Hükümet ‘can suyu’ veriyor

19.08.2016 09:27

Hükümet piyasaya “can suyu” vermek için tedbirler alıyor.

“Can suyu” deyimi, rahmetli Feridun Ergin Hoca’nın anlatımıyla “Durgunlukta ekonomiyi canlandırmak amacıyla piyasaya satın alma gücü çıkartılmasını ve kamu harcamalarının artırılmasını hedef alan tedbirlerin bütününü” ifade eder. Bunu Batılı iktisatçılar “pump priming” (tulumbayı çalıştırmak için dökülen su) olarak tanımlarlar.Uzmanlar, durgunlukta canlandırma için devletin piyasayı rahatlatacak tedbirler almasını, tulumbaya boca edilen bir kova suya benzetir.

Pump priming, talep azalması sonucu “yavaşlayan” piyasaları harekete geçirmeyi sağlayacak politikaların bütününü kapsar. Bilmeyenlere, duymayanlara “pump priming”in ne olduğunu anlatayım.

TULUMBAYI ÇALIŞTIRMALI

Eskiden kuyudan su çekmek için “el tulumbaları” kullanılırdı. Kolunu indirip, kaldırdıkça silindir içindeki piston da yukarı ve aşağıya hareket eder. Yukarıya çıkarken hava ile birlikte kuyudan suyu emer. Aşağıya inerken de oluktan suyu boşaltır.

Pistonun, hareket ederken hava kaçırmaması için deriden geniş bir conta kullanılır. Güneş altında kalan el tulumbalarının dökme demir gövdesi ısınır. Pistonun deri contası kurur. Tulumbanın kolu ne kadar indirilip kaldırılsa piston hava kaçırdığından kuyudan su çekemez.

Bu durumlarda bir yerlerden bir kova su bulunur. O su tulumbanın tepesinden içeriye, pistonun inip çıktığı silindirin içine boca edilir. Tulumbanın kolu indirilip kaldırılır. Üzerine su boca edilen piston inip çıkarken kuruyan deri yumuşar. Suyun etkisiyle piston hava kaçırmadan kuyudan suyu emmeye başlar. O bir kova su “can suyu”dur. O su olmadan piston su çekmez. Tulumba işe yaramaz. “Pump priming”, para musluklarını sonuna kadar açmak, devamlı para basmak, bütçe açığını devamlı hale getirmek, önüne gelene para dağıtmak değildir.

Pump priming, tulumbayı çalıştırmak için bir kova  suyu gözden çıkarmak demektir. Tulumba çalıştıktan sonra, can suyu için “ödünç alınan” bir kova su iade edilir.

ÇARE TÜKENMEZ

Pump priming politikasını benimseyenlerin kullanabilecekleri değişik tedbirler vardır. Örneğin, Merkez Bankası reeskont mekanizmasıyla bankaların kredilerini ucuzlatır. Kredi güçlerini büyütür. Merkez Bankası, bono ve senet satın alarak piyasaya para salar. Üretici kuruluşların vergileri ertelenir. Alt gelir gruplarının tüketim harcamalarını artırıcı tedbirler uygulanır. Bütçenin bir yıl açık vermesi göze alınır.

Pump priming, ünlü Keynes isimli iktisatçının savunduğu ekonomiye devlet müdahalesinin farklı bir anlatımıdır. Keynes’e göre, “Piyasa devlet için değil, devlet piyasa için vardır. Piyasa kendi imkânlarıyla durgunluktan çıkamıyorsa, devlet kamu harcamalarını artırarak durgunluğu sona erdirmek, üretimi harekete geçirmek sorumluluğunu taşır.”

İster “pump priming” deyiniz, ister Keynesçi politikalar deyiniz, kamunun piyasaya (bir defalık için bile olsa) para salması enflasyonu harekete geçirir. Döviz fiyatını artırır.

Piyasaya can suyu vermek kolay ve iyi bir iş değildir. Riski vardır. Faturası vardır.

Şimdi sual eyleyenler olacak... “Madem riski var, faturası var, devlet neden piyasaya ‘can suyu’ akıtıyor?” denilecek.

Cevap: “Ateş yakar, su boğar”. Ateş yakıyor, su boğuyor diyerek ateşi ve suyu kullanmıyorum diyemezsiniz. Önemli olan, ateşi yakmayacak, suyu boğmayacak şekilde kullanmaktır.

Piyasaya doğru yollardan, doğru ölçüde akıtılacak can suyu, ekonomiyi canlandıracaktır.