2008’den bu yana en düşük küresel ücret artışı

03.12.2018 09:48
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yeni yayınlanan Küresel Ücret Raporu 2018/19, küresel düzeyde ücret artışının 2008’den beri en düşük seviyede olduğunu ve kadınların hala erkeklere göre yüzde 20 daha az kazandığını ortaya koyuyor. “Cinsiyete Dayalı Ücret Farklılıklarını Anlamak” teması ile yayınlanan raporda küresel ücret artışının zayıf ve dünya genelinde yüzde 20 civarında olan toplumsal cinsiyet farkının da kabul edilemeyecek kadar yüksek olduğu vurgulanıyor.

Raporda dikkati çeken ilk husus, küresel ücret artışının, 2008 ekonomik krizinden önceki seviyelerin çok gerisinde olması. 136 ülkeden elde edilen verileri içeren rapor, reel olarak, yani enflasyona göre, 2016’da yüzde 2.4 düzeyinde olan küresel ücret artışının 2017 yılında yüzde 1.8’e düştüğünü ortaya koyuyor. Dahası, küresel düzeyde ücret artışı 2017 yılında, son 10 yılın en düşük seviyede gerçekleşmiş durumda.

G20 ülkelerinde ücret artışları

Ücret artışlarının analiz edildiği rapora göre, ayrıca G20 ülkelerinde 2016 yılı itibarıyla yüzde 0.9 olan reel ücret artışı 2017’de yüzde 0.4 düzeyine gerilemiş durumda. Buna karşılık, gelişmekte olan ve yükselen ekonomiler kategorisinde yer alan G20 ülkelerinde, 2016 yılında yüzde 4.9 olan reel ücret artışı 2017 yılında yüzde 4.3’e düşmüş.

Durgun ücret büyümeye engel

ILO’ya göre, yüksek gelirli ekonomilerde gayri safi yurt içi hasıla büyümesindeki iyileşme ve işsizliğin azalmasına karşılık ücretlerdeki artış sınırlı düzeyde kalmış. Bununla birlikte, mevcut göstergeler ücret artışındaki yavaşlamanın 2018’de de devam ettiğini gösteriyor.

ILO’ya göre bu durum, yani durgun ücretler ekonomik büyümenin ve yükselen yaşam standartlarının önünde bir engel oluşturuyor.

Ücretler ihtiyacı karşılamıyor

Raporda, aynı zamanda, son 20 yılda gelişmekte olan ve yükselen ekonomiler arasında yer alan G20 ülkelerinde ortalama reel ücretlerin neredeyse üç katına çıkmasına karşılık, gelişmiş G20 ülkelerinde sadece yüzde 9 oranında artış gösterdiği belirtilmiş. Bununla birlikte, çok sayıda düşük ve orta gelirli ekonomide ücret eşitsizliğinin yüksek düzeyde olduğunun ve ücretlerin çoğunlukla işçilerin ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığının da altı çiziliyor.

Cinsiyet temelli ücret farkı

ILO raporunda, küresel düzeyde 70 ülkede ücretli çalışanların yaklaşık yüzde 80’ini kapsayan veriler kullanılarak, cinsiyete dayalı ücret farklılıkları hesaplanmış. Hesaplamalara göre, dünya çapında kadınlar erkeklerden yaklaşık yüzde 20 daha az kazanmaya devam ediyor. Türkiye cinsiyetler arasındaki yüzde 12’lik ücret farkı ile küresel ortalamanın altında kalıyor.

Yüksek ücrette fark daha büyük

ILO verilerine göre, yüksek gelirli ülkelerde yüksek ücretli çalışanlar arasında cinsiyetler arası ücret farkı daha geniş boyutta. Buna karşılık, düşük ve orta gelirli ülkelerde düşük ücretli çalışanlar arasında cinsiyete dayalı ücret farkının daha geniş boyutta olduğu görülüyor.

Sebep eğitimdeki farklılık değil

Rapor, ücretli çalışan erkek ve kadınlar arasında eğitim düzeylerindeki farklılıklar gibi geleneksel açıklamaların cinsiyete dayalı ücret farklılıklarını açıklamada sınırlı bir rol oynadığını gösteriyor.  Yani kadınlar daha az eğitimli oldukları için daha az kazanmıyor. ILO araştırmacılarına göre birçok ülkede kadınlar, erkeklerden daha eğitimli ancak aynı meslek kategorilerinde istihdam edildiklerinde bile daha düşük ücret elde ediyorlar.

Ücret farkında ‘anneliğin’ rolü

Cinsiyetler arasındaki ücret farklılığı çerçevesinde raporda ele alınan faktörlerden biri de annelik. Rapor, günümüz işgücü piyasasında yer alan annelerin anneleriyle karşılaştırıldığında daha düşük ücretlere sahip olduklarını ortaya koyuyor. Bununla birlikte, mevcut veriler annelikten önce bile kadınların daha az kazandıklarını gösteriyor.

Anneler, daha esnek ve daha düşük saatlerle çalışma imkânı sunan kısmi-süreli çalışma gibi “aile-dostu” işlerin tercih edilmesi, işe alma ve yükselmede karşı karşıya kalınan ayrımcılık gibi nedenlerle anne olmayan kadınlara göre daha az kazanıyor. Babalar ise, baba olmalarına bağlı olarak sunulan ek ücretler sayesinde, baba olmayan erkeklere göre daha yüksek ücret seviyeleri ile ödüllendiriliyor. Bu anlamda, kadınların anne oldukları için ücret yönünden cezalandırılmalarına karşılık, babaların ödüllendirildiğini söylemek yanlış olmaz. Rapora göre, kadın ve erkek arasında aile görevlerinin daha adil bir şekilde paylaşılması, kadınların farklı meslek seçimleri yapmalarını sağlayabilir. Böylece, cinsiyetler arası ücret farklılıkları da azalabilir.

İşi bırakan ‘anne’ geri dönmüyor

Diğer taraftan, annelik çalışma hayatının kesilmesine ve kadının kalıcı olarak işgücü piyasasının dışına çıkmasına da neden oluyor. Kadınların işgücüne katılma oranı, kazanç seviyesinden ve yaş grubundan bağımsız olarak zaten tüm ülkelerde erkeklerin işgücüne katılma oranının altında kalıyor. Dahası, 25-35 yaş grubunda anne olduğu için işgücü piyasasından çıkan kadınların, çoğunlukla yeniden çalışma hayatına girmediği görülüyor.

En ağır bedel Türk kadınına...

ILO raporuna göre, yüzde 29.6 ile Türkiye hem üst hem de orta ve alt gelir grubundaki ülkeler arasında “annelik” ücret farkının en yüksek olduğu ülke. Bu açıdan, anne olmayan bir kadına göre yüzde 30 daha az ücret alarak anne olmanın bedelini en ağır şekilde ödeyen kadın çalışanlar Türkiye’de.

Sosyal adaletsizlik

Toplumsal cinsiyet farkı, günümüzde sosyal adaletsizliğin en büyük yansımalarından birini temsil ediyor.

Dolayısıyla, daha adil bir sosyo-ekonomik gelişme için toplumsal cinsiyet eşitliğine doğru ilerleme hızlandırılmalı.