İşe katılmayan kadın gerçeği

18.07.2018 07:23

İşgücü piyasasına dair verileri dün sabah itibariyle karşıladık. İşsizlik verimiz tek haneye geriledi. Geçen yılın aynı dönemine göre 0,9 puan ile işsizlik seviyesi yüzde 9,6 şeklinde gerçekleşti. Fakat ben bu hafta toplam işgücü piyasa verileri incelemeyeceğim. Madem yeni yönetim, yeni bakanlık ve yeni sistemden bahsediyoruz rehber olsun diye çalışmış olduğum doktora tezimin bulguları eşliğinde kadın işgücü verilerini inceleyeceğim. Sonuç olarak stratejiler belirleniyor, yol haritaları çıkartılıyor, orta ve uzun vadeli programlar ortaya konuyor; belki birileri dikkate alır da bu yazıyı çorbada azıcık da olsa tuzumuz olur.

Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü’ne ilk kayıt olduğumda hiç tereddüt etmeden işgücü piyasalarını çalışmayı tercih etmiş ve hatta kadın işgücünü ayrıntılı olarak incelemeyi kafaya koymuştum. Neden mi? Madem üretkenlik, verimlilik diyoruz. Potansiyel milli geliri hedefliyoruz. Fakat bir bakıyoruz; nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan kadınların işgücüne katılımı ve istihdamı OECD ülkeleriyle karşılaştırılmayacak seviyede gerçekleşiyor... Nisan ayına ilişkin verilere baktığımda kadının işgücüne katılımı geçen yılın aynı dönemine oranla artış yaşamış hatta erkek işgücünde yaşanan artıştan daha güçlü de olmuştur. Ama bir gerçek de vardır. Hala yüzde 30’lardadır. Yüzde 33,4’ten yüzde 34,0 seviyesine yükselmiştir. Ortadoğu ülkelerinin ortalaması ise yüzde 20’lerde seyretmektedir. Ortadoğu ortalaması üzerinde olduğumuzdan iyi gibi duruyor tablo değil mi? Peki gelin bir de OECD ülkelerine bakalım. Mesela bu oran İsviçre’de, İsveç’te yüzde 80’lere yakın. Güney Afrika Cumhuriyeti’ne bakıyoruz yüzde 50’lerde. İtalya yine aynı şekilde. Bu arada Güney Afrika Cumhuriyeti ve İtalya bu bloğun bu alanda en düşük seviyesine sahip ülkelerinden... Söylemeden geçemeyeceğim. Türkiye’nin oranı ise bunlardan daha düşük... Türkiye daha yeni çalışmaya başladı bu konuyu. Özel olarak başlıklandırmayı 2000’lerden sonra yaptı. Şimdi ise gelelim işgücü piyasasında kadının ne yaşadığına. Kadını bu katılımdan alıkoyan nedir? 34 sorudan oluşan bir anket gerçekleştirmiştim. Toplamda 500 kadına ulaşmıştım. Başta İran olmak üzere diğer Ortadoğu ülkeleriyle kıyaslamak istiyordum Türkiye’deki kadın işgücünü. Nelere mi eriştim? Şunlara;

• Kadınlar iş bulamamaları dahilinde yeni iş fırsatlarının yaratılmasını, iş sahalarının genişletilmesini istiyorlar. Onlara göre kamu kuruluşlarının faaliyetleri arttırılmalı.
• Aktif politikalara ihtiyaç var.
• Ücret farklılığı ise baş faktör diyebilirim. Eşit işe farklı ücretlendirme söz konusu maalesef. Cinsiyet farklılığına yönelim burada da etkin. Devletin kontrol mekanizmaları devreye girmeli.
• Bunun yanı sıra yönetsel görevlere getirilmemeleri bir hayli heves kırıyor.
• Bu maddeyi ise ben şahsen utanarak yazıyorum fakat bir hayli çıktığından dolayı belirtmek durumundayım. Söz konusu durum; kadının işyerinde maruz kaldığı tacizler... Toplumsal değerlerin iyileştirilmesi acil gerek!
• Çalışma saatlerinin katılığı ise ev ve iş sorumluluğunun birlikte yürütülmemesine neden oluyor.
• Mesleki ilerlemede ise erkeğe oranla daha fazla süre bekliyor kadın. Performans değerlendirme ortadan kalkıyor bu süreçte sanıyorum.
• Acı bir gerçek daha var ki; İran’da bu sonuç çıkmadı mesela. Kadınlar, eğitim ve iş hayatına katılımda toplumsal baskıya maruz kaldıklarını bildirdiler. Bu nedenle toplumsal bilincin arttırılması kaçınılmaz. Burada büyük görev ise, medya kuruluşlarında.

Uzun lafın kısası kadının işgücü piyasasında etkin olması gerekirken oldukça uzak duruyor. Artış yaşıyoruz fakat henüz yeterli oranda değiliz. Kadınlar, daha çok çalışmamız gerek! Üretkenlik adına, verimlilik adına. Katkımız büyük.