`TL esas denge seviyesine yaklaştı`
27.04.2015 11:33Son güncelleme : 27.04.2015 11:35
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Raiser, ""2012-2013`te birçok IMF ve OECD araştırması, TL`nin yüzde 15-20`nin üzerinde aşırı değerli olduğuna işaret ediyordu. TL, bunun düzelmesiyle esas denge seviyesine yaklaştı" dedi
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, "Türkiye'nin döviz kuru riskine yönelik tamponlarının olduğunu" söyleyenlerin haklı çıktığını belirterek, tamponların işe yaradığının görüldüğünü söyledi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Raiser, buradaki temaslarının ardından AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Raiser, Dünya Bankası'nın Türkiye'ye yönelik büyüme beklentilerini teknik nedenlerden ötürü revize ettiğini dile getirerek, "Bu bizim 'nakli yekun' olarak adlandırdığımız etkiden kaynaklandı. Büyüme, 2014'ün 3. çeyreğinde beklentilerin çok altında kaldı, 4. çeyrekte ise beklentilerin biraz üstünde gelse de yılın tümüne ilişkin büyüme yüzde 3'ün altındaydı. Bu performans, 2015'in ilk çeyreğine de yansıdı" şeklinde konuştu.
Bununla birlikte, 2015'in ilk yarısına ait tüketici ve iş güveni verilerinin, ilave ekonomik zayıflıklara işaret ettiğini savunan Raiser, bu yılki büyüme beklentisini bu nedenlerle aşağı çektiklerini bildirdi.
Raiser, öte yandan ekonominin 2015'in son çeyreğinde daha iyi bir performans göstermesini beklediklerini aktarırken, bunun gelecek yılı da olumlu etkileyeceği ve büyümenin 2017 yılında normal eğilimine geri döneceği öngörüsünde bulundu.
Dünya Bankası, Türkiye için 2015 yılı ekonomik büyüme tahminini yüzde 3,5'ten yüzde 3'e çekerken, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin büyüme beklentileri sırasıyla yüzde 3,9 ve yüzde 3,7 olarak belirlemişti.
Bu arada, Dünya Bankası'nın Türk ekonomisine yönelik genel değerlendirmesinin değişmediğini kaydeden Raiser, "Türkiye potansiyelinin altında büyümeye devam ediyor. Bunun nedeni yatırımların, iş güvenindeki toparlanmanın tamamlanmaması nedeniyle düşük olması. İnsanları daha fazla yatırım yapmaya teşvik etmenin ve ekonomiyi yapısal potansiyeline taşımanın yolu yapısal reformlardan geçiyor" görüşünü paylaştı.
"TL, ESAS DENGE SEVİYESİNE YAKLAŞTI"
Raiser, ayrıca yatırımcı duyarlılığında meydana gelen değişimlerin, Türkiye gibi ciddi sermaye akışına maruz kalan ülkelerde döviz kuruna yansımasının normal bir gelişme olduğunu belirtti.
Serbest kur rejiminin, küresel belirsizliğin ve dalgalanmaların yüksek olduğu dönemlerde ayar mekanizması görevi gördüğünü anlatan Raiser, bunun Türkiye'nin avantajına olduğunu vurguladı.
Raiser, bu noktada Merkez Bankası'nın son dönemde kura fazla müdahale etmediğini anımsatırken, "2012-2013'te birçok IMF ve OECD araştırması, TL'nin yüzde 15-20'nin üzerinde aşırı değerli olduğuna işaret ediyordu. TL, bunun düzelmesiyle esas denge seviyesine yaklaştı. Bu, rekabet açısından olumlu bir gelişme" dedi.
Raiser, bununla birlikte küresel ekonomide rekabetçi kalabilmenin kaliteli ve katma değeri yüksek ürünler üretmekten geçtiğini belirtirken, bunun ancak reformlarla sağlanabileceğinin altını çizdi.
"TL, SEÇİM SONRASI DENGELENEBİLİR"
Martin Raiser, TL'deki değer kaybının şirketler üzerindeki etkilerine de değinerek, bunun dolar üzerinden borçlanan firmaları zor durumda sokabileceğini, ancak şimdiye kadar finans sektörünün genelini etkilemediğini dile getirdi.
Raiser, "Türkiye'nin döviz kuru riskine yönelik tamponlarının olduğunu söyleyenler haklı çıktı. Şirketlerin iflas ettiğini ya da sorunlu kredilerin arttığını görmedik. Dolayısıyla, tamponların işe yaradığı görülüyor" değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan, kur riskine yönelik tedbirlerin sınırları olduğuna da dikkati çeken Raiser, TL'nin daha çok değer kaybetmesinin şirketlerin borçlarını ödeme gücünü ve karlılığını azaltabileceğini ifade etti.
Raiser, TL'nin gelecek dönemde nasıl bir performans izleyeceğine yönelik soruya, "Biz, Dünya Bankası olarak döviz kurlarına ve kısa vadeli piyasa beklentilerine ilişkin tahminler yapmıyoruz. Fakat, döviz kurunun denge seviyesine yaklaştığına yönelik tespitim doğruysa, bundan sonra kur değişimleri ekonomideki güvenle ilişkili olacaktır. Ekonominin seçim sonrasında istikrar kazanması ve enflasyon oranları inmeye devam ettiği sürece bunun döviz kuruna pozitif yansıması mümkün" karşılığını verdi.
Diğer taraftan, Merkez Bankası'na ilişkin tartışmaların devam etmesinin para politikasına ilişkin belirsizliği artıracağına dikkati çeken Raiser, sözlerini "Yakın geçmişte para politikalarına ilişkin tartışmaların dinginleştiğini gördük. Bu, döviz kuru açısından olumlu bir gelişme" diyerek tamamladı.