Merkez Bankası faiz için temkinli
02.09.2014 09:08Son güncelleme : 02.09.2014 10:37
Ağustos enflasyonu beklentinin üzerinde gelebilir. Bu durum da enflasyona vurgu yapan Merkez’in daha temkinli olmasına sebep olabilir
Merkez Bankası’nın geçen hafta faizleri sabit tutmasının ardından piyasalar, bugün açıklanacak enflasyon verilerine odaklandı. Enflasyon verilerinin öncü göstergesi İTO ücretliler geçinme endeksine göre, ağustosta perakende fiyatlar yüzde 1.04 arttı. Analistlere göre, enflasyon beklentilerin üzerinde gelebilir.
Milliyet'te yer alan habere göre, bu durumun Merkez Bankası’nın önümüzdeki dönemde faizleri sabit tutmasına neden olabileceği veya daha temkinli hareket edeceği şeklinde yorumlanıyor. Bu arada Türkiye, gelişmekte olan ülkeler içinde negatif reel faiz veren ülkeler arasında yer alıyor. Negatif reel faizin önümüzdeki dönemde yatırımları etkileyip etkilemeyeceği merak ediyor.
Doğrudan yatırımlar artmalı
“Faizler düştüğünde yabancılar yatırımlarını diğer gelişmekte olan ülkelere kaydırır mı?” sorusunu T-Bank Başekonomisti Veyis Fertekligil şöyle yanıtladı: “Türkiye gibi yabancı yatırımlara ve yabancı para akışına muhtaç bir ülkede reel faizlerin gittikçe düşmesi ülkeye gelebilecek portföy yatırımlarının da bir süre sonra daha çok reel faizin verildiği başka ülkelere kaymasına yol açabilir. Son yıllarda doğrudan yatırımları çekmekte başarısız olan Türkiye cari açığını dış borçlanma ve portföy hareketleri ile finanse etmekte. İstenilen ise doğrudan yatırımların artması ve açığın daha çok bu yolla finanse edilmesi ancak, bu birçok ekonomik ve politik etkene bağlı.
Öte yandan, portföy yatırımları ve bunun da ötesinde sıcak para dediğimiz olgu ülkedeki bizim gibi riskli sayılan ülkelerde faiz düzeyi ile yakından ilgilidir. Faizlerin yapay şekilde düşük tutulması ve reel faiz yerine negatif faiz verilmesi bu yatırımları caydırır ve cari açığın finansmanında da zorluk yaratır. Türkiye bu durumu birçok defa yaşadı. Bu açıdan faiz politikası düşünüldüğünde sadece enflasyon veya içerideki durum değil, ülkenin dış fonlamaya olan bağımlılığı ve finansman açıkları da gözönüne alınmalı.”
‘Faiz indirimlerine rağmen TL değerli'
Tufan Cömert / Garanti Yatırım Direktör
“Merkez Bankası enflasyonun düşeceğini bekliyor veya piyasada böyle beklenti olduğunu görüyorsa faiz indirebilir. Son gelişmeler ışığında TCMB enflasyonun düşeceği konusunda bu kadar ısrarcı değil, bu nedenle de bir düşüş trendi başladığını görene dek faizleri indirmeyebilir. Enflasyon düşmezken faiz indirilirse, artan tüketim talebi ve yatırımlar ile enflasyonun daha da yükselmesi, cari açığın genişlemesi söz konusu olur.
Bu bir noktada tekrar faizlerin artmasına ve Merkez’in kredibilitesinin kaybolmasına yol açar. Yine artan cari açık da TL açısından olumsuz olur. Teoride, faizin düşmesi, TL’nin cazibesi azaltacağından fon akımlarının yüksek faiz veren ülkeleri tercih etmesi söz konusu olur. Ancak, bunun hangi konjonktürde gerçekleştiği önemli. Mayıstan bu yana faiz indirimlerine rağmen TL değer kazandı, çünkü bu dönemde gelişen ülkelere ciddi bir giriş vardı. Ancak işlerin tersine döndüğü bir senaryoda, temel zayıflıkların da bahane olarak kullanılması ile düşük faiz seviyesi TL aleyhine bir seyir yaratır.
ENFLASYON HEDEFİ TUTTURULAMIYOR
Veyis Fertekligil /T-Bank Başekonomist
“Enflasyon düşmeden de faiz indirilebilir, öncelikle bir ülke resesyondaysa ve büyüme sağlanamıyorsa bu düşünülecek bir harekettir, gelişmiş ülkelerde de son yıllarda bunun örneklerini gördük. Ancak uzun yıllar yüksek enflasyonla mücadele etmiş ve son yıllarda hedefleri ıskalamış olan Türkiye gibi bir ülkede bu hareketin ekonomi ve finansal açıdan zararlı sonuçları olabilir.
Enflasyonla mücadele en önemli silahlardan birisi faiz politikasıdır. Enflasyonu gözetmeden yapılacak faiz indirimleri ileride enflasyonun tekrar yükselmesine yol açacaktır ve bu kısır döngü sürecektir. Türkiye enflasyon hedeflerini yıllardır tutturamıyor ve yüzde 5 hedefi hâlâ gerçekleşemedi (önümüzdeki yıllarda da bu şans zayıf). Dünyada enflasyonu yüzde 10’a dayanan sayılı ülkeler arasındayız ve Merkez Bankası’nın bu konuda başarılı olduğunu söylemek zor.
Öte yandan, ekonomik büyümeyi öncelik olarak görürseniz enflasyonda belirgin bir düşüş sağlanmadan da faiz indirebilirsiniz. Bu politikanın yararları büyümeyi teşvik edici bir yönü olmasıdır ancak, enflasyon da düşme sağlamak bu takdirde zorlaşır. Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı para politikası daha çok büyüme odaklı oldu ve enflasyonla mücadele ikinci planda kaldı gibi. Bu politikanın yukarıda anlattığım sakıncalarının yanı sıra tasarruf sahiplerine negatif reel faiz verilmeye başlanması ülke tasarruflarının artması açısından da ciddi bir engel oluşturmaktadır.”
‘Sıcak paraya olan kırılganlık artabİlİr’
Gökhan Uskuay / Global Menkul Stratejist
“İTO ağustos ayı verisi son 6 yılın en yüksek ağustos artışını gösterdi ve sebep yine gıda fiyatları oldu. Gıda fiyatlarına bağlı olarak çarşamba günü açıklanacak TUİK enflasyonunda beklentilerin aksine artışa devam etmesi olası. Rusya’ya gıda ihracatı artışına bağlı olarak gıda fiyatlarında katılık devam edebilir. Cari enflasyon haricinde enflasyon beklentilerininde artıyor olması olumsuz. Enflasyondan önce beklentilerin düşürülmesi gerekiyor. Enflasyonda beklentiler belli bir zaman fiyatlama davranışlarını bozabilir.
Enflasyon düşmeden de faizler düşürülebilir ama sıcak paraya olan bağımlılık ya da kırılganlık artar. Enflasyon beklentilerinde kalıcı bir düşüş yaşanmadan düşürüldüğünde sıcak para çıkışından çok kredi notu riski artacaktır. Çünkü yerli yatırımcı bu ortamda tasarruf yerine tüketimi tercih edecek böylelikle yüksek enflasyon ve cari açık endişesi oluşabilecektir.