Büyüme ve işsizlik

18.12.2017 13:51

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son açıkladığı %11,1’lik rekor büyümeden sonra tartışmalar aldı başını gitti. Kimi grup yaşanan 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ekonominin bir çöküntü yaşadığını ve bu süreç geçtikten sonra açıklanan büyüme rakamının çok da şaşırtıcı olmadığını ileri sürerken kimi grup sevindirici verinin ülke ekonomisi açısından daha da iyi bir gelecek sunacağını savundu.

Bir gerçek vardı ki; sanayi üretimi büyümesi açıklanan %11,1’lik sevindirici büyümeyi tetikliyordu. Bunun dışında sanayi ve inşaat sektöründeki çift haneli büyüme hizmet sektörünü de sevindiriyordu. Büyüme içerisinde dış ticarette yaşanan hareketlilik ise öne çıkıyordu. Ülkenin ihracatında yaşanan artış ithalatında yaşanan artıştan daha fazla meydana gelmişti. Her şey güzel giderken... Bir de baktık ki işsizlik rakamları beklediğimiz kadar azalmamıştı. Halbuki rekor büyüme yaşanmıştı ve dolayısıyla istihdamda da artış, işsizlikte de rekor bir azalış olacaktı. Eleştiren grup çıktı ve eleştirileri daha da arttırdı. Ama maalesef bu işler öyle sanıldığı kadar tıkır tıkır ilerlemiyor, farklı etkenler ortaya çıkıyor.

Nasıl mı? Efendim, buradaki ilk etken nüfus artışı. Yaşanan nüfus artışıyla işgücüne katılma oranı da artıyor. Bu nedenle de işsizlik oranında istediğimiz gerilemeyi de yakalayamıyoruz. Bunun dışında önemli bir etken var ki büyüme ile işsizlik arasındaki kafaları karıştıran çelişkiye ışık tutuyor. İş aramayı bırakmış, umudunu yitirmiş olan bireylerin devlet yetkilileri tarafından sağlanan teşviklerden yararlanma isteği ve bu nedenle tekrar iş aramaya koyulmaları.

Önceki dönemde umudunu yitirmiş olan birey işsiz sayılmıyorken şimdi ise iş aramaya koyulduğundan işsiz sayılıyor. Böylece işsiz sayısı bir nevi yükseliyor. Çünkü, bireyin işsiz sayılmasının en önemli şartı iş aramak için iş arama kanallarından en az birini kullanmasıdır. Zamanında beklentisini kaybeden birey, sağlanan teşviklerden yararlanma isteği ve yaşanan büyüme ile de bu kanala başvuruyor ve tekrar işgücüne dahil oluyor.

Geçen yıla oranla iyiye giden ekonomik konjonktür bir açıdan işsizlik oranını da yükseltti diyebilir miyiz? Bunun yanında bir diğer faktör de işverenin geleceğe dair beklentisi. İşveren, büyümenin istikrarlı bir şekilde devamının getirileceğine inanırsa istihdam oranında önemli bir artış da yaşanabilir. Sonuç olarak, verileri karamsar bakış açısıyla yorumlayanların aksine mutlu ve umutluyum. Gerek siyasi gerek ekonomik yönden güzel günleri yaşamak dileğiyle. Sevgiyle kalın...