TCMB`nin PPK kararı piyasayı nasıl etkiler?

21.06.2016 12:17

Bugün yurtiçi piyasaların odak noktasında TCMB’nin Haziran PPK kararları bulunuyor. Piyasalarda oluşan genel beklenti TCMB’nin bankalara gecelik borç verme faiz oranında ( koridorun üst bandı – marjinal fonlama oranı gibi ifadelerle de bilinen faiz… ) 50 baz puanlık indirimin devam edeceği yönünde. Bilindiği üzere TCMB son üç ayda koridorun üst bandında 125 baz puan indirim yaparak gecelik borç verme faizini %10.75’den %9.5 seviyesine indirmişti. Bugün bu faizin %9.00 seviyesine çekileceği beklentinin hâkim odluğunu bir kere daha vurgulayalım. Biz bu noktada faiz indiriminin devamına olanak sağlayan üç önemli unsurun bulunduğunu düşünmekteyiz:

1.      Yurtiçi enflasyonda zayıflamanın devam etmesi… Hatırlatalım: Son açıklanan Mayıs ayı yıllık bazda manşet enflasyon verisi %6.58 olarak açıklanıştı. ( Gıda fiyatları ve baz etkisinin olumlu etkilerini izlemeye devam ediyoruz). Fakat özellikle çekirdek enflasyonda gerileme hareketleri hız kazanmış ve bu sayede %9 seviyesinin aşağınsa gerileme ( %8.8 ) yaşanmıştı. TCMB önceki yorumlarında çekirdek enflasyonda ki katılığa dikkat çekiyor ve bu sayede sıkı duruşun korunacağını belirtiyordu. Çekirdek enflasyonda ki katılığın çözüldüğünü söylemek güç ama %9 seviyesinin altına gerilemesi de parasal sadeleşmenin devamı açısından TCMB elini rahatlatan bir unsur olduğunu söylemeliyiz.

2.      FED’in Politikalarına Yönelik Piyasa Dostu Beklentiler… Geçtiğimiz hafta takip edilen FOMC, güvercin gelişmelere sahne olmuştu. Gerek karar metni gerekse Başkan Janet Yellen’in yaptığı açıklamalar gereği piyasalarda yaz aylarında faiz artırımına yönelik beklentilerin ciddi ölçekte azaldığını gözlemledik. An itibari ile Temmuz ayında faiz artırım olasılığının %12 olarak fiyatlanması ABD dolarının zayıf görünüm sergilemesine neden olmakta. Tabii bu durum GOÜ para birimlerinde değerlenme hareketlerinin hızlanmasına ve bu bağlamda TL’nin kısa vadede olumlu performans göstermesine olanak sağladı.

3.      BREXI Endişelerine Yönelik Olumluya Dönen Beklentiler… Aslında geçtiğimiz haftanın ortalarına kadar hem politik hem de ekonomik belirsizliklerin en önemli kaynağı olan BREXI referandumu piyasalarda risk alma iştahını baskılıyor ve bu sayede riskli varlık statüsüne giren enstrümanlarda satış baskısı yaratıyordu. Haliyle GOÜ piyasalarından kaçan fonlar altın, Yen ve devlet tahvili gibi daha az riskli olarak nitelendirilen varlıklara yöneliyordu. Dolayısıyla BREXI öncesi TL’de kırılganlık yaratmamak adına TCMB’nin Haziran ayında bekle gör moduna girebileceği yorumlarını görmekteydik. Fakat geçtiğimiz haftadan bu yana İngiltere’nin AB’de kalacağı algısının kuvvetlenmesi piyasalarda risk alma iştahını tetiklemiş durumda. Yine de 23 Haziran’da yapılacak olan referandumun belirsizlik unsuru olmaya devam ettiğini söylesek de olumluya dönen algının TCMB’nin elini rahatlatacak bir diğer unsur olduğunu belirtelim.

Sıraladığımız üç unsurun koridorun üst bandında faiz indiriminin önünü açacağını düşünüyoruz. Peki, bu hamle yurt içerisinde nasıl bir etki yaratabilir?

Öncelikle üst bantta 50 baz puanlık indirimin fiyatlamaların içerisinde olduğunu düşünmekteyiz.

Yurt içerisinde 2 yıllıklar %9’a ve 10 yıllıklar ise %9.5’e gerilemiş durumda.  BİST100 endeksinin de artı bölgede olduğunu ve bu bağlamda bankacılık endeksinin alıcılı eyrettiğini izlemekteyiz.

Dolayısıyla indirimin gerçekleşmesinin ardından kısa vadeli etkinin TL’de net bir volatilite yaratmayacağı yönünde olacağını beklemekteyiz. Bu bağlamda TL küresel ölçekte oluşan risk alma iştahının ölçüsü ile fiyatlanmaya devam edecektir.

Orta vadeli perspektifte ise çok daha çeşitli etki unsurlarını baz almak gerekiyor. Bu noktada:

FED her ne kadar faiz indirimini yaz aylarında gerçekleştirmeyeceği yönünde algı oluştursa da noktasal grafiklerde üyelerin yıl içerinde iki faiz artırımını uygun bulduklarını gördük. Olumlu data akışı FED’e yönelik algının keskin bir şekilde değişmesine neden olabilir.

Çin ekonomisine yönelik olumsuz algının kuvvetlenmesi GOÜ’lere yönelik endişenin artmasına neden olabilir. Bu durumda da doğal olarak Türkiye’nin de içinde bulunduğu GOÜ sepetine yönelik satış baskısını tetikleyebilir.

Yurt içerisinde ise siyasi tansiyonda artışın yaşanma olasılığı bulunuyor. Özellikle yeni anayasa ve başkanlık gibi siyasi belirsizliği artıracak gelişmeler TL ve TL bazlı varlıklar üzerinde negatif etki yaratma olasılığını bir hayli kuvvetlendirir.

Tüm bu gelişmelerin eşliğinde risk alma iştahının azalması TL’nin koruma kalkanın zayıflatıldığı (koridorun üst bandının indirildiği ) bir dönemde TL’nin benzerlerine göre daha negatif bir performans göstermesine neden olabilir. Kısa vade için bol likidite ve 10.5 trilyon dolar değerinde negatif faiz ortamında bulunan konjonktür içerisinde etkiler hissedilmese de biraz daha orta vadeli bir yaklaşımın da dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

EREN CAN ÜMÜT
MEKSA YATIRIM ARAŞTIRMA UZMANI