Yavaşlama işsizliği artırır

20.09.2016 08:28

Ekonomi yavaşla-yınca, yatırımlarda ve üretimde artış yavaşlayınca, işsiz sayısı da artıyor.
Ekonominin genelde iş imkânını artırma gücü zayıflıyor. Bazı sektörlerde işçi çıkarmaları oluyor.

Haziran ayında işsizlik oranı 10.2 oldu. İşsizlik oranı önceki haziran 9.6 idi. Mayıs ayında 9.4 idi.
İşsizlik bir yıl önceye göre de bir yıl önceye göre de artmış durumda.
Çalışan sayısında hazirandan hazirana 396 bin artış var ama mayıstan hazirana çalışan sayısı 216 bin azaldı.
Çalışan ve işsiz sayılarını değerlendirirken, hızlı nüfus artışını ve nüfus artışına bağlı olarak her yıl ve her ay daha çok insanın iş arayışına girdiğini unutmamak gerekir. Hazirandan hazirana iş arayanların sayısı (işgücü) 657 bin arttı. Mayıstan hazirana artış 15 bin oldu.
Sanayide çalışanların sayısında hazirandan hazirana da, mayıstan hazirana da azalma var. Yıllık azalma 50 bin.
Hizmetler sektörü en fazla istihdam yaratan sektördü. Mayıs ayında hizmetler sektöründen 130 bin kişi işini kaybetti.
Mayıs ayında tarım dışı işsizlik yüzde 11.3 iken, haziranda 12.2 oldu. Genç işsizlik oranı bir ayda 17.4 den 19.4’e yükseldi. Bunun anlamı çalışmaya hazır 100 gencin 20’sinin iş bulamaması demektir.
İstihdam rakamlarının aylık değişimi önemli. Ama daha da önemlisi yıllık eğilim.
Türk ekonomisi bugüne kadar şöyle veya böyle iş imkânı yaratmaya devam etti. Bu sayede işsiz sayısı 3 milyon dolayında durakladı.
İstihdam rakamlarının iyi değerlendirerek, ekonomide kısa sürede üretim artışını sağlayacak tedbirleri almaya mecburuz.
Yeni yatırımlar önemli ama, yeni yatırımlar zaman alır. Halbuki mevcut tarım ve sanayi yapısını canlandırmak daha kolay olacak ve kısa sürede üretim artışını sağlayacak. Değişik nedenlerle üretimi yavaşlayan veya duran tesisleri değerlendirmemiz lazım.

 


 

GELİR GİDERİ KARŞILIYOR

Ocak - Haziran döneminde devletin bütçe gelirleri yüzde 15.0 oranında artarken gider artışı daha az oldu. Giderler yüzde 13.7 oranında arttı.
Bütçede gelir gider eşitliği önemlidir. Günümüzde güçlü ekonomilerde bile bütçe denkliği sağlanamıyor. Yılın ilk yarısında bütçe gelirlerindeki artışın arkasında vergi dışı gelirlerdeki büyük artış var.
Bütçe gelirleri arasında ağırlığı olan KDV ve ÖTV vergisi ile ilgili gelirler aynı zamanda ekonomideki talebin değişimini de gösterir.
Halkın tüketim harcamalarından alınan KDV ilk 6 ayda yüzde 12.2 oranında arttı. Geçen yılın artışı yüzde 12.7 idi.
Daha çok motorlu araçlardan ve lüks dayanıklı tüketim malları ile akaryakıttan alınan ÖTV’de 6 aylık artış geçen yıl yüzde 19.2 iken bu yıl yüzde 11.7 oldu.
İthalden alınan KDV önemli bir değişim gösterdi. Geçen yıl 14.9 artmıştı. Bu yıl 6 aylık artış yüzde 1.2 olarak gerçekleşti.
Dahilde alınan KDV, ithalde alınan KDV ve ÖTV gelirleri toplam vergi gelirlerinin yüzde 53’ünü oluşturuyor.
Gelirden salınan vergilerin toplam vergi gelirindeki payı yüzde 20, kurumların - şirketlerin ödedikleri verginin payı ise yüzde 10 oranında.
Bizim vergi sistemimiz geliri değil, tüketimi vergiliyor. Tüketim vergisi adil vergi değil.
Çünkü en düşük gelir grubundaki de, en yüksek gelir grubundaki de tüketimde aynı oranda vergi ödüyor.