü. Batmayacak kadar büyük tabiri ile de bu şekilde tanıştık. İşte Deutsche Bank tam olarak bu tabire uyuyor. Kaderine terk edilemeyecek ve özel önlemler gelecektir. Yoksa buz dağının altında geri ödenmeyen kredileri toplam kredilere oranı %17 seviyesine ulaşmış ( 360 milyar euro ), sorunlu kredileri GSYİH oranının %21 kadar olan İtalya bankacılık sektörü bulunuyor.

EREN CAN ÜMÜT
MEKSA YATIRIM ARAŞTIRMA MÜDÜRÜ