Draghi’nin labirenti

20.10.2016 11:45

Geçtiğimiz haftalarda Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alım programını kademeli olarak sonlandıracağı dedikoduları piyasalarda sert hareketliliğe yol açmıştı. Haberin hemen ardından Avrupa Merkez Bankası’ndan e-posta yoluyla yalanlama gelse de konu ile ilgili akıllarda oluşan soru işaretleri henüz silinmiş değil. Banka’nın son toplantı tutanaklarına baktığımızda ise tapering ile ilgili keskin bir ifadenin yer almadığını görüyoruz. ‘Eğer gerek görülürse tahvil alım programının parametrelerinde değişim yapılabilir.’ cümlesi her ne kadar kademeli azalış ihtimallerini akıllara getirse de söylemin ucunun açık olması ve tutanaklardaki diğer açıklamaların güvercin kalması bu fikre destek vermedi.

Bu yıl içerisinde veya 2017 yılının başlarında Avrupa Merkez Bankası’nın karşımıza tapering ile çıkma ihtimali hayli düşük. Fakat bu ihtimal merkezin ajandasına, kademeli tahvil azalışını hiç almayacağı anlamına gelmiyor. Tahvil alım programının ilan edilmesinin ardından piyasalarda yapılan müdahelelerin etkilerini izlemeyi seven ve sonraki adımını da yumuşak bir şekilde atmaya çalışan ECB yeniden benzer bir senaryo ile karşımıza çıkabilir.

Kademeli olarak tahvil alımlarının durdurulması piyasaların alışkın olduğu bir uygulama. Zamanında Fed de benzer bir yöntem ile parasal genişlemeye son vermişti. Fed başlatmış olduğu parasal genişlemeyi uzunca bir süre sürdürmüş ve gevşemenin sonunu tapering yaparak getirmişti. 2013 Aralık ayında başlayan kademeli tahvil azalışı Ekim 2014’te sonuçlanmıştı. Fed’i böyle bir uygulamaya iten ise uygulanan gevşek politika sayesinde makroekonomik hedeflere ulaşmada kat edilen mesafeydi. Özellikle istihdam görünümünde hızlı bir gelişme kaydeden ABD ekonomisi tahvil alımlarıyla 2010 yılında yüzde 9.6 olan işsizlik oranını 2015 yılında yüzde 5.1’e kadar çekebildi.Aynı zamanda resesyonda bulunan ekonomi 2015 yılına doğru toparlanıp yüzde 3’e yakın bir büyüme performansı kaydetti. Yani banka başlattığı bu süreçten istediğini kısmen aldı.

ECB hedeflerinden uzak

Avrupa Merkez Bankası’nın da önümüzdeki dönemlerde parasal genişlemeyi daraltabilmesi için hedeflerine yakın bir tablo ortaya koyması gerekiyor. Eylül ayında yayınlanan raporda banka yetkilerinin 2017 yılı enflasyon beklentileri yüzde 1.2, 2018 içinse yüzde 1.6 olduğunu görüyoruz. Avrupa enflasyonun yıllık bazda şuan bulunduğu seviye ise yüzde 0.4. Özetle merkez bankasının ve bölge ekonomisinin karşısında uzunca bir yol var.

Gün içerisinde Avrupa Merkez Bankası Ekim ayı faiz oranı kararını açıklayacak. Oranlarda herhangi bir değişim beklenmiyor. Fakat kararın ardından Draghi’nin yapacağı açıklamalar piyasaların yönünü değiştirebilecek öneme sahip.  Draghi’nin açıklamalarında tapering ihtimallerini yükseltebilecek herhangi bir söylemin bulunması euronun piyasa değerini hızlıca yükseltebilir. Fakat 2016 yılı içerisinde Draghi’nin bu tarz bir ifade ile piyasaların karşısına çıkacağını düşünmüyorum. Yakın zamanda toparlanma sinyalleri kuvvetlenen bölge ekonomisinde işler bu kadar yolunda giderden Draghidurgun suyu bulandırmaktan uzak duracaktır.

Selim Önay

IşıkFX Araştırma Uzmanı