Vedalar ve yeni başlangıçlar...

12.04.2016 15:52

Dün TCMB’nin Başkanı Erdem Başçı görevine alkışlar arasında veda etti. 19 Nisan 2016 süresinde ise, resmi olarak görev süresi sona erecek.

Kendisinden sonra gelecek yeni başkanla birlikte, yepyeni bir sayfa açılacak mı? Bundan sonraki fiyatlamada etkili olacak asıl olay bu.

Yurtiçi piyasaların uzun bir süre gündemini meşgul edecek bu gelişme, faiz kararlarıyla birlikte daha da alevlenecek... Yani piyasalar yeni başkanı mutlaka her kararında yeniden test edecek.

Olası başkan Murat Çetinkaya. Kararnmane imzaya sunuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Pazartesi gününe kadar karara imza atması bekleniyor. Zira 20 Nisan Çarşamba günü PPK toplantısı olacak.

Hükümet yetkililerinin de yeni başkana destek geldiğini görüyoruz.

20 Nisan’da kur-faiz-enflasyon-büyüme sarmalında yeni gelişmeler takip edebiliriz.

Diğer yandan da yurtdışı piyasalardaki gelişmeler takip edilecek.

Nisan ayından da oynaklığa hazır olmakta fayda var...

BİR BAŞKANIN VEDASI...

19 Nisan 2011’de başlayan süreçte yaşananlar arasında, 

Kurlarda gelişen inanılmaz hareket, büyüme rakamlarında yaşanan dalgalanmalar, enflasyon sürecindeki sancılı süreç, cari açıkta yaşanan düşüş, ama akıllarda kalacak en büyük konu büyük ihtimal, faiz-kur-enflasyon mücadelesi oldu...

Merkez Bankası’nın bağımsızlığına dair gelişmeler de her seferinde öne çıkan kişi Başçı’ydı.

Erdem Başçı görevi boyunca sadece yurtiçi piyasaları da değil, yurt dışı piyasalarda yaşanan oynaklıkları da mutlak bir şekilde göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Yoksa 19 Nisan 2011-19 Nisan 2016 arasındaki iki tabloya bakınca sanki ülke felakete sürüklenmiş gibi bir durum söz konusu olacak.

Zira, kur, 1.54’den 3.07’lere, Büyüme rakamları yüzde 9.6’dan yüzde 5.7’e kadar gerileme göstermiş. Enflasyon canavarı çift hanelere göz kırpmış, faizler sıkı para politikasına dönüş çağrılarıyla yükselmeye devam eden bir görüntü sergiledi.

Bu nedenle burada eleştri yaparken, mevcut ekonomik konjokötrü de iyi analiz etmek gerekecektir.

Özellikle 2011 yıllarında FED’in uyguladığı genişlemeci politikaların etkileriyle birlikte, kurda şuan ki seviyelerden uzak bir görüntü görmemiz normal karşılanabilir. Ya da saçılan paralarla birlikte büyüme rakamlarında keza aynı şekilde bir yükseliş görmemiz oldukça normaldir.

Sonuçta, Dünya’da önemli bir ekonomik profil arayışı söz konusu. O nedenle, ABD’si, Çin’i, Avrupa’sı, Japonya’sı, yepyeni bir süreç başlattı. Ya da yeni bir ekonomik süreçle boğuşan negatif bir tablo çizdi.

Bu nedenledir ki, şu 5 yıl içerisinde bizde değişen ekonomik politikaların doğrultusunda gelişen bir ekonomik profil çizdik diyebiliriz.

Süregelen gelişmeler ışığında değerlendirirsek, Merkez Bankası’nın asıl eleştirilmesi gereken noktanın, dış şoklara fazla hassas bir politika izlemek olarak değerlendirmek daha doğru olabilir.

Belki de değişen global ekonomi içerisinde, kendi çizgisini kendi çizebilen bir ekonomik görünüme ulaşamadığımızdan ötürü de, böyle bir süreç yaşamış olabiliriz.

Hatta, sıkı para politikasının devam ettirilmediğini düşünürsek, şuan çok daha farklı bir kriz ortamında yeni başkan görevi devralabilirdi, tartışmalarını gündeme getirebilirdik.

Tartışmaların sonucu bitmez ancak, önümüzdeki sürecin çok daha iyi bir tablo ortaya koyduğunu söyleyemeyiz. Rakamlara baktığımızda da net bir şekilde görünüyor...

YENİ BAŞKAN VE YENİ SÜREÇ...

Öncelikle net bir şekilde sürecin bu kadar hızlı bir şekilde çözülmesi oldukça olumlu bir gelişme. Bunu kurlarda da net bir şekilde görebiliyoruz.

Yada gösterge tahvil getirilerinin de keza aynı şekilde geri gelme eğilimi daha iyi bir tablo ortaya çıkardığını görmekteyiz. Sürecin sancılı geçmemiş olması önemli. Ayrıca Merkez Bankası’nın içerisinden bir kişi olması da oldukça önemli. Süreci yakından takip eden ve içerden yaşayan bir Başkan adayının seçilmesi de oldukça artı bir gelişme.

Bundan sonra ki fiyatlamada ise, hem küresel faktörler hem de yeni başkanın faizlere olan bakışı oldukça önemli olacak. Son dönemde ‘’radikal’’ bir karar alınması gerektiğine dair oluşan beklentiler, önemli bir beklenti yarattı. Bu durumda üst bantta 25-50 baz puanlık indirimlere şok olmamak gerekecektir. Bu sadeleştirmenin ikinci adımı olarak olumlu yansımalar yapabilir.

‘’Radikal’’ bir karardan bahsedilen 100 baz puandan daha büyük bir indirim ya da politika faizinden bir iskonto ise, bu karar çok farklı bir süreç ortaya çıkarabilir.

Sonuç olarak, Türkiye’yi, Merkez Bankası’nı ve Türk lirası için yeni sınavlar ortaya çıkacak.

Bu sınavlarda kader ise, yeni başkanın elinde olacak.

Gökhan Özkan
IşıkFX Araştırma Uzmanı