Rutin gelişmeler kriz değildir

22.05.2018 11:35
Bir kriz tartışmasıdır gidiyor. Kimi kesim krize doğru gidiyoruz efendim krize!!! diye özellikle vurgularken bir kesim var ki ekonomi krizde falan değil kulak asmayın bu söylemlere diyor. Bunlar tamamen seçim sürecinde olan ülkenin ekonomik ve finansal anlamda yabancı kurumlar tarafından yapılan saldırıları diye kulak asmamaları gerektiğini söylüyor. Bizim de kafamız dolayısıyla bir hayli karışıyor. 
 
Şimdi öncelikle kriz nedir ve göstergeleri nelerdir bunlardan bahsedelim biraz isterseniz. Sonrasında kriz var mı yok mu kararı herkes kendisi versin. 
 
İlk olarak söylemem gereken şey, krizin önceden bilinmeyen ve öngörülemeyen bir gelişme olduğudur. Kriz dediğimiz durum, aniden ve beklenmedik şekilde gerçekleşir. Yani anlayacağınız rutin gelişmeler ve sorunlar kriz değildir. Öncelikle normal süreç içerisinde gelişen her sorun eşittir kriz düşüncesinden uzak durmamız gerekir. Günümüz tartışmasına dönecek olursak sanıyorum uzun zamandır kriz geldi gelecek diyoruz rutin bir gelişmeyi bekliyoruz aslında. Halbuki ya krizdesindir yada değil. Öyle rotamız kriz diye bir şey yoktur. Bunu başta söyleyeyim. 
 
Peki kriz ne şekillerde ortaya çıkıyor? Biraz da buna değinelim. 
 
Finansal bir krizden bahsediyorsak eğer, öncü göstergelerin başında reel satın alma gücünü ifade eden reel kurun aşırı değerlenmesi geliyor. Döviz rezervlerinde oluşan önemli miktarlardaki azalmalar ve döviz kurlarında yaşanan büyük hacimli dalgalanmalar ve sonucunda değerlenen kur... Bizim kendi tarafımıza döndüğümüzde ise, ülke ekonomisi ve kriz için bir tehdit unsuru oluşturmuyor değil. Dolar/TL kuru son zamanlarda tarihi seviyelerini yaşıyor. Volatilite oldukça yüksek seyrediyor. Yerel para birimi stabilizasyondan şimdilik uzak. Dolar bugün 4,58 seviyelerinde seyrederken geçen yıl 3,80 önceki yıl 3,40 düzeyinde izliyordu. Değer kaybı yaklaşık yüzde 14 seviyelerinde gerçekleşiyor. Dalgalanma boyutu yüksek. 
 
Bunun dışında ülkedeki nakit para, vadesiz mevduat ve çeklerin toplamının uluslararası rezervlere olan oranında aşırı yükselme meydana geliyorsa bu durumda krizin göstergeleri arasında yer alıyor. Bir nevi yerel para yabancı para karşısında çoğalıyor da çoğalıyor... 
 
Diğer bir gösterge ise, cari açığın milli gelire oranı. Gelişmekte olan ülkeler açısından yüzde 3’lere 4’lere kadar normal görülebilir bu oran. Sonuçta tasarruflarımız yatırımlarımızı karşılayamayabilir. Fakat yüzde 4’ü geçtiğinizde tehlikeli bölgeye girmiş oluyorsunuz. Türkiye’nin bu oranı yüzde 6,5 seviyelerinde. E tabi bu durumu kur, enflasyon bir hayli etkiledi. Zaten enerji yönünden bağımlı bir ülke olduğumuzu ve üretimdeki hammaddemizin yaklaşık yüzde 65’inin dolara bağlı olduğunu düşünürsek maalesef bu oranda aldı başını gitti. Hükümetin bu yönde adımları mevcut. Kısa vadede olmasa da uzun vadede etkinliğini göreceğiz gibi duruyor. Ama şuan cari açıktaki durum bu.
 
Bunun dışında fiyat yükselmesinden dolayı kaynaklanan arz fazlalığı veya reel ve finansal sektörlerde yaşanan talep daralması da bir krizi ortaya çıkartabilir. Gecelik faizlerde yaşanan aşırı yükselmeler, borsada çöküş... Hemen akla 1929 Krizi Wall Street’in iflası geliyor değil mi? İflaslar, banka krizleri veya fiyatlarda ani düşmeler... Bunlar tek tek kriz göstergeleri! İşsizlik oranında artışlar, üretimde hızlı daralmalar... Türkiye’ye baktığımızda ise işsizlikte azalma, üretimde artık görüyoruz. 
 
Sonuç olarak, tüm bu sıraladığımız faktörler birer risk ve olası riski oluşturuyor. Fakat bu noktada şunu belirtmek gerekiyor. Krize giriyor muyuz gibi daha da durumu spekülatif hale getirmek yerine krizde miyiz değil miyizi tartışmak daha doğru olacaktır. Ya kriz vardır yada yoktur. Rutin gelişmeden ayırmak gerekir. Şimdi söz sizde. Size göre durum ne?