Üzerimize düşen

18.09.2018 07:00

Perşembe, perşembe olalı böyle hareketlilik böyle yoğunluk böyle heyecan görmemişti. Günün heyecanı, gecesinden başladı ve gün içerisinde yaşanan gelişmelerle sınırlarımızı adeta zorladı. İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE) faiz kararını ve Brexit konusunun yarattığı finansal endişeyi izlerken bir taraftan Avrupa Merkez Bankası’nın faiz kararını bekledik. Ama bunların dışında çok daha heyecan uyandıran bir karar vardı ki o da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) kararıydı. Özellikle gelişmekte olan ülkeler grubunda küresel ticaret savaşının yaşandığı dünyada biz de reaksiyon verebiliriz diyebileceğimiz karar niteliğini de taşıyordu bu durum. Belki de ülkeyi bu grupta farklı konumlandıracak ve öne çıkartacaktı. Ağustos ayı enflasyon verisi yayınlandıktan sonra TCMB piyasalarda “Gerekli para politikası tepkisi verilecek ve parasal duruş yeniden şekillenecektir.” açıklamasıyla faiz artırımı algısını uyandırmıştı. Piyasalar bunu fiyatlamaya başlamıştı bile.

Fakat gelin görün ki kararın açıklanacağı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tesk Genel Kurulu konuşmasında faize ilişkin olumsuz tutumunun devam ettiğini söylemesi ve bu konuda sert ifadeler kullanması PPK kararının heyecanını kat ve kat arttırdı. Saat geldi ve bizler kararı “aaa! gerçekten mi?” gibi şaşkınlık ifadeleriyle karşıladık. TCMB bu kez şaşırtmıştı ve beklentilerimizin çok üzerinde faiz artışını gerçekleştirmişti. Finansal istikrarı yakalamak içindi bu şaşırtma aslında. Koşullar eşitlenmişti ve bu kez realiteye kavuşmuştuk. Daha önce vurguladığı enflasyon beklentilerini bu kez sınırlamak istiyordu. TCMB, iç talepteki geri çekilmeye rağmen fiyatlamayı göz önünde bulundurarak 625 baz puanlık faiz artışıyla politika faizini yüzde 24’e yükseltmişti bu kez. TL’de hedeflenen istikrarla birlikte maliyet yönlü enflasyon artışının sınırlanması hedefi de daha önce belirtildiği gibi öne çıktı burada doğal olarak.  Fakat bu kararda kurun çözülmesinin yanında TCMB tarafından emin bir adımın atılmasıyla sürekli yabancı yatırımcıların algısında operasyon yapmaya çalışan uluslararası kuruluşların raporlarına da net bir cevap vardı. TCMB kredibilitesi adına önemli bir karar oldu ve açığını sert bir şekilde kapadı aslında.

Şimdi ise asıl önemli olan şey, yapısal anlamda kendinizi konumlandırdığınız yer. Yani en az TCMB kararı kadar önemli olan hatta yol haritanızı belirlemede heyecanınızı üst seviyelere çıkartacak sağlam hazırlanmış bir OVP! Bu perşembe de onu karşılıyoruz. Beklentimiz büyük kendisinden. Aslında Sayın Bakan Berat ALBAYRAK’ın Dolmabahçe’de yeni ekonomik modeli açıklarken yatırımcılarla yaptığı  görüşmede değindikleri maddeler bir nevi OVP’nin habercisi gibiydi. Peki neler vardı ki? Sıralayalım... Bu toplantıda paydaşlar ön planda tutulmuştu. Etkin iletişim ve güven üzerinde duruldu. Vergi sistemindeki değişiklikler ve tasarruf konusu burada da vurgulanmıştı. Cari açık üzerindeki baskının azaltılması ve bu doğrultuda yeni bir finansal regülasyon otoritesi gerekliliği öne çıkartıldı. Kalkınma Bankası ile emlak burada da unutulmadı. 2023 vurgulanmıştı yine.

Şimdi ise heyecan dorukta! “OVP’de neler olacak? Hangi somut adımlar atılacak?” diye her bir gelişmeden konuşmadan bir şeyler çıkarmaya çalışıyoruz. Fakat tek mesele Türkiye ekonomisinde sadece TCMB kararı  ve OVP değil. Bunların yanında bir takım konularda önem arz ediyor. Mesela, Türkiye ekonomisi üzerine yapılacak spekülasyonların önüne geçilmesi gibi. Bunun dışında dış politika cephesi de burada etkin. Suriye meselesi, ABD’nin tavrı ve enerji konusunu da unutmamak gerek. Bize düşen ise bu uzun ve zorlu süreçte ilacı yavaş yavaş verip ilerletilen ekonomide birlik ve beraberliği sağlamak. Bu adımlarla kalıcı bir değer kazancını sağlamak...