Rüzgar Avrupa lehine döndü…

04.05.2017 14:56

Euro güç kazanma döneminde…

2016 yılında Brexit süreci ve Trump’ın ABD’de başkan olması sonrası dünya genelinde popülist söylemler sadece ses getirmekle kalmayıp seçim sonuçlarına da etki etmişti. 2016 yılının ikinci yarısında dünya genelinde ön plana çıkan popülizm paralelinde Avrupa’da da hem Avrupa Birliği hem de parasal birlik karşıtı söylemler daha yüksek sesle telaffuz edilmişti. Söz konusu söylemler aşağıda yer alan grafiklerden görüldüğü üzere ilgili dönemde EURUSD paritesini baskılarken, Fransa ve İtalya’da seçim kampanyalarının hız kazanması ve Euro bölgesinin dağılmasına ilişkin endişeler paralelinde; Fransız ve İtalyan tahvillerinin getirileri yükselmişti. 



2017 yılı Mart ayında Hollanda’da gerçekleşen seçimlerde popülist söylemleri ile öne çıkan Geert Wilders’ın kazanamaması ve söz konusu seçim sonucunun Fransa ve Almanya’ya örnek teşkil edebileceği beklentileri bir süredir siyasi risklerin etkisiyle baskı altında kalan euronun rahatlamasında etkili oldu. İlerleyen dönemde Fransa’da gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ilk tur seçimlerinde merkez sağ lideri Emmanuel Macron %23,7 ve AB karşıtı olarak bilinen aşırı sağcı lider Marine Le Pen ise oyların %21,7’sini alarak 7 Mayıs 2017 tarihinde gerçekleşecek ikinci tura kalması ve ikinci tur anketlerine göre, Euro/AB karşıtı Le Pen’in %35-40, AB lehdarı Macron’un %60-65 oy alması beklentisi paralelinde euro geçtiğimiz haftadan bu yana değer kazanma eğilimini sürdürmekte. 

Seçim süreci öncesinde siyasi risklere ilişkin fiyatlamalar Avrupa piyasalarında görülürken, yapılan araştırmalar incelendiğinde Frankfurt merkezli Sentix, Euro Bölgesi Dağılma Endeksi Şubat ayında 25,2 seviyesine yükselerek İngiltere’nin Avrupa Birliğinden ayrılma kararı alması dönemindeki seviyelere yükselmişti. Yapılan ankete ilişkin olarak diğer bir detay ise, birlikten çıkışta en yüksek ihtimale sahip olan ülkelerin İtalya, Fransa ve Yunanistan olarak belirlenmesi olmuştu. Ancak Mart ayında gerçekleşen Hollanda seçimleri sonrası yapılan anketlerde söz konusu endişe ortamının dağıldığı görülürken, Fransa’da gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ilk tur seçimleri sonrası da Sentix, Euro Bölgesi Dağılma Endeksi’ndeki sert düşüş sonrası Brexit referandumu öncesi seviyesine yaklaştı. 

Bununla birlikte 2016 yılında İngiltere’de düzenlenen referandumda, “Brexit” lehine karar çıkması da ilgili dönemde euroyu baskı altına alan diğer unsurlar arasında yer alırken, geçtiğimiz günlerde İngiltere Başbakanı Theresa May İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma sürecinde istikrar, netlik ve parlamentoda görüş birliğine ihtiyaç duyulduğu gerekçesi ile 8 Haziran 2017 tarihinde erken seçime gidileceğini açıkladı. Söz konusu açıklamanın ardından hem euro hem de sterlin tarafında yukarı yönlü hareketler görülürken, son dönemde popülist söylemlerin etkisini yitirmesi ve Brexit karşıtı tarafın seçimi kazanabileceği beklentileri de euroyu pozitif ayrıştıran etmenler arasında yer almakta.



Euro üzerinde baskı yaratan Avrupa kaynaklı siyasi risklerin azalmasının yanı sıra ABD’de son dönemde Trump’ın reformlarına ilişkin belirsizlik fiyatlamaları da EURUSD paritesi üzerindeki baskıların azalmasında etkili oldu. Küresel piyasalarda Trump rallisinin sona ermesi ile birlikte ABD ekonomisine dair enflasyon ve büyümede artış görülebileceği beklentileri sakinleşirken, Euro bölgesi ekonomisinde bir süredir devam eden parasal genişlemenin enflasyon ve büyüme tarafında yavaş da olsa iyileşme sağlamasının etkisiyle Euro bölgesi ve ABD ekonomisinde büyüme ve enflasyon farkları azalmaktadır. Verilerdeki farkların ABD aleyhine açıldığı görülürken, söz konusu değişimlerin fiyatlamalara yansıması ABD Doları’nda aşağı yönlü hareketlerin görülmesi şeklinde olmuştur.



2016 yılı son çeyrekten bu yana Fed’in faiz artırım beklentileri kaynaklı ABD Doları’nın dünya genelinde değer kazanmasının yanı sıra, Fed'in 4,5 trilyon dolar büyüklüğe ulaşan bilançosunu bu yıl içinde küçültmeye başlama planlarının gündeme gelmesi de ABD Dolarının değer kazanmasında etkili olmuştu. Ancak Avrupa Merkez Bankası içinde tahvil alım programının kademeli azaltılacağı şeklinde beklentilerin oluştuğunu ve teknik olarak bakıldığında bunun mümkün ve yerinde bir karar olarak nitelendirilebileceğini söylemekte fayda var. Aşağıda yer alan grafikte de görüldüğü üzere Avrupa Merkez Bankası’nın bilanço büyüklüğü Fed’in bilanço büyüklüğüne yaklaşmış durumdadır. Fed’in bilançosunu küçültmeyi plandığı süre zarfında Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeyi sürdürmesi bankayı zor durumda bırakacak gibi görünmektedir. Özetle, Fed’in bilançosunu küçülteceği beklentileri ile değer kazanan ABD Doları Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alım programını azaltması durumunda beklentileri boşa çıkarabilir.



EDA ÖNDER ÖZTÜRK
ALAN YATIRIM KIDEMLİ ANALİST