`Nükleer enerji devlet politikası olmalı`
28.09.2015 11:23Son güncelleme : 28.09.2015 11:29
Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Birol "Nükleer enerjinin hükümet politikası olmaktan ziyade Türkiye`nin bir devlet politikası olması gerektiğini düşünüyorum"dedi.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü Fatih Birol, partilerin enerjinin farklı alanlarına yaklaşımının değişim göstermesinin normal olduğunu belirterek, "Özellikle nükleer enerji hükümet politikası olmaktan ziyade Türkiye'nin bir devlet politikası olmalı" dedi.
Birol, küresel enerji gündemine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'nin enerji merkez olma yolunda katkısı olan uluslararası büyük projelerinin devamlılığının önemli olduğunu belirten Birol, "Türkiye'de her hükümetin değişik bir enerji politikası olması son derece normal ancak özellikle nükleer enerjinin bir devlet politikası olması gerektiğini düşünüyorum, Fransa'da bütün hükümetler değişiyor ama nükleer politikasında hiçbir değişiklik olmuyor" diye konuştu.
Birol, 2011'de deprem ve tsunaminin ardından yaşanan Fukuşima faciası sonrası bazı nükleer istasyonları kapatan Japonya'nın, nükleer enerjiyi tekrar gündeme getirdiğini hatırlatarak, "Türkiye de nükleer enerjide hem yatırımcılara hem teknoloji firmalarına doğru mesajlar vermeli" ifadesini kullandı.
Petrol piyasasına bakıldığında kendisini en fazla huzursuz eden konuların başında, Irak'ın mevcut durumunun geldiğini anlatan Birol, şunları kaydetti:
"Geçmiş iki, üç yıl içerisinde hep Amerika'nın kaya petrolü açısından başarı hikayesinden bahsediyoruz ancak en az onun kadar büyük bir başarı Irak'tan geldi. Fakat şu anda Irak'ın içinde bulunduğu jeopolitik karışıklık ve düşük petrol fiyatları, ülkenin büyümesinin maalesef yavaşlayacağını gösteriyor. Bu bakımdan şu an için petrol sevkiyatta hacim artışı ya da üretimini artırması zor ama zaman içinde daha fazla petrol Türkiye üzerinden sevk edilebilir, Türkiye'nin sadece sevkiyatta değil bu ve diğer bölgelerde de petrol üretiminde de pay sahibi olması gerekir."
Doğu Akdeniz ve Mısır'ın açıklarında bulunan doğalgaz rezervleriyle ilgili de Birol, "Akdeniz gazı Batı'ya ihracat için kullanacaksa bunun en ekonomik ve karlı yolu Türkiye'dir" dedi. Birol, "Doğu Akdeniz bölgesine bakarsak orada hangi gaz çıkarsa çıksın, o gaz eğer ihracat amacıyla kullanılacaksa sadece ekonomik açıdan bakarsak Türkiye en karlı seçenek. Çıkan gazın, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) olarak ya da başka güzergahlardan gitmesi yerine, Türkiye üzerinden batıya sevk edilmesi en karlı opsiyon, İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Akdeniz'de bulunan ya da Mısır açıklarında bulunan gazı LNG olarak batıya sevk etmesi daha maliyetli, her yol bize boru hatlarını gösteriyor ve Türkiye hem jeopolitik hem de ekonomik olarak son derece güzel bir konumda, bu gibi çok ciddi projelerde sadece ekonomik açıdan değil politik açıdan da bakmak lazım, herkesin ülke için çalışması lazım" değerlendirmesinde bulundu.
'PETROL FİYATLARINDA DEĞİŞİKLİK BEKLEMİYORUM'
Birol, son 1,5 yıldır yaklaşık yüzde 60 düşen petrol fiyatlarının son zamanlarda bu eğilimini sürdürmesini de değerlendirerek, gelecek aylarda değişim beklemediğini söyledi.
Petrol piyasasının ise gelecek seneden itibaren ciddi etkileneceğini söyleyen Birol, sözlerini şöyle sürdürdü:
Amerika'da çok büyük bir kaya petrol devrimi yaşandı ancak Amerika'daki kaya petrolünün önemli bir özelliği yüksek maliyetli yataklardan elde edilmesiydi, yani petrol fiyatı belli bir seviyeye düştüğü zaman buradaki üretimde aşağı yönde ciddi bir baskı oldu, petrolün fiyatı 40 dolar seviyelerinde kaldığı takdirde, gelecek sene Amerikan petrol üretiminde ciddi bir düşüş olacağını düşünüyoruz. Bunun dünya petrol piyasalarını ciddi etkileri olacaktır."
Amerika'nın hiçbir zaman için Suudi Arabistan ya da Irak gibi bir büyük bir petrol ihracatçısı olamayacağını savunan Birol, "Ülkede yapılan yasalar arz güvenliğini çok öne çıkarttığı için özellikle yerli petrolü kullanma konusuna yarıyor, çok fazla petrol üretmesine rağmen bunun tamamını evde tüketiyor" dedi.
'ÇİN'İN BÜYÜMESİNDE ZAYIFLAMA, PETROL TALEBİNDE DÜŞÜŞÜ GETİRECEK'
Amerika'daki petrol üretiminin düşecek olması, petrol fiyatlarını normalde yukarı çıkarması lazım ancak talep tarafı da dikkate alınmalıdır" diyen Birol, Çin'in ve sisteme yeniden dahil olacak İran'ın petrol piyasasına olan etkisini ise şu şekilde değerlendirdi:
Geçmiş 10 yıla bakarsak, petrol talebinin ana motoru Çin'di. Petroldeki ana büyümenin nispeten zayıflaması ile bu talepte de nispi bir düşüş görebiliriz. Hala Çin'den önemli bir talep gelecek ve buna Hindistan da katılacak. Ayrıca bazı batılı ülkelerde özellikle Amerika'da Avrupa'daki bazı ülkelerin ekonomik toparlanması ile bu da talebe yukarı doğru bir baskı uygulayacak. İran da dünyanın en önemli enerji ülkelerinden biri, hem petrolde hem doğalgazda."
Birol "İran zaman içinde çok önemli bir petrol ve doğalgaz üreticisi haline gelir" diyerek, son dönemde İran'a gerçekleştirilen ziyaretlerin altını çizdi.
İran'a özellikle Avrupa ve Asya'dan ülkelerin ileride olabilecek başta enerji olmak üzere yatırımlar için fırsat kolladıklarını vurgulayan Birol, bunun İran'ın zaman içerinde önemli bir üretici hale getireceğinin bir göstergesi olduğunu belirtti.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İklim değişikliğine sebep olan sektörlerin başında enerjinin geldiğini belirten Birol, enerji sektöründeki çevresel sorunların çözülmesiyle iklim sorunlarının çözüme kavuşabileceğini söyledi. "Bu işi başka bir şekilde çözmenin anlamı ya da imkanı yok" diyen Birol, Paris'te aralık ayında düzenlenecek COP 21 İklim Değişikliği Zirvesi'ni kastederek, "Paris'te bir anlaşma olursa, bu yenilenebilir enerjiyi ve enerji verimliliğini ve bence nükleer enerjiyi de daha da güçlendirecek" diye konuştu.
Zirvede 11 Aralık 1997'de imzalanan Kyoto protokolünden çok daha çoğulcu bir katılım ve güçlü bir mutabakat beklediğini belirten Birol, "Kyoto Protokolü'nde sadece gelişmiş ülkelerin katılımı ve ağırlıklı olarak batılı ülkelerin imzaları vardı ancak Paris COP 21 zirvesinde çok büyük bir ihtimalle olası bir anlaşmada Afrika'dan, Asya'dan gelişmekte olan ülkeler de buna imza atacaklar, bu bakımdan ben bu zirvede çok ciddi kararlar alınabileceğini düşünüyorum, bu alınacak kararlar herkes için son derece olumlu olacak" ifadelerini kullandı.