Faiz artırmak veya artırmamak... İşte bütün mesele bu değil...

24.04.2018 13:03
TL varlıklar açısından önemli bir haftadayız. Hem yurtdışında hem yurtiçinde yaşanan gelişmeler TCMB para politikası toplantısının önemini bir kat daha artırıyor. 
 
Yurtdışında asıl gündem ABD 10 yıllık faizlerindeki yükseliş. Petrol fiyatlarında yaşanan yükselişler ABD’de enflasyonun da artacağına dair beklentileri artırdı ve tahvil faizlerinde sert yükselişler yaşandı. Zaten bir süredir hem FOMC tutanaklarında hem de FOMC üyelerinin bireysel açıklamalarında enflasyonun yükseleceğine dair artan beklentilerden bahsediliyor. Nisan ayı başında  2.73 seviyelerinde olan faizler, yurtiçinde piyasaların 23 Nisan tatili olduğu günde 3.00 seviyelerini test etti ve bu durum direkt olarak fiyatlara yansıdı. Dolar endeksi güç kazanırken, gelişen ülke para birimleri dolar karşısında zayıf seyretti. 
 
Yurtdışında ABD bazlı yaşanan bu gelişmeler TL varlıklar açısından bir risk. Bu aşamada tüm gözler TCMB tarafında olacak. Yurtiçinde erken seçim kararının alınmasının ardından TCMB’nin faiz artıracağına yönelik beklentilerle kur 4.00 seviyelerine geriledi. Ancak psikolojik bir destek olarak işlev gören 4.00’ten 4.12 seviyelerine 4 işlem gününde tekrar gelindi. Enflasyonun çift hanelere yapışması ve kurun 4.10-4.20 bölgesine oturması sonrasında Merkez’in faiz artıracağına yönelik beklentiler arttı. Ancak asıl soru Haziran’daki seçim öncesi Merkez Bankası faiz artırır mı ? Artırsa da kur yükselişini frenler mi ? 
 
Yerli seçmenin tercihini yüksek kur mu yoksa yüksek faiz mi etkiler diye bir soru oluştursak büyük ihtimalle yüksek kur çıkacaktır. Yani seçmenin tavrı daha çok kur tarafındaki hareketlere bağlı hareket edebilir. Hükümet erken seçime düşük kurla girmek isteyecektir ancak bunun ne kadar olası bir durum olacağı TCMB’nin hamlelerine bağlı olsa da jeopolitik riskler, ABD faizlerindeki yükselişler gibi mevcut sıkıntıları da denkleme katmak gerekir. Kaldı ki Merkez Bankası’nın bu hafta yapacağı faiz artırımı mı yoksa Haziran ayında seçimlerden önceki toplantıda yapabileceği faiz artırımı mı kur tarafını dizginler bu konuyu da ayrı bir şekilde değerlendirmek gerekecektir. 
 
Mevcut şartlarda TCMB’den 50 ve 75 baz puan gibi beklentiler mevcut. 100 baz puan artırım şu an pek olası gözükmüyor. Olası bir 100 puan artırımda TL tarafı sert değerlenebilir. Hiç faiz artırmaması veya 25 baz puan gibi sembolik bir artırım TL tarafında değer kayıplarına yol açabilir. 50 ve 75 baz puan gibi bir artırımda ise net bir görünüm oluşmayacaktır ve piyasa Haziran ayında bir artırım için banka üzerinde baskı oluşturabilir. Tabii bu süreçte yurtdışı gelişmeler de kurun seyri açısından önemli olacaktır. 
 
ABD’de süren ve 16 Mayıs’a ertelenen Hakan Atilla davası ve 7 Mayıs’a ertelenen ABD’li rahip Brunson davası kısa vadede TL varlıklar açısından oldukça kritik gelişmeler olacak. Son gelen haberlere göre, ABD’de 66 senatörün Brunson davasına ilişkin olarak Türkiye’ye gönderdiği mektupta olası yaptırımlardan bahsettiler. Bu nedenle bu iki davanın yakından takip edilmesi gerekiyor. 
 
Sonuç olarak Merkez Bankası’nın  atacağı veya atmayacağı adımlar, halihazırda TL varlıklar için bir çok risk unsurunun biraraya geldiği şu dönemde önemli olacaktır ancak asıl trendlerin belirlenmesi açısından TCMB dışındaki faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.