Deutsche Bank krizi aslında bir düello mu?

30.09.2016 17:42

Aktif büyüklüğü 1.8 Trilyon Euro olan dünyanın en büyük yatırım bankasının iflas edeceğine dair beklenti artıyor. IMF tarafından “dünyada sistemsel açıdan en riskli banka” olarak ilan edilen bankanın sermaye konusunda yetersizliği büyük tartışmalar yaratıyor. Geçtiğimiz sene 6.8 milyar Euro’luk zarar söz konusu olmuştu. Ayrıca ABD Adalet Bakanlığı ile olan pazarlık devam edeceğe benziyor. 2008 krizinde ABD şirketlerine usulsüz kredi kullandırıldığına dair açılan davanın düşmesi için Bakanlık 14 milyar Dolar tazminat talep ediyor. Bu konuda oluşacak pazarlık daha da derinleşecektir. Ayrıca Alman hükümetinin Banka’ya mali desteği söz konusu olacak mı? Bu konuya dair endişeler endekslerde sert satışları beraberinde getiriyor.

Avrupa’nın en büyük yatırım bankaları arasında yer alan Deutsche bank’a yönelik ABD’nin 14 Milyar Euro’luk ceza isteği ve bu konuda dolaşan pazarlık gelişmeleri piyasaların stresini artırıyor. Sermayesini döndüremeyen ve işten çıkarmaların gerçekleşeceğine yönelik haberlerin çıktığı şubat aylarında çıkarılan ‘’COCO’’ tahvillerin durumu ise sorgulanması gereken bir detay. Hisse senedine dönüştürülebilir şartlı tahvil olarak adlandırılan bu enstrumanların finansal krizin çıkabileceği ilk beklentiler arasında tasarlanan bir borçlanma aracı olduğunu söyleyebiliriz. Bu tahviller şirketin borcunu döndürememesi yani sermaye oranlarının tehlikeli görülen seviyeye düşmesi kapsamında hisseye dönüştürülebiliyor. Hisseye dönüştürüldüklerinde ise, tahvili satışı ile gerçekleşen para şirketin borcu değil, şirketin sermayesi oluyor. Sermayesini döndüremeyen bir şirketin tahvili neden alınır ? Getirinin yüksek olacağı arayışı elbette ki. Bu COCO tahviller DB tarafından 4 kere ihraç edildi ve 5 milyar dolarlık satış karşılığında sermayenin güçlenmesi hedeflendi. Ancak tahvil satışları sonrası kupon ödemeleri 6-7 seviyesinde. Diğer yandan tahvil getirileri yüzde 10-11 seviyesinde. Sürekli zarar açıklayan bir bankanın bu kupon ödemelerini yapması oldukça zor görülüyor. Hedge fonlar ise, ayrı bir çıkış gerçekleştirme görüşünde. Lehman krizine benzeyen bu süreç itibariyle ciddi hisse çıkışları Deutsche Bank’ın zorlu süreçler yaşamasına neden olacaktır.

Gelelim ABD-Avrupa ilişkilerine. Pazarlık aşaması sürüyor. Avrupa da kendisini Banka üzerinden vuran ABD’yi belirli aşamalarda sıkıştırıyor. ABD’li firmalara gelecek vergi cezaları da şok boyutlarda. Avrupa ABD’nin 14 Milyar Dolar’lık ceza yaptırımı için gerçekleşecek pazarlığı ABD firmalarına uygulanacak vergi cezalarıyla elini kuvvetlendirebilir. Apple, Amazon, Chrsyler, Starbucks gibi firmalara çekilen vergi cezası oldukça yüksek boyutlarda. Avrupa tarafından Amerika’nın en karlı şirketlerinden olan Apple’a 13 Milyar euro vergi cezası kesildi. Fiat Chrsyler ise düşük vergi ödediği için soruşturma altında. Şirkete 30 milyon euro ceza kesildi. Volkswagen emisyon krizi ile başlayan düello, ABD şirketlerine ve buradan da Banka’ya yönelik yaptırımlar olarak ortalığı kızıştıracağa benziyor

SUUDİ ARABİSTAN-ABD GERGİNLİĞİ TIRMANABİLİR !

OPEC üyeleri Cezayir’de gerçekleşen olağanüstü toplantı sonrasında piyasaların beklentileri dışında anlaşmaya vardı ve günlük üretim olan 33.7 milyon varillik üretim, 32.5 milyon varile çekilecek. Bu durumu ilk etapta Rusya, Meksika gibi ülkeler destekleyecek. Suudi Arabistan düşük petrol fiyatlarından kaynaklı gerçekleşen mali sorunlarını düzeltmeye yönelik hamleler arıyor. Ancak İran detayı önemli gelişmeler arasında olacak. Geçmişi çok eskilere dayanan İran-Suudi Arabistan gerginliği ve bu gerginlik doğrultusunda çıkan Pazar payı çekişmesi petrol fiyatlarını baskı altında bırakıyordu. Ancak İran’ın Suudi yetkililerle arasında aracı olmadan petrol konusunda görüşebiliriz açıklaması aralarındaki soğuk durumu biran olsun bozmuşa benziyor. Petrolün arzının azalmasından çok bu detayın sunulmuş olması önemli gelişmeler arasında yer alıyor.

Bir diğer sıcak gelişme ise, Suudi Arabistan-ABD arasındaki gerginlik. 11 Eylül saldırıları nedeniyle ABD’nin Suudi Arabistan’a dava açılmasına olanak tanıyan yasa tasarısını kabul etmesi, iki ülke arasındaki gerginliği artırdı. Bu durum daha öncede gündemde yer alan gelişmeler arasındaydı ve Suudi

Arabistan’ın ABD içerisinde 750 milyar Dolar’lık yatırımın çekebileceğine dair tehditkar tavrı piyasanın akışını değiştirebilir. Burada temelde yatan ana sebep, 11 Eylül saldırılarında rol alan 19 El Kailde üyesinin 15’i Suudi çıkmıştı. Bu nedenle ölenlerin yakınları Suudi Arabistan’a dava açabilecek. Bu durumu istemeyen Suudi yetkililerin ABD’ye ekonomik yaptırımlar uygulaması söz konusu olabilir. Diğer yandan petrol fiyatları ekonominin en önemli siyasi ve manipulatif yönlendirmelere dayanan enstrumanı konumunda yer alıyor. Suudi yetkililer ABD’yi ilişkilerin kızışması halinde petrol fiyatlarındaki oynaklığı artırabilecek gelişmeler piyasaya sunabilir.

Sakin geçen piyasalar yeni senaryosunu hazırlamaya başlıyor. Burada Deutsche Bank ve Suudi Arabistan-ABD gerginliği ana temada yer alabilir. Ayrıca ABD başkanlık seçimi, FED’in faiz bilinmezi, Deutsche Bank’ın yaşadığı sıkıntılar derinleşecek mi ve Alman hükümeti müdahale de bulunacak mı ? soruları 4. Çeyreğin daha da hızlı geçeceğini gösteriyor.

Gökhan Özkan

IşıkFX Araştırma Uzmanı