Küresel krizin ayak sesleri: Pandemi

30.03.2020 11:12

Son güncelleme : 30.03.2020 11:12

Yüzyıllar boyu dış borç birikimi, döviz kuru hareketleri, aşırı değerlenmiş varlıklar ve bankacılık sektörü kaynaklı birçok krize maruz kalan küresel ekonomide bu kez krizin ayak sesleri bir pandemi... Yeni tip corona virüs (Kovid-19) salgınının etki alanının sadece sağlıkla sınırlı kalmaması, ekonomi ve siyaset gibi birçok stratejik ve kritik alana sıçraması yeni dünya düzenine geçişin sinyalini verirken, tıkanmışlığın boyutunu ise merkez bankalarının `"kim, neye, ne kadar ihtiyaç duyuyorsa`" çaresizliği ile aldığı kararlar ortaya koyuyor.



AA

Dünya ne 1929 Büyük Buhran'daki ne de 2008 küresel finans krizindeki gibi kendi sonunu hazırladı, bu kez "görünmez düşman" küresel ekonomide tehlike  çanlarını çaldı. İlk etkisini piyasalarda gösteren salgın, hisse senedi piyasalarında yılbaşından bu yana küresel çapta bir düşüşe neden oldu.

Bu durum karşısında küresel ekonomik kriz döneminde uygulanan  genişlemeci para politikalarına dönen merkez bankaları, olağanüstü toplantılarla  faiz indirdi, tahvil alımları açıkladı. Atılan adımların piyasalarda istenilen  tepkiyi yaratmaması üzerine ABD Merkez Bankası (Fed), sınırsız tahvil alımını  duyurdu ve "kim, neye, ne kadar ihtiyaç duyuyorsa" mesajını verdi.

Daha şimdiden son yüzyılın en kapsamlı ve sarsıcı krizi olmaya aday  gösterilen corona virüs pandemisinin "yayılma hızı" karşısında çaresiz kalan  ülkeler, çözümü "süreci kontrol altına alana kadar insanların evlerden  çıkmamasında" buldu. Ekonomide tüm işleyişi değiştiren ve işsizlikte önemli artış  riskini doğuran bu çözüm için hükümetler de kesenin ağzını açmak zorunda kaldı.

Salgının yayılmasını engellemek amacıyla birçok ülkenin sınırlarını  kapatması, doğrudan havacılık ve turizm sektörlerini etkilese de hızla  globalleşen dünyada aslında en önemli sorun, üretim motoru olarak anılan Çin'in  tedarik zincirini kıran salgının merkezi olmasıydı.

İhracat kanalını vuran bu sürecin üretimi azaltması arz şokuna neden  olurken, eve kapanan ve gelir endişesi içine giren toplumun harcamalarını  düşürmesi de talep tarafında şok yarattı. Bu sürece, Rusya ve Suudi Arabistan'ın  petrol üretimini artırma konusunda restleşmesi de eklenince küresel ekonomide  sorunlar derinleşti.

Şu ana kadar pandeminin küresel ekonomiye etkilerine dair somut bir  veri alınamazken, kesin olan tek şeyin hükümetlerin trilyon dolarlara varan  teşvik paketlerinin bu krizi çözmeye yeterli olamayacağı... Küreselleşen dünya ve  gelişen finansal piyasalar sonucunda son yıllarda krizler sıklaşsa da 2008  finansal krizinden kalma yorgunluk ve kırılganlıklar da çözüme ulaşılmasını  zorlaştıran faktörler olarak öne çıkıyor.

TARİHİN "EN HIZLI VE DERİN" EKONOMİK ŞOKU

Corona virüs pandemisi kaynaklı sorunların küresel ekonomide bir krize  yol açtığı aşikar iken, bu krizi diğerlerinden farklı kılan ise sürece dair  kontrol mekanizmalarının tamamen virüsün seyrine bağlı olması... Bu da salgın  durmadıkça dünya ekonomilerindeki arz ve talep kaynaklı düşüşün devam edeceği  anlamına geliyor.

Üstelik 2008 finansal krizinden kalma yaralar da mücadele yeteneğini  azaltıyor ve hem şirketlerin hem de bireylerin borçluluk oranı, merkez  bankalarının "bol para" politikası ile çözümün gelemeyeceğini vurguluyor.

Hükümetlerin zor durumda kalan ve borçlanma maliyetlerinin artması  sonrası temerrüt riskinin yükseldiği şirketlere maaş yardımı, vergi indirimi,  kredi limitlerinin artırılması ve borçların ötelenmesi gibi çeşitli teşvikleri  sağlayan "acil destek paketleri" ise kamu borçluluğunda artışa, hazine  gelirlerinde de düşüşe yol açarak bir başka kırılganlık ortaya çıkarıyor.

Bir başka önemli nokta ise dünyada 723 bini aşan vaka sayısının hızla  artacağı ve salgın nedeniyle dünyada ölen kişi sayısının yüz binleri aşacağı  konusundaki öngörülerin artık yüksek sesle dillendirilmesi…

Tüm bunlar sonucu, ekonomistler koronavirüsün tarihin "en hızlı ve  derin" ekonomik şokuna zemin hazırladığını belirtirken, pandeminin kontrol altına  alınmasının ardından artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, ekonomik ve  siyasi ilişkilerin yeniden tesis edileceğini, kısacası yeni bir dünya düzenine  geçişin eşiğinde olunduğunu vurguluyor.

Sadece ABD'de 18 Şubat-16 Mart dönemini kapsayan yaklaşık bir aylık  süreçte Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq endekslerinde kayıpların yüzde 30'u aştığına  işaret eden ekonomistler, Dünya Borsalar Federasyonu verilerine göre, Çin'de  Şanghay borsasının piyasa değerinin de salgının ciddileştiği ocakta aralık ayına  göre 68 milyar 491,7 milyon dolar eridiğini söyledi.

Ekonomistler, piyasalardaki düşüşlerin önceki krizlerden çok daha  hızlı geliştiğine işaret ederek, kredi marjlarının 2008 seviyelerine  yükseldiğini, JP Morgan, Morgan Stanley ve Goldman Sachs gibi önde gelen tahmin  kuruluşlarının ABD büyümesinde ilk çeyrekte yıllık yüzde 6, ikinci çeyrekte ise  yüzde 24 ila 30 arasında daralma beklediğini bildirdi.

GEÇMİŞ DÖNEMİN EN BÜYÜK KRİZİ: BÜYÜK BUHRAN

ABD, ekonomide 1900'lü yılların başlarında yakaladığı pozitif ivme ile  işsizliği yok denecek seviyeye düşürmüş, üretim ve istihdamda dengeli bir ivme  yakalamış ve bu sayede "dünyanın en büyük ekonomisi" haline gelmişti.

1920'li yılların sonuna gelindiğinde, ülkede finansal kurumların aracı  kurumlara verdiği krediler hisse senedi alımında kullanılmaya başlanırken, aracı  kurumlar ise aldıkları hisse senetlerini teminat göstererek bankalardan  sağladıkları fonları artırdı. Bu dönemde borsadaki hisse senetlerinin değeri ise  temettü kazançlarından çok daha fazla yükseldi. Borsanın düşme riski karşısında  firmaların satışa geçmesi, hisse senetlerinin fiyatlarının değer kaybetmesini ve  ödenmeyen kredi riskini beraberinde getirdi. Sonunda 25 Mart 1929'da marj ve  komisyon oranlarındaki artışlar hisse senetlerinde satış eğilimine yol açtı. Bu  tarihten sadece bir gün sonra ise borsada 8,3 milyon adet hisse senedi satıldı.

Piyasalarda oluşan oynaklıkları takiben beklenen oldu ve yabancı  yatırımcılar hisse senetlerini ellerinden çıkarmaya başladı. Böylece "Kara  Perşembe" olarak anılan 24 Ekim Perşembe günü borsa dibe vurdu ve toplam kayıp  4,2 milyar doları buldu. Bu süreçte 4 bine yakın bankanın battığı söylenirken,  binlerce insanın mal varlığı yok oldu. Banka kredilerinin kesilmesi ve birçok  bankanın iflas etmesiyle ekonomide hem tüketimde hem de yatırımda büyük bir düşüş  yaşandı. İnsanların satın alma gücü neredeyse kalmadı, tarım ürünleri fiyatları  yüzde 60'a varan oranlarda düştü. Talepteki düşüş; sanayi ve madencilik başta  olmak üzere birçok sektörü de olumsuz etkiledi.

50 milyonu aşkın kişinin işsiz kaldığı ve literatürde halen "dünyada  yaşanmış en büyük kriz" olarak gösterilen "Büyük Buhran"ın başlangıcı her ne  kadar ABD borsasındaki çöküşe dayandırılsa da, Birinci Dünya Savaşı sonrasında  oluşan tekel piyasasında her bir şirketin ekonomiyi tek başına sarsabilecek güce  sahip olması ve bankalardaki kötü yapılanma da krizi tetikleyen nedenler arasında  yer alıyor.

YAKIN DÖNEM: 2008 KÜRESEL FİNANSAL KRİZİ

2007'de başlayan krizin temelinde Amerikan konut piyasası yer alırken,  2006'da olağanüstü yüksek rakamlara ulaşan emlak fiyatları, ne ABD enflasyon  oranları ne de büyüme rakamları ile açıklandı.

Ekonomistlerin kronolojik sıralamasına göre, krizin başlangıcında  aslında 28 Aralık 2006'da ipotekli bir kredi şirketi olan Ownit Mortgage  Solution'ın batışı var. 7 Şubat 2007'ye gelindiğinde ABD Senatosu, bankalardan  "krediyi geri ödeme riski en fazla, dolayısıyla en yüksek faiz oranına sahip  krediler" anlamına gelen eşik altı yani "subprime" kredi piyasasını detaylandıran  bilgi talep etti. Bu durum, senatonun 2007 başlarında dahi gidişattan hoşnut  olmadığının bir kanıtı olarak gösterildi.

Şubat 2007'de HSBC'nin 10,7 milyar dolar zarar etmesi ve konut kredisi  yönetiminin işten çıkartılması ile ülkenin en büyük inşaat şirketinin başındaki  Donald Tommitz, "2007'nin konut sektörü için çok kötü bir yıl olacağını"  açıkladı. Tarihler 12 Mart 2007'yi gösterdiğinde ise kreditörler en köklü finans  şirketlerinden New Century Financial'a kredi vermeyi durdurdu ve nisanda şirket  iflas etti.

4 Temmuz 2007'de İngiltere, "eşik altı ipotekli konut kredisi" satan 5  kurum için tedbir kararı alırken, bundan yaklaşık iki hafta sonra General  Electric "eşik altı" kredi veren şirketlerini sonlandıracağını açıkladı.

Bu gelişmelere bakıldığında, aslında malumun ilanı 2008 ortalarında  geldi. ABD hükümeti, krize müdahale etmeyerek 15 Eylül 2008'de 158 yıllık finans  devi Lehman Brothers'ın iflasına göz yumdu. Bu iflastan kısa süre sonra Genaral  Motors, Citigroup, AIG, Merrill Lynch ve Morgan Stanley gibi büyük şirketlerin  iflasın eşiğinde bulunduklarının görülmesinin ardından Amerikan yönetimi 850  milyar dolarlık kurtarma paketini senatoda onayladı.

Konut piyasasında başlayıp tüm finansal sisteme sıçrayan ve dünya  çapında domino etkisi yaratan krizin ardından merkez bankaları alışılmadık para  politikalarına geçiş yapmış, dünya piyasaları o dönemden sonra ABD Merkez Bankası  (Fed) öncülüğünde "parasal genişleme" kavramıyla tanışmıştır.

Toplam 3 faz olarak uygulanan parasal genişleme, 25 Kasım 2008'de başlamış ve Ekim 2014'te son bulmuştur.






10:5587.407
Değişim :  -0,82% |  -718,25
Açılış :  87.937  
Önceki Kapanış :  88.125  
En Yüksek
88.129
En Düşük
86.815
BIST En Aktif Hisseler
TIRE 5,72 19.714.514 % 10,00  
ESCOM 2,33 11.645.739 % 9,91  
TDGYO 1,90 877.742 % 9,83  
EKIZ 1,36 11.359 % 9,68  
IZFAS 1,52 15.200 % 9,35  
Alış Satış %  
Dolar 0,0000 0,0000 % 0,00  
Euro 0,0000 0,0000 % 0,00  
Sterlin 8,0055 8,0457 % 0,05  
Frank 6,7757 6,8165 % 0,26  
Riyal 1,7261 1,7348 % 0,83  
Alış Satış %  
Altın Ons 1.620 1.622 -7,70  
Altın Gr. 339 339 1,43  
Cumhuriyet 2.110 2.142 10,00  
Tam 2.102 2.156 14,92  
Yarım 1.016 1.043 7,22  
Çeyrek 510 521 3,61  
Gümüş.Ons 13,95 14,00 -0,47  
Gümüş Gr. 2,92 2,93 -0,07  
B. Petrol 26,28 26,28 -1,67