Piyasalar yalancı bahar mı yaşıyor?

01.07.2016 12:01

TL’nin son dönemde olumlu bir performans sergilediğini görüyoruz. Tabii bu sadece TL ile alakalı bir durum değil. Diğer GOÜ para birimlerinde oluşan değer kazançları da dikkat çekiyor. Peki, küresel piyasalarda risk alma iştahını bu denli olumluya çevirecek kadar pozitif bir ekonomik görünüm mü var dünyada? Bu sorunun cevabı bizce hayır…  Aslında 2008 küresel krizi ile birlikte piyasasının iliklerine kadar işleyen temel mantık şu: Küresel ekonomilerde sıkıntı baş gösterirse merkez bankaları kurtarıcı rolüne soyunup devreye girerler. Son yılların fiyatlama davranışlarını etkileyen en popüler beklentisi bu… Tabii kısa vadede pozitif hava yaratan bir algı olsa da uzun vadede sürdürülebilirliği ciddi anlamda sorgulanması gerekiyor. Piyasalar miyoptur kavramını da düşündüğümüz de kısa vadede kar elde etme iştahı uzun vadeli düşünce yapısını ciddi ölçekte törpülüyor. Son dönemde yine bu akımın yarattığı bir iyimserlik yaşanıyor piyasalarda. Gerek küresel ölçekte olsun gerekse yurt içi kaynaklı gelişmeler bazında gerçekten piyasaları güçlü tonda pozitif etkileyecek gelişmeler yaşanıyor mu? Bu konuyu analiz ettiğimiz de masada duran gelişmelere göz atalım:

1.       FED faiz artımına gidecek mi sorusu masadan kalkmış durumda. Yani piyasa fiyatlamaları böyle söylüyor. Her ne kadar son FOMC tutanaklarında üyeler yıl içerisinde iki faiz artırımı olasılığını daha yüksek görse de son dönemde ABD istihdam piyasasına yönelik belirsizlik ile azalan faiz artırım beklentisi Brexit ile neredeyse yerini faiz indirimlerine bırakmış durumda. Piyasalarda faiz artırımının 2018 yılına kaldığı konuşuluyor. Dolayısıyla GOP’lara para akışının devam edeceği beklentisi bu ülkelerin para birimlerine olumlu yansıyor.

2.       Brexit referandumu son dönemin en önemli konusu. Gerek siyasi gerekse ekonomik belirsizliğe yönelik kritik bir gelişme olması piyasalarda ilk etapta sert satış baskısının oluşmasına neden olsa da merkez bankalarının piyasalara likiditeyi artırma yolu ile müdahale edeceklerini açık bir şekilde belirtmeleri Brexit’in yarattığı tahribatı fazlasıyla telafi etti.

3.       Çin ekonomisindeki gelişmeler oldukça önemli. Çin yetkililerinden Reuters’e PBoC’nin yıl sonunda yuanın ABD dolarına karşı 6.8’e kadar gevşemesini sağlayacaklarını açıklaması oldukça önemliydi. Ayrıca son açıklanan imalat verileri de Çin’de daralmanın hız kazandığını gösterdi. Yani ülkede ekonomi istenen düzeyde değil. Bunun yanında yuanda değer kaybının görülmesi diğer GOÜ ülkelerinin de paralarına değer kaybettirme çabalarına girişmesini sağlayabilir. Bu sayede kur savaşı tartışmalarının alevleneceği yeni bir döneme girebilir.

4.       Yurt içerisinde ise özellikle dış politikaya yönelik pozitif gelişmeler yaşanıyor. Önce İsrail ve ardından Rusya ile yakınlaşma piyasalar adına olumlu gelişmeler. Fakat TL tarafını etkilemesini beklediğimiz asıl önemli gelişmeler yeni anayasa - başkanlık sistemi tartışmaları ve TCMB’nin para politikaları ekseninde olacak. Hem siyasi hem de TCMB kaynaklı riskler henüz ortadan kalmış değil. Özellikle yılın ikinci yarısında yeni anayasa tartışmalarının siyaset arenasında tansiyonu artırması TL’de negatif etki yaratması muhtemel önemli bir gelişme.

Görüldüğü gibi majör risklerin hiç birisi henüz çözüme kavuşmuş değil. Piyasalar şimdilik bu riskleri görmezden gelip merkez bankalarının aksiyonlarına göre pozisyon alıyorlar. Tabii bu durum aksi bir gelişmede ( FED’in yeniden şahinleşmesi gibi… ) oldukça sert tepkilerin oluşmasına neden oluyor. Bu hikâye TL tarafında da farklı değil… Dolayısıyla finansla piyasalar ile reel ekonomi arasında uzunca bir süredir kopma bulunuyor. Fakat bu fiyatlamaların orta vadede sürdürülebilirliği oldukça zayıf… Dolayısıyla finansal piyasaların reel ekonomik gerçekliğe dönem ihtimali oldukça yüksek görünüyor.

Yurt içerisinde ekstra bir gelişme olmazsa TL’de ana belirleyici unsurun küresel piyasalardaki risk alma iştahı olduğunu söylemeliyiz. Dolayısıyla global ölçekte artan pozitif havanın etkisi ile TL, Brexit sonrası test edilen 3.00 seviyelerinden 2.8750 desteğine kadar gevşeme hareketi gerçekleştirdi. Teknik olarak 3.00 – 2.86 bölgesinde yaşanan sıkışma dikkat çekiyor. Bu noktada 2.8600 desteğine yakınlaşma ile dolara alımların gelmesi kurda kısa vadeli gerilemenin sonuna yaklaşıldığının habercisi olabilir. Dolayısıyla 2.8600 seviyesinin ardından yeniden 3.00 seviyelerine doğru yükseliş hareketinin oluşması sürpriz olarak nitelendirilmeyecektir. Fakat 3.00 direncinin aşılabilmesi sonucu küresel piyasalarda majör belirsizlikleri de düşündüğümüzde USD/TRY paritesinde yeni rekorların gelme ihtimali yükselecektir.

EREN CAN ÜMÜT
MEKSA YATIRIM ARAŞTIRMA UZMANI