Türkiye için yeni hikaye ne olacak?

21.12.2015 17:01
Piyasaları uzunca bir süredir yer edinen Fed bilmecesinin çözülmesinin ardından piyasalarda rahatlama mevcut olsa da, bunun kısa süreli olacağını düşünüyorum. Faiz artırımı gerçekleşmiş olsa da yeni ama nostaljik bir süreç bizleri bekliyor. Yumuşak bir tonlama ile faizi artıran, kademeli ve yavaş artırımlara işaret edip piyasaların tansiyonunu dindiren Fed 2016 yılında da bizlere geçtiğimiz yıllara eş değer bir süreç yaşatacak.

Faiz artışları zamanlaması belirsizliğini koruyacak olup, bizler yeniden ABD’den gelecek olan veri akışını takip ediyor olacağız. Özetle Fed efsanesi 2016 yılında da sürecek ve Fed belirsizlik gücünü elinde tutup dünya genelinde piyasalara yön verecek. Söz konusu ortamda 2016 ilk çeyrekte Fed cephesinde herhangi bir faiz artırım beklentisi mevcut değil. Bunun paralelinde gelişmekte olan ülkeler kendi hikayeleri bazında ayrışma gösterecekler.

2016 yılında Türkiye olarak avantaj ve dezavantajlara konu olan bir çok hikayemiz mevcut. 2015 yılının genelinde düşük seyreden emtia fiyatlarını göz önünde bulundurduğumuzda emtia ithalatçısı ülkeler grubunda yer alan Türkiye’nin ticaret dengelerine olumlu yansıyabilir. Merkez Bankası’nın alışıla geldik ifadesi olan düşük seyreden enerji fiyatları ile birlikte cari işlemler dengesinde iyileşme beklentisi etkisini gösterebilir. Ticaret dengelerine ilişkin Avrupa’da görülen toparlanma ve bölgede parasal genişlemenin devamı ile birlikte söz konusu ülke ve bölge ekonomilerinin ihracat yapılan ülkeler sırasında ilk sırada olduğunu göz önünde bulundurduğumuz fırsata döndürebileceğimiz etmenlerden bir diğeri de Avrupa’da görülen toparlanma…

Merceği biraz daha içeriye çevirdiğimizde Fed’i geride bırakırken ekonomi yönetiminden beklenen yapısal reformlara odaklanılabilecek olması da bir diğer avantaj. Ancak burada ekonomi yönetimine önemli görevler düşüyor. Geçtiğimiz haftalarda açıklanan reform programında dişe dokunur bir yapısal iyileşme ile karşılaşmadık. Bu sebeple yeniden gözden geçirilmesi gereken ekonomik önemler oldukça fazla. 2016 yılına riskler de yok değil. Sınır bölgelerimizde yaşanan hareketlilik dinmiş değil. Jeopolitik risklerin her an baş gösterebilecek olması Türkiye için en önemli risk unsurlarının başında geliyor. Bununla birlikte geçtiğimiz yıl sıklıkla karşılaştığımız Merkez Bankası’na yönelik eleştiriler ve Merkez Bankası Başkanı’nın görev süresinin doluyor olması yeni tartışmalara gebe olabilir. Son olarak siyasi yetkililer tarafından son dönemde telaffuz edilen başkanlık sistemi ve anayasa değişikliklerine ilişkin tartışmalar Türk Lirası cinsinden varlıklarda satış baskısı yaratabilir.

Borsa İstanbul yılı yükselişle tamamlasa dahil bunun altı dolu bir hikaye sunabilen bir gösterge oluğunu düşünmüyorum. 2015 yılında Borsa İstanbul’un elindeki tek hikaye gelişmekte olan ülke piyasalarına göre sunduğu %20 civarındaki iskonto idi. Yıl içerisinde Borsa İstanbul’daki her düşüşte bu hikaye telaffuz edildi. Ancak bu iskontonun altını dolduran bir makro hikayemiz mevcut değil. Bu sebeple yıl sonu kapanışlarına ilişkin rakamsal değerlere çok ta odaklanılmaması gerektiğini düşünüyorum.