Varna’daki AB- Türkiye Zirvesi’nden olumlu hava

27.03.2018 08:19

Varna’dan beklenen karar gerek ekonomik gerekse siyasi açıdan önem arz ediyordu. Çıkacak mesajların piyasaya dokunması kaçınılmaz takdir edersiniz ki... Özellikle 2018 yılı, ticaret savaşlarını derinden hissedeceğimiz bir yıl olacağından, Avrupa Birliği’ni bizim için güvenli bir liman olarak adlandırmak pek de yanlış sayılmaz. Neden mi? AB, Türkiye’nin ihracatının yaklaşık yüzde 50’sini gerçekleştirdiği pazardır. Bunun yanında katma değerli üretimde yüzde 49’unu ihraç ettiğimiz pazar olarak da varlığını sürdürmektedir. Peki zirve gerçekleşti, beklentimiz ne idi, sonuç ne oldu? Bir göz atalım isterseniz.

AB ile tekrar bir işbirliğinin gerçekleşmesi iş dünyasını da tekrar heyecanlandırdı. İlişkilerin yeniden şekillenmesi, vize serbestisi ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusu özellikle AB ile Türk ihraç mallarının lojistiğine büyük kolaylık sağlayacak gibi duruyor. Bu anlamda kota, geçiş ücreti ve vize sıkıntılarının çözümü iş dünyasını tekrar harekete geçirecek gibi. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ise ihracatı yakından ilgilendirdiği gibi bu kapsamda kamu alımlarının, yatırımların ve tarım konusunun geniş şekilde anlaşmaya dahil edilmesi bir başka açıdan da önem arz ediyor. Vize serbestisi de zirvenin bir başka konusuydu tabii. Vize serbestisi için 72 kriter vardı. Türkiye bu konuda üzerine düşeni yaptı. Özellikle mülteci akımının kesilmesi konusunda gerekli adımı attı ve üzerine düşeni yaptı. Nitekim de görüşmeden sonra AB Komisyonu Başkanı Juncker yaptığı “Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı mutabakatı, gözle görülür sonuçlar vererek çok başarılı olmuştur” açıklamasıyla durumu kendi açılarından da onaylamıştır.

Zirve bittiğinde gözler Varna’daki AB ve Türkiye’ye çevrildi. Zirve’nin sonunda, somut adımlar henüz atılmamış olsa da ortamdaki hava olumlu yöndeydi. AB Komisyon Başkanı Juncker’ın basın toplantısında yaptığı açıklama “Türkiye ile müzakerelerin devamının garantörüyüm.” şeklinde olunca ve her iki tarafın Haziran sonuna kadar tekrar bir araya geleceği duyurulunca piyasalarda oluşan AB baskısı ortadan kalkmış oldu böylelikle. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB’ne “Gelin, güçlü, müreffeh ve istikrar abidesi Avrupa’yı hep birlikte inşa edelim.” çağrısı piyasalarda oluşacak olumlu bir havanın habercisi gibiydi adeta.

Bundan önce piyasalar, Türkiye- AB ilişkilerindeki zorlu dönemden dolayı bir miktar tedirgin olmuştu. Haziran’a kadar görülen gelişmelerle kısa vadede piyasalarda TL varlıkları açısından nefes alma durumu görülecek gibi duruyor. Sonuç olarak, biten zirve ve devamı gelecek olan yeniden canlanan ilişkiyle AB baskısı ortadan kalkmış oldu. Yeni bir jeopolitik risk olmadığı sürece piyasalarda bir rahatlama olacağını söylemek mümkündür. Tabii AB, bu duruşunu istikrarlı olarak sürdürürse. Bunu da unutmamak gerek. Çünkü aşırı sağ üye ülke Avusturya, Türkiye ile ilişkilerin kesilmesinden yana. Almanya ve Hollanda gibi ülkeler Türkiye’nin içişlerine müdahaleci politika uygulamayı pek seviyor. Eğer bu ülkeler bunlardan uzak durur, ılımlı yaklaşır ve AB’de somut adımlar için çalışmalar başlatılırsa gerek ekonomik gerek siyasi yönden rahatlama görülür diyebiliriz.