Kaliteli büyümenin itici gücü ihracat

26.02.2018 07:44

İhracat önemli! Neden mi? Kaliteli büyüme için olmazsa olmaz da ondan! Teknolojik ürünün daha doğrusu yüksek teknolojik ürünün ve bununla katma değer yaratan mal ihracatının yaşanması ülke ekonomisi açısından büyük önem arz ediyor.

Ülke, küresel ekonomide nasıl durumda ve ne satıyor? Sonucunda ne kadar gelir elde ediyor? Bunun yanında kalkınmadan da bahsediyorsak eğer işte burada üretim hacminden çok ne ürettiğimizin rolü daha da büyük oluyor. Teknoloji ve bilim üretmek kaliteli büyümenin de en büyük destekçisi oluyor. Türkiye’nin 2023 hedeflerini incelediğimizde ihracatta 500 milyar dolara ulaşma hedefiyle karşılaşıyoruz. Nitekim Türkiye de bununla birlikte Ar- Ge yatırımları ve ihracat yapısını ilişkilendirmiş ve bugüne kadar 6,1 milyar liralık destek sağlamıştır. Fakat önemli olan nokta şu; yeterli mi? Destekler devam ediyor ama tabii ki şuan fiili duruma bakacak olursak kesinlikle yeterli değil!

Küresel ekonomiyi inceleyecek olursak katma değerli üretim oranlarına baktığımızda Türkiye herhangi bir mal grubunun ihracatında lider konumunda görünmüyor. Örneğin, otomotiv sektörüne baktığımızda Almanya en büyük ihracatçı ülke konumunda. Türkiye’nin otomotiv ihracatına baktığımızda ise adet bazında %17 oranında artış yaşasa da sadece 29 milyar lira tutarında. Katma değerli üretim açısından Almanya küresel anlamda önde gelirken sadece otomotiv sektöründe değil, yedek parça ve ilaçta da lider konumunda. Bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Diğer bir katma değerli mal olan telefona baktığımızda ise ihracatta lideri Çin. Uçak piyasasına baktığımızda Fransa. Tıbbi malzemeye baktığımızda A.B.D. Bilgisayarda yine Çin lider. Mücevher Çin’de. Peki Türkiye neyi ihraç ediyor? 2023 gerçek olabilir mi?

Türkiye özellikle son dönemlerde otomotiv sektöründe yeni yatırım kararları alıyor ve zamanla da gelişme gösteriyor. Burada ki olmazsa olmaz önemli husus sektöre yönelik destekler. Dış ticarette koruma politikası yapılmalı. Yerli üreticiyi dış rekabetten korumak için tarifelerin yükseltilmesi veya tarife dışı önlemlerin arttırılmasından bahsetmiyorum burada kesinlikle. Yanlış anlaşılmasın, liberal bir piyasada özellikle gelişmekte olan bir ülkenin rekabetçi bir yapının içerisinde olması gerektiğini savunanlardanım. Gerek teknolojik gelişim açısından gerek fiyat açısından. Yabancı ürün de olsun yerli ürün de. Fakat teknolojik yerli ürüne vergisel anlamda avantajlar sağlanabilir. Mesela, yerli ürüne yönelik tüketici kredilerinde daha kolaylık sağlanabilir. Bunun dışında Türkiye’nin ihraç ettiği başlıca mal grubuna bakacak olursak; krom, bor, civa, bakır, pamuk, tütün, buğday, sanayi turunçgiller, sebze ve meyve bitkileri, incir, üzüm, zeytin, arpa, dokuma ve tekstil ürünleri, plastik maddeler, demir- çelik ürünleri, ev eşyalarını görüyoruz. Gözler katma değerli mal grubunu arıyor değil mi? Temele inmek lazım sanıyorum. Eğitim yapısına ve eğitim düzeyine...

Çünkü hepimiz biliyoruz ki eğitim, işgücünün iş yapma kapasitesini geliştirirken girişimci yapısına da sahip olmasını sağlıyor. Türkiye’de eğitim düzeyine göre işgücüne katılım oranlarına baktığımız zaman ilköğretim düzeyi yüzde 50’lerdeyken ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyi yüzde 20’lerde seyrediyor.  O halde lafı uzatmadan asıl meseleyi vurgulayalım. Yüksek kaliteli büyüme için ihracat şart. İyi bir ihracat için katma değerli üretim olmazsa olmaz. Katma değerli üretim için ise nitelikli işgücü gerekli. Ee, bunun için de eğitim şart!