Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde düzenlenen "Yükselen Piyasa Ekonomilerinde Rating Uygulamaları: Çin Örneği Semineri"nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Milli kredi derecelendirme kuruluşu için çalışmaların sürdüğünü ifade eden Akben, "Şu anda bunu bankalar kuracak gibi görünüyor. Özel bir şirket de bunu kurabilir ama şu anki yapıda biraz zor görünüyor bu... Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) öncülüğünde nasıl ki Kredi Kayıt Bürosu’nda (KKB) bankalar ortak ya... Buna benzer bir yapı da… Belli bankaların belli bir pay almasıyla… Düşündüğümüz, kimsenin yüzde 10’dan fazla pay almaması…" şeklinde konuştu.
Mehmet Ali Akben, Türkiye’de bir tane derecelendirme kuruluşuna ihtiyaç bulunduğunu dile getirerek, "Zaten, tabii bu iş kurulduğunda, belki ancak birkaç yıl içinde veriler toplanabilecek. Burada Çin veya Hindistan, belki Fitch bunun içine… Onlardan bir ortaklık yapısı da girerse zaten onların know how’ı ve onların uluslararası şeyi de kullanılabilirse bir fayda temin edebilir." dedi.
Yerli kredi derecelendirme kuruluşunun bankaların borçlanma maliyetine de katkı sağlayacağını kaydeden Akben, şu değerlendirmelerde bulundu:
Mevduat faizine tavan uygulaması konusunda BDDK’nın herhangi bir düzenlemesi ya da çalışması bulunmadığını belirten Akben, konunun kendi sorumluluğunda da olmadığını söyledi.
Dünyada bağımsız derecelendirme ürünlerinin ağırlıklı olarak sermaye piyasalarının borçlanma araçları, ihraçları ve ülke risklerinin ölçümlenmesinde kullanıldığını belirten Akben, “Bunların ne kadar güvenli olduğunu, ne kadar doğru ölçümlendiğini günlerce tartışıyoruz ve örneklerinden de gördüğümüz gibi bunlara güven konusunda problemlerimiz olduğu aşikar.“ dedi.
Akben, şunları kaydetti:
"Ülke derecelendirmesi kapsamında tanımış olduğumuz 5 derecelendirme kuruluşu bulunmakta. Mevcut durumda da bankalarımız tarafından kullanılacak bir milli derecelendirme kuruluşuna ihtiyaç olduğunu görmekteyiz. Bu kapsamda Türkiye Bankalar Birliği ile birlikte bu alanda 'neler yapabilirizi' çalıştık. TSKB tarafından bir çalışma grubu oluşturuldu.
Bizim de desteğimizle çalışmalar tamamlandı, önemli bir noktaya geldi. Derecelendirme notlarının etkin kullanımıyla özellikle kurumsal şirketlerin Türk Lirası borçlanmalarında müşteri kredibilitesine göre değişen skalada risk ağırlıklandırması yapılabilecek. Kredi derecelendirme notları, bankaların, merkezi yönetim, kurumsal krediler portföylerine ilişkin sermaye yeterliliği hesaplanmasında da kullanılacaktır.“
Merkezi yönetim ve bankaların portföylerinde TL borçlanmalarda derecelendirmeden bağımsız risk ağırlıkları uygulayabilirken, kurumsal kredi portföyünde TL borçlanmalarda ülkede hiçbir kurumsal firmaya yüzde yüzden daha düşük bir risk ağırlığının uygulanmadığını aktaran Akben, bu durumun da riskin gerçeğe uygun ölçümünü engellediğini söyledi.
"DEĞERLENDİRMELER TAMAMLAYICI BİR ROL ÜSTLENECEK"
Etkin derecelendirmenin doğru risk ölçümüyle bankaların sermaye gereksinimlerini daha doğru ve hassas hesaplayabileceğini dile getiren Akben, “Yapmış olduğumuz çalışmalarda beklenen milli derecelendirme kuruluşu bankaların sermaye gereksinimden tasarruf sağlayacağı yönündedir. Sermaye piyasaları açısından bakılacak olursa daha fazla şirketin derecelendirilmesiyle birlikte ihraççı-yatırımcı arasındaki bilgi asimetrisi azalacak. Böylece finansal piyasalarda şeffaflık artacaktır. Şeffaflığın artması piyasa işlerliğini ve derinliğini olumlu anlamda etkileyecektir.“ diye konuştu.
Akben, borçlulara ilişkin risk derecelendirmesinin bu alanda uzmanlaşmış ve mesaisinin tamamını risk değerlendirmesine ayırmış bir kuruluş tarafından yapılacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yapılmış değerlendirmeler bankaların kendi yaptığı risk değerlendirmelerini tamamlayıcı bir rol üstlenecektir. Ayrıca bireysel portföylerdeki borçlular için kredi kayıt bürosu skorlarının kullanıldığı gibi milli derecelendirme kuruluşunun hazırlayacağı derecelendirme raporları, kurumsal portföydeki borçlulara ilişkin ellerinde yetersiz veri bulunan veya hiç veri bulunmayan bankalar için oldukça kıymetli bir risk yönetim aracı olacaktır. Söz konusu derecelendirme notları sadece risk yönetim anlamında değil, bankaların tahsis ve fiyatlandırmada da faydalanacağı bilgileri ihtiva edecektir.“
"GEREKLİ DEĞİŞİKLİK ÇALIŞMALARI DA TAMAMLAMAK ÜZERE"
Diğer taraftan yönetim otoritesi gözüyle bakılınca da risklerin değerlendirilmesinin bağımsız bir tarafça yapılmasının banka denetimlerinde risklerin tahlili anlamında yardımcı bir araç olacağını kaydeden Akben, uzun vadede derecelendirme faaliyetlerinin bankalar ve ülkeler için de genişletilmesiyle beraber bu anlamda dışa bağımlılığın ortadan kalkacağını ve İstanbul Finans Merkezi projesi kapsamında önemli bir eksikliğin giderileceğini anlattı.
Akben, milli derecelendirme kuruluşunun kurulmasında dikkat edilmesi gereken 2 önemli noktanın bulunduğuna işaret ederek, “Birincisi kurulacak olan yapının uluslararası standartlara uyumlu olmasıdır. İkincisi ise bağımsız-tarafsız bir yapıda kurulup, bu yapıyla faaliyetlerini yürütmesidir.” şeklinde konuştu.
Kurum bünyesinde oluşturulan çalışma ekibinin milli derecelendirme kuruluşu için TBB ile organizasyonu sağladığını belirten Akben, "Kurum bünyesinde kurulmuş olan çalışma ekibi gerekli düzenleme değişiklik çalışmalarını da tamamlamak üzeredir. Bağımsız bir yapıda tesis edilmesini teminen ortaklık yapısının çoklu ve tüm paydaşlarının katılımıyla gerçekleştirilmesi önem arz etmektedir." bilgisini verdi.
Akben, Çinlilerin de bu çalışmaya katkı vereceğine inandığını aktararak, bunun uluslararası kabul görülebilirliği açısından önem arz ettiğini ifade etti.
Geçen hafta Moody’s tarafından açıklanan kredi notuna da değinen Akben, “Devamlı tartıştığımız konu, ‘Bu nasıl verildi? Doğru muydu yanlış mıydı?’ Tabii ki bunun bir teknik tarafı var. Gördüğümüz kadarıyla bunun siyasi tarafı çok daha fazla ön plana çıkıyor. Tartışmaya gerek görmüyoruz. Bankaların durumları ortada.“ yorumunu yaptı.