Mevduat faizleri düşünce ne olur?

15.11.2016 08:24

Bugünlerde mevduat faizi ve kredi faizi önemli  gündem... Kredi faizinin ucuzlamasıyla, yatırımların artması, piyasanın canlanması bekleniyor. Ne var ki kredi faizinin ucuzlaması, mevduat faizinin aşağıya çekilmesine bağlı. Ayşe Hanım Teyzem’in bankada üç kuruş mevduatı var. Onun için huzursuz. Soruyor: “Neden iş dönüp dolaşıp benim mevduat faizimin aşağıya çekilmesine geliyor? Kredi faizini artıran benim 3 kuruşluk faiz gelirim mi?” diyor.

Ben de cevap için bu işin uzmanı olan Ekrem Keskin kardeşimi aradım.

“Anlat bakalım, mevduat faizi neden önemli?” dedim. O da anlattı: “Vatandaş yüzde 9 faiz oranıyla bankaya TL mevduat yatırdığında, bunun üzerine 6 puan kadar devlete ödenmesi gereken vergi, harç ve diğer maliyetler ekleniyor. Bankanın işletme giderleri için 4 puan ve bankanın sermaye maliyeti olarak da 2 puan daha buna ekleniyor. Böylece vatandaşın yüzde 9 faiz ile yatırdığı mevduat, kredi olarak kullandırılmaya hazır hale geldiğinde bankaya maliyeti yüzde 20’ye ulaşıyor. Mevduat faizi yüzde 11 olduğunda ise, kredinin maliyeti yüzde 23’e kadar yükseliyor.”

Not indiriminin etkisi...

Ayşe Teyzem’e anlatmak için sormaya devam ettim. “Bankalar sadece mevduat kaynağından kredi vermiyor. Yurtdışından dövizle borçlanıyorlar. Kur riski bir yana borçların maliyeti ne oluyor?”

“Not indirimleri maliyetinin artmasına neden oldu. Borçlanmalarda faizler uluslararası piyasalardaki referans faiz olan LİBOR’un 1-1.2 puan üstünde oluştu. Yani kur riskini dahil etmediğimizde döviz faizi olarak yüzde 2.5-3’ten bahsediyoruz.”

“Merkez Bankası’na yatırılan zorunlu karşılıklar ne işe yarıyor?”

“Bu da ek maliyet unsuru. Zorunlu karşılıklar bankaların vadeli mevduatlar için ayırmak zorunda olduğu karşılığı ifade ediyor.. Bankacılık sisteminin ortalama karşılık oranı yüzde 10. Yani, bankalar topladıkları her 100 TL mevduat için 10 TL karşılık ayırıyor. Eylül itibarıyla maliyetlere zorunlu karşılıklara ödenen faizlerin etkisi düşüldüğünde 0.5 puanlık bir katkı oluşuyor. Bu da kamusal yüklerin getirdiği maliyetin bir parçası.” 

“Şu maliyet hesabını toparlasak nasıl olur? Ayşe Hanım Teyzem’in kafasını karıştırmayacak bir anlatım yapalım.”

“Bankalar için kredi olarak kullandırılan kaynakların tek maliyet unsuru mevduata ödenen faizlerden oluşmuyor.

Mevduat faizine ek olarak bankaların aracılık faaliyetlerini gerçekleştirirken başta personel masrafları olmak üzere işletme giderleri var. Amortisman Giderleri ve giderlerin de yer aldığı işletme giderleri, paranın maliyetinin üzerine 2.5 puanın dolayında ek getiriyor. Genel ve özel karşılıklar da bir başka maliyet unsuru. Bu karşılıkların kredi maliyetine yükü 1.1 puan.”

“Bankalar ayrıca vergi yükünden yakınırlar. Kabaca vergi, masraf, gibi diğer yükler önemli büyüklükte mi?”

“Bankacılık sektörü birçok düzenlemeye tabi. Bu düzenlemeler ek maliyet unsuru olabiliyor. Tüketici kredilerinde nihai faizin %15‘i KKDF (Fon) kesintisi yapılıyor. Ticari kredilerde bu kesinti yok.

Tüketici kredileri nihai faizine etkisi 2.4 puan. Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV), bankanın müşteriden kredinin faizinin %5’i tutarındaki alınarak devlete yatırılan vergi. Kredi nihai faizine etkisi 0.8 puan. Finansal faaliyet harçları ve stopaj, kredi işlemleri için bankaların vergi olarak almak zorunda olduğu yükümlülükler. Kredi faizine etkisi 1.7 puan olarak hesaplanıyor.

Bütün bunlar birbirine ekleniyor ve neticede kredi faizi oluşurken vergi ve fon gibi kamu emriyle faize bindirilen yüklerin toplamı maliyetleri 6 puan artırıyor.”

Ayşe Teyzem ne dedi?

Ekrem Keskin’in anlattıklarını not ettim. Ayşe Hanım Teyzem’e aktardım.
“Bu anlatılanlara göre, kredi faizini belirleyen, artıran bankaların benim mevduatıma ödedikleri yüzde 9, yüzde 11 faiz değil. Bankaların bana ödedikleri faizin üzerine daha başka nedenlerle, o kadar yük biniyor ki bu yükler yetmiyormuş gibi kamu da o kadar vergi ve fon yükü bindiriyor ki mevduatın maliyeti yükseliyor. Bunlar unutuluyor. Sonunda kredi faizinin yüksek olmasının suçlusu benim üç kuruş mevduatıma ödenen faiz oluyor” dedi.