Daha paylaşımcı bir dünya gelecek mi?

09.04.2021 14:02
Piyasalarda ABD tarafından gelecek ikinci paketin ve aşılama çalışmalarının normalleşme getireceği beklentisi ılımlı tonda pozitifliği korurken, bir yandan riski baz alan senaryoların da hala geçerliliğini koruduğunu görmeye devam ediyoruz. Ama bu sürecin aşırı temkinli iyimserlik içinde ilerlediğini de görmekteyiz.

VERGİ KONUSU ÖNE ÇIKIYOR VE ÖNEMLİ HALE GELİYOR

ABD Başkanı Biden ve Hazine Bakanı Yellen hem sürece dair beklentileri ve buna bağlı iyimserliği konuşurken, diğer yandan vergi konusunda yaptıkları ortak zamanlı çıkışlar piyasanın gündemine oturmuş oldu. Özellikle küresel ölçekli büyük şirketleri ve üst gelir grubunu hedef alan söylemlerin özellikle ABD borsalarında şimdilik fiyatlara girmediğini ama sürece dair olası seyrin ajandalara not olarak kaydedildiğini düşünüyoruz.

Özellikle Yellen‘ın dile getirdiği ve G-20 ülkeleri ile birlikte üzerinde çalışıyoruz dediği ‘’Küresel Asgari Kurumlar Vergisi‘’ başlığı hem konusu hem içeriği hem amacı itibarıyla bu konuda ne kadar kararlı olunduğunu ve vergiden kaçış kolaylıklarına dair küresel ölçekte ABD kaynaklı ve G-20 destekli  bir baskı ortamının zaman içinde oluşacağını bize gösteriyor.

Yellen bu konuyla ilgili konuşmasında ‘’Bu konu hükümetlerin temel kamu mallarına yatırım yapmak ve krizlere yanıt vermek için yeterli geliri sağlayan istikrarlı vergi sistemlerine sahip olmasını ve tüm vatandaşların hükümetin finansman yükünü adil bir şekilde paylaşmasını sağlamakla ilgilidir." demiştir.

Buna ek olarak küresel asgari kurumlar vergisi oranını belirlemek için G-20 ülkeleriyle birlikte çalıştıklarını belirten Yellen, "Küresel ekonominin çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesinde daha eşit bir oyun alanına dayalı olarak gelişmesini, inovasyonu, büyümeyi ve refahı teşvik etmesini sağlamak için birlikte küresel bir asgari vergi kullanabiliriz." diyerek bu konuda kararlı olduklarının da altını çizmiştir.

Hükümetlerin krizleri aşma konusunda kullandıkları kaynak sorunlarını aşmak için bu süreçten sonra vergi alanını biraz daha kullanacaklarını görmekteyiz. Bunun önümüzdeki süreçte piyasaları da etkileyecek şekilde birçok konuyla direk ve dolaylı ilişkisi olduğunu da söyleyebiliriz.

GLOBAL ÖLÇEKTE DAHA ÇOK TEŞVİK, DAHA ÇOK İŞ BİRLİĞİ SİNYALLERİ ÖNEMLİ OLACAK

Uluslararası Para Fonu (IMF)-Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında düzenlenen 43. IMFC Toplantısı'nın sonuç bildirisine baktığımızda; hem küresel vergi sistemi, hem teşviklerin devamlılığı, hem ekonomiler arasındaki farklılıkların zaman içinde düzeltilmemesi halinde yeni kriz başlıklarının gündeme gelebileceği, küresel iklim değişimlerinin oluşturacağı ek risklerin öne çıktığı görülüyor.

Bildiride parasal teşviğin uzun bir süre masada kalmasının gerektiğine vurgu yapıldığını ve bunun dolaylı bazı argümanlarla desteklendiğini de gözlemledik.

Bildiriye baktığımızda; ‘’Küresel finansal koşulların hızla sıkılaşması durumunda artan finansal kırılganlıkların risk oluşturabileceğine dikkati çekilen bildiride, iklim değişikliği ve diğer zorluklar acil hale gelirken, krizin uzun süreli izler bırakabileceği ve yoksulluk ile eşitsizlikleri şiddetlendirebileceği kaydedildi. Aşı üretimini hızlandırmak ve herkese uygun maliyetli eşit aşı dağıtımını desteklemek için güçlü bir uluslararası iş birliğine ihtiyaç olduğu vurgulanarak, ekonomik faaliyet üzerindeki kısıtlamalar anlamlı bir şekilde azalıncaya kadar, ülkelerin koşullarına uygun olarak politika desteğinin sürdürüleceği, sağlık harcamaları ve yardımlara öncelik vermeye devam edileceği aktarıldı. Para politikası, uygun olan yerlerde, merkez bankalarının işleviyle uyumlu olarak destekleyici kalmalı." ifadelerinin kullanıldığını izliyoruz.

Özetle her şey düzelene ve normalleşene kadar daha çok teşvik konusu gündemde kalırken ve bu merkez bankalarına bir sinyal olarak görülürken kur tarafında yaşanabilecek olası ‘’kur savaşı ‘’ kapsamına girebilecek kritik açıklama da oldukça önemliydi.

Bildiride döviz kurlarındaki aşırı oynaklık ile düzensiz hareketlerin ekonomik ve finansal istikrar açısından olumsuz etkileri olabileceğinin farkında olunduğuna işaret edilen bildiride, rekabetçi devalüasyonlardan kaçınılacağı ve döviz kurlarının rekabetçi amaçlarla hedeflenmemesi gerektiği öne çıktı.

Özetle ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkeler biraz da mecburiyetten çok daha fazla iş birliği ve ortak çaba mesajları vermeye devam ederken, bunun arka tarafında sistemi koruma amaçlarının yattığını gözlemliyoruz.

Yüksek kalmaya devam eden ve yükselme eğilimini şimdilik koruyan  ABD 10 yıllık tahvil faizleri ve yine yükseliş tarafında kalma sinyallerini devam ettiren ve teknik olarak 200 günlük ortalamanın 200 aylık ortalamayı kırarak yukarı yönlü çok kritik bir teknik sinyal veren Dolar Endeksi’nin olası seyri piyasaların geleceğini ve iyimserliğini tehdit ettikçe çok daha fazla böylesi mesajlar ve sözlü yönlendirmeler görmek kaçınılmaz olacağa benziyor.