Veri açıklanıyor, didiklemesi ise bize kalıyor. Kafalar oldukça karışık. Meselenin içerisine girdikçe giriyoruz. Bir şekilde anlamlandırmaya çalışıyoruz. Gelişmekte olan ülkeler sıralamasında en yüksek enflasyona sahip ülkelerden biri olarak ortaya çıkıyoruz.
Yılı %12 oranında enflasyonla kapatıyoruz. Yurt içi üretici fiyat artışı %15,47 seviyesindeyken tüketici fiyat artışı %11,92 seviyesinde gerçekleşiyor. Bunun arkasında da üretim maliyetini gösteriyoruz ağırlıklı olarak. Tarım ve sanayi üretiminde kullanılan ithal girdilerin fiyatları döviz kuru artışı etkisiyle bir de bakıyoruz ki hoop yükseliyor. Talepten kaynaklanan bir artış da söz konusu olunca yükseliyor duruyor işte! İşte burada ortaya bir çelişki çıkıyor. Talep mi? İyi de hayat pahalılaşıyor... Ortada %13,79 oranıyla gıda enflasyonu varlığı var. Yine yanında %18,24’lük ulaştırmada yaşanan fiyat artışı söz konusu.
Aileler, memurum, işçim zorlanmıyor mu? Tabii ki! Alt ve orta gelirli gruplar için hayat daha pahalı hale geliyor. Enflasyondan önce de durum böyle değil miydi? En yüksek gelire sahip olan grup toplam gelirden %47,2 seviyesinde pay alırken en düşük gelire sahip olan grubun aldığı pay %6,2 şeklinde oluyordu. Aslında en yüksek gelire sahip olan grubumuzun talebi de epeyce etkili oluyor bu oranlar üzerinde. Sonra bir de bakmışız ki nüfusun %14,3’ü yoksulluk sınırının altında kalmış. Eee, nerede talepten kaynaklanan enflasyon? İyi de enflasyon gelir grubuna göre ayrı ayrı şekillenmiyor ki. Sonuç olarak geliri 1500 TL civarında olan da mala talip 10000 TL olan da. Geliri yüksek olan maldan çifter çifter alıyor. Alt ve orta gelirli için ise bu durum olumsuz bir sonuç doğuruyor.
Hükümet işçi ve memur kesimini enflasyona karşı korumak istiyor. Bunun için gerekli düzenlemelerin olduğunu ve olacağını da duyuruyor. Fakat yapılan ilk düzenlemelerden olan ücretlere yapılan artış yaşanan enflasyon karşısında yeterli olmuyor. Yetmiyor. Tek hanelere düşülmesi isteniyor ve hedefleniyor. Ama bunun yanında bir gerçeğimiz var ki yaşanan yüksek büyüme. Sevindirici yüksek büyümeye de devam edilsin isteniyor. Mümkün mü? Neden olmasın? İhracatımız ve diğer gelişmiş ekonomilerin alacağı kararlar büyümemizi tetikler durumda. İşte burada önemli bir ayrıntı ortaya çıkıyor. Siyasi istikrar... Uluslararası siyasi ilişkilerin durumu önem kazanıyor. Sonuç olarak Türkiye büyüme için gerekli olan finansmanı önemli ölçüde bu ilişkiler sonucu sağlayacak. İhracatımız önemli... Ama bunun yanında gelişmiş ekonomilerin faiz kararı da bir o kadar etkili. İşin özü uluslararası politik ilişkiler de ekonomi de durumumuz adına önem arz ediyor.