Seçimden çıkan ekonomi

25.06.2018 14:27

Nisan ayı ortasından itibaren siyasi belirsizliğin artması piyasalarda ciddi anlamda etki yaratmıştı... Ta ki seçim sonuçlarını alana kadar. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi seçimi sonucu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk turda seçilmesi ve cumhur ittifakının çoğunluğu elde etmesi ilk günün ilk yarısında piyasalar üzerinde olumlu bir hava yarattı. Piyasalar durumu pozitif yönden fiyatladı. Peki ikinci yarıda ne oluyor? Günün ikinci yarısına geçtiğimizde ise dolar/tl tarafında yukarı yönlü hareketleri seyrediyoruz.

Yeni haftaya başlarken siyasi belirsizliğin ortadan kalkması, meclis ve cumhurbaşkanlığının ise aynı parti tarafından yönetilmesi yeni bir dönem ile karşı karşıya getiriyor bizi. Bunun sonucunda ne oldu peki? Piyasa olumlu tepkiyi verdi. Dolar/ TL tarafında volatilite düşüş yaşadı. Kur tarafında yaşanan düşüşün yanında borsada da sert yükselişler meydana geldi. Yeni gün itibariyle bir nevi piyasalarda pozitif bir ayrışım yaşandı. Derken... İkinci yarıda ise, TL tarafında bir değer kaybı yaşanıyor. Ancak yukarı yönlü hareketi sert şekilde yorumlamamak gerektiğini de düşünmekteyim. Seçim öncesinde kurda yaşanan yukarı yönlü hareketlerin sınırlı kalacağını hem TCMB tarafından hem de hükümet nezdinde sınırlı kalacağı ifade esilmişti. Bu nedenle günün ikinci yarısında oynaklıkta yükseliş yaşansa da sert hareketleri beklemek çok da doğru olmayacaktır. Peki, kısa vadede yaşanan bu sert hareketlerin sürekliliği söz konusu mudur? Bu sorunun cevabına ancak denge arayışıyla cevap verebilirim. Şuan için bir denge arayışı söz konusudur efendim. Kısa vadede ilk yarı için pozitif anlamda yaşanan ayrışım ile ikinci yarıda yaşanan negatif yönlü hareket yeni denge noktası arayışına götürüyor bizi.

Gelelim uzun vadede neler bekliyoruz? Sonuçların açıklanmasının ardından politik belirginlikle birlikte ekonomide olumlu havanın yaşanmasının peşine bir çok kurum ve kuruluşun da manipülatif söylemleriyle de karşı karşıya kaldığımızı gördüm. Henüz açıklanmamış, temmuz ayının ilk haftasında açıklanacak olan bakanların isimlerinden tutun da, öngörülebilir bir ekonomi politikasının varlığını yokluğunu tartışanlara, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası üzerindeki baskıya kadar değinen kurum ve kuruluşlaradır burada lafım. Adeta olumsuz bir seyir çizmek adına henüz oluşmamış maddeler üzerine konuşuyoruz. Tabii ki yüksek faiz, yüksek büyüme ve yüksek enflasyon üçlüsü ile bir hedefe doğru gidilmez. Fakat durun bakalım. Belirsizlik yeni ortadan kalktı. Yeni hükümetin yapısal reformlarını bir izleyelim. Enflasyonu düşüren  uygulamalarıyla karşılaşalım. Faizleri aşağı çeken icraatları oluşsun. Bunun yanında yabancı yatırımcıları çeken uygulamaları ortaya çıksın. Hemen neden böyle bir olumsuz bakış açılarını seyrediyoruz ki? OHAL’in kaldırılması seçim çalışmaları sürecinde söylendi. Bırakalım yaşansın. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim sonucu yaptığı ilk konuşmasında “Gayemiz Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmaktır.” ifadesini kullandı ve buna ağırlık verdi özellikle.

Seçim öncesi belirsizliğin hakim olduğu ekonomik kriterlerle belirsizliğin kalktığı bugünü değerlendirmenin ya da yarını şekillendirmenin çok da doğru ve anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Yeni ekonomi yönetimi ortaya çıkacak, piyasa üzerinde etkili olacak... Kullandığı enstrümanlar önem arz ediyor burada. Doğru kararlar, doğru uygulamalarla 2019 için de kalkışa geçen bir ekonomiyle karşı karşıya kalabiliriz. Önemli olan yatırımcı ve yabancı yatırımcıya Türkiye’nin hikayesini doğru anlatmak. Ekonomi yönetiminin etkin uygulamalarıyla birlikte size, bize, kuruluşlara oldukça büyük görev düşüyor. Son dönemde yıpranan parametreleri doğru adımlarla etkin seviyeye neden getirmeyelim?