Piyasalar merkez bankaları’nın faiz kararlarına odaklandı

14.03.2016 15:31

Küresel piyasalarda oluşan büyüme endişelerine merkez bankaları farklı enstrümanları kullanarak çözüm bulmaya çalışıyor. Mart ayındaki ülke merkez bankalarının para politikası toplantılarında alınan kararlar piyasalara yön vermeye başladı. Geride bıraktığımız haftada Avrupa Merkez Bankası (ECB) refinansman faizini % 0.05’den %0’a düşürdü, mevduat faizini -0.3%’ten, -0.4%’e indirirken marjinal gösterge faiz oranını 0,30%’dan 0,25%’e indirdi. ECB varlık alım tutarını da 80 milyar Euro’ya çıkardı. Karar sonrasında açıklama yapan ECB Başkanı Mario Draghi, varlık alım programının 2017 yılı Mart ayına kadar devam edeceğini ve gerekirse daha da uzayabileceğini söyledi. Ayrıca Draghi, ilk Haziran ayında başlayacak olan ve 4 yıl vadeli 4 adet yapılacak olan 2.tur TLTRO uygulaması ile alınacak kredilerde faiz indiriminin verilen kredi miktarı ile ilişkili olacağını bildirdi. Fakat Draghi’nin en çok dikkat çeken açıklaması ise kısa vadeli faizlerin gelecek dönemde daha fazla düşürülmesine gerek olacağını düşünmediğini belirtmesiydi.

Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) piyasa beklentilerinin üzerindeki ek genişleme adımının ardından, Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) bu ayki faiz kararı takip edilecek. BoJ 29 Ocak tarihinde aldığı kararla negatif faiz uygulamasına geçtiğini bildirmişti. BoJ 0.10% oranında olan mevcut politika faizini -0.10% oranına çekerken yıllık 80 trilyon Yen olan varlık alım programında değişikliğe gitmemişti. BoJ Başkanı Kuroda parlamentoda yaptığı açıklamada, para politikasını gevşetmek için ek adımlar atmayı hali hazırda düşünmediklerini, negatif faizin reel ekonomiye etkilerini dikkatli şekilde değerlendirmek istediğini ve bunun için zamana ihtiyaçları olduğunu bildirmişti. Bu bağlamda Mart ayındaki toplantıda bankanın yeni bir aksiyon alma ihmali düşük gibi görünüyor. BoJ’un para politikasında ileriye dönük nasıl yol izleyeceğine ilişkin söylemleri küresel risk algısı üzerinde etkiler oluşturabilir. Banka tarafından gelebilecek olası faiz indirimi ve genişlemeci politika uygulaması durumunda Yen’de değer kayıpları meydana gelebilir. Bugün açıklama yapan Japonya Başbakanı Abe’nin danışmanı Hamada, BOJ'un negatif faiz politikasının etkilerini ölçmeye çalıştığını ve bu ortamda politikasını daha fazla gevşetmesinin muhtemel olmadığını söyledi.

16 Mart Çarşamba günü ise ABD Merkez Bankası’nın (FED) Fedaral Açık Piyasa Komitesi’nde (FOMC) alacağı kararlar takip edilecek. Küresel büyüme ve resesyon endişeleri FED’in bu ayki toplantısında politika faizlerinde herhangi bir değişikliğe gitmeyeceği algısı oluşturmakta. Fakat geride bıraktığımız haftalarda açıklanan büyüme, enflasyon ve istihdam verilerinde gözlenen iyileşme 2016 yılında devam etmesi muhtemel faiz artışlarına ışık tutsa da yakın zamanda gerçekleşebilecek artırımların sinyali için Fed başkanı Janet Yellen’dan gelecek ipuçları yakından takip edilecek. FED faiz politikasında diğer gelişmiş ülke merkez bankalarından ayrışmış durumda ve küresel belirsizliklerin FED’in gündeminde yer alabilecek olması piyasaların faiz artırım beklentilerini düşürebilir. FED’in 2016 yılında nasıl bir yol haritası izleyeceğine dair söylemler doğrultusunda bankanın beklentilerini olumlu revize etmesi durumunda Dolar’da sert yükselişlere neden olabilir. Bankanın faiz kararı sonrasında FED Başkan’ı Janet Yellen’dan son günlerde gelen iyi verilerle birlikte resesyon ihtimalinden uzaklaşan ABD ekonomisindeki görüntüye göre en azından yıl ortasında bu yılın ilk faiz artırımı için açık kapı bırakacak bir ton kullanması ve verilere göre hareket etmeyi sürdüreceklerini ifade etmesi beklenebilir.

Bu hafta takip edeceğimiz bir diğer faiz kararı ise 17 Mart Perşembe günü İngiltere Merkez Bankası (BoE) tarafından açıklanacak. Piyasaların beklentisi, BoE’nin mevcut 0.50% oranındaki politika faizini ve 375 milyar Sterlin varlık alım programını değiştirmeyeceği yönünde. Gelişmiş ülke merkez bankaları arasında faiz artırımına daha yakın duran BoE’nin son zamanda yaşanan gelişmelerin etkisiyle faiz artırımını daha ileri bir tarihe taşıyabileceği düşünülmekte ve buna dair açıklamayı BoE Başkanı Mark Carney yapmıştı. Ülkenin faiz artırım beklentilerini düşüren en önemli olaylardan biri ise İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma ihtimalidir. İngiltere 23 Haziran’da konuya ilişkin referanduma gidecek. BoE Başkanı Mark Carney, İngiltere'nin AB'den ayrılma yönünde karar alması ve orta pazara ulaşım imkânını

kaybetmesi halinde finans sektörünün sıkıntılı bir süreç geçirme ihtimalinin yüksek olduğunu ifade etti. Brexit tartışmalarının yanı sıra zayıf enflasyon ve küresel büyüme endişeleri de BoE’nin para politikası kararlarını etkiliyor. BoE’nin faiz kararı sonrasında açıklanacak tutanaklar da önemle takip edilmeli.

Müge Kula/ Venbey Yatırım
Menkul Değerler Araştırma Uzmanı