Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan?

23.11.2015 10:58

Geçtiğimiz hafta yurt içinde siyasetin nabzını, yurt dışında ise Fed'in nabzını tuttuk. Siyaset sahnesinde şüphesiz en çok merak edilen ekonomi yönetiminin başına geçecek isim oldu. Ekonomi yönetiminin direksiyonunda Babacan'ın yer alıp almayacağı ise en büyük merak konusu. Söz konusu isim dışında piyasaların yeni bir kadroya alışması ve onları test etmesi zaman alabilir. Söz konusu zaman dilimi içerisinde yaşanabilecek stres piyasaları özellikle Türk Lirası cinsinden varlıkları baskı altına alabilir. Ancak hali hazırda ülke için görülen tabloda isimlerden ziyade yapılması gerekenlere odaklanılması gerektiği bir dönem içerisindeyiz. Uzunca bir süredir piyasalarda sıklıkla telaffuz edilen yapısal reformlar konusunda adım atılması birincil derecede önem taşıyor. Söz konusu reformların etkisinin uzun vadede etkili olacağı da göz önünde bulundurulursa, yapılması gereken kronik sorunların kökenine inilmesi ve ciddi yapısal değişiklikler yapılarak Türkiye ekonomisinin sonraki yıllarının kurtarılması. Ülke genelinde faiz tartışması enflasyon ve büyüme konuları gündemde ilk sırayı almışken, bu konular beraberinde TCMB'nin amaç ve araç bağımsızlığına yönelik soru işaretlerini getiriyor. Hatırlayacağımız üzere, Merkez Bankası ile siyasi kanat arasındaki uzlaşmazlık belli bir süre Türk Lirası üzerinde stres yaratmıştı. Hali hazırdaki tabloda ekonomi yönetiminin Merkez Bankası ile iletişimi birincil derecede önem taşıyor. Kurumların bağımsızlığı konusu sadece Merkez Bankası ile sınırlı değil. Seçim öncesi ve sonrasında yabancı kurumların Türkiye'ye ilişkin yayınladıkları raporlarda kurumların bağımsızlığı eleştirilerin sertleştiği konulardan biriydi. Enflasyon ve büyüme konusunda faiz dengesinin ayarlanması ile yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan sorgusunu ortaya çıkarıyor. Para politikasını enflasyona endeksleyen Merkez Bankası büyüme konusunda köşeye sıkışmış durumda.

Fed'inde normalleşme sürecine girdiğini düşünecek olursak 2010-2014 yılları arasındaki bol para ortamı da geride bırakıldığında göre büyüme modeline göre dışarıya bağımlı olan ülkemiz için sermaye girişini sağlamak istiyorsak faiz dengesi hassas terazide. Son büyüme rakamlarını hatırlayacak olursak, lüks tüketim ve kamu harcamalarında görülen artış ile büyüyen Türkiye için uzun soluklu bir büyüme modeli şart. Cari açık konusunda ise, net hata noksan kalemlerinde görülen tutarlar ve Merkez Bankası'nın rezervleri ile finanse edilmesi handikap oluşturmaya devam ediyor. Bu nedenlerden dolayı, iş başına gelecek hükümete önemli görevler düşecek.

Yurt dışında ise Fed'e ilişkin tutanaklarda Aralık ayına ilişkin beklentiler vücut buldu. Normalleşme sürecine giren ABD ekonomisi için faiz artışlarının kademeli yapılmasının planlanması piyasaların nabzını sakinleştirdi. Ancak yine de 15-16 Aralık tarihli toplantısı öncesindeki veri akışı da önem arz edecek. Dolayısıyla bu hafta ABD'den gelecek olan büyüme ve dayanıklı mal sipariş verileri piyasaların merceğinde olacak. Bununla birlikte yurt içinde Merkez Bankası faiz oranı kararının takip ediyor olacağız. Para politikasını neredeyse Fed'e endeksleyen ve siyasi gelişmeleri takip eden Merkez Bankası'ndan herhangi bir adım beklememekle birlikte toplantı metninde yayınlanacak ifadeler merak konusu.

Eda Önder Öztürk
ALB Forex Araştırma Uzmanı