500 milyondan fazla genç, hayatta kalmaya çalışmaktadır
18.11.2014 13:26Son güncelleme : 18.11.2014 13:26
Dünyada 500 milyondan fazla gencin, günde 2 doların altında hayatta kalmaya çalıştığı bildirildi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun her yıl yayınladığı Dünya Nüfusunun Durumu Raporunun bu yılki sayısı yayınlandı.Raporda, "Yoksul ülkelerdeki gençler, giderek derinleşen dijital uçurumdan dolayı, modern ekonomilerde iş yapabilmek için gerekli teknolojik imkanların dışına itilmektedir. " denildi.
Raporda şu bilgiler verildi:
"Gençler önemlidir. Önemlidir çünkü günümüzde hayatta olan genç nüfus daha evvel hiç olmadığı kadar artarak 1.8 milyara ulaşmıştır
ayrıca küresel boyutta geleceğimize yön veren ve öncülük edenler yine gençlerdir. Doğuştan sahip oldukları ve kullanmaları gereken insan
hakları açısından da gençler önemlidir.
Ancak sadece yetişkinlere ait ilgi ve kaygılarla şekillenmiş bir dünyada gençler sıklıkla göz ardı edilebilmektedir. Bu eğilimin derhal düzeltilmesi gerekmektedir çünkü tehlikeye atılanlar gençler olduğu kadar ekonomiler ve aynı zamanda toplumlardır. Rakamlar açısından
bakıldığında bugünkü genç nüfusu, tehdit eden bir zorluk veya kıt kaynakları kurutan bir unsur olarak görmek yanlış olur gençler insanlık refahında tarihi bir dönüşümün potansiyel mimarları olarak görülmelidir.
Gençler Bizim Geleceğimiz
İnsanlık tarihinin küresel anlamda sahip olduğu bu en büyük genç nüfus, bizim ortak geleceğimizi her yönden derinlemesine etkileyecektir hepimiz için daha güzel bir dünya yaratabilme gücüne de sahiptir. Gençlerin kendi kabiliyetlerini geliştirebilmesi, cinsel sağlık ve üreme sağlığı da dahil sağlık ve eğitim hizmetlerine erişebilmeleri ve örneğin insana yaraşır işlerde çalışarak hayat gayelerini gerçekleştirme fırsatlarını yakalayabilmeleri sayesinde genç nüfus, çok büyük ve olumlu bir etki yaratabilir.
Hangi olası senaryo temel alınırsa alınsın genç nüfus, önümüzdeki yıllarda zirve noktasına ulaşana kadar artmaya devam edecektir. Bu dönemde gençliğin ihtiyaçlarını karşılayabilen ülkeler, daha eğitimli ve sağlıklı nüfuslarıyla, daha üretken işgücüyle, büyüyen ekonomi ve düşen doğurganlık oranlarıyla bu yüzyılın ikinci yarısında çok daha iyi bir konumda olma şansına sahiptir. Gençliğin ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyenler ise zaman içerisinde artan doğurganlık oranlarıyla karşılaşabilir, genç ve bağımlı olan büyük bir nüfusa sahip olabilirler. Halihazırda sınırların zorlandığı eğitim ve sağlık
hizmetlerine talep artmaya devam edecektir.
Gerekli becerilere sahip olmayan bir işgücü yüzünden ekonomiler düşük değerli faaliyetlerden ve
zayıf büyüme oranlarından kendilerini kurtaramayacaktır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ise tüm bu faktörleri genç kadınlar ve ergen kız çocukları açısından iyice içinden çıkılmaz hale getirecektir.
Bir nesli tehdit eden engeller
Kamu politikası girişimleri sayesinde gençliğin ihtiyaçlarına daha çok ilgi gösteren devletlerin sayısı giderek artsa da bütünüyle bakıldığında genç nüfus, güvenli şekilde yetişkinliğe geçiş ve işgücüne katılım sürecini zorlaştıran pek çok engelle karşılaşmaktadır. Milyonlarca genç ya okula gitmemekte ya da gitse dahi öğrenme için gerekli asgari kritik seviyelere dahi ulaşamamaktadır.
İstihdam edilme ümidi genelde çok azdır, iş yoktur veya kötü kalitede mevcuttur tüm bunlar küresel boyutta giderek kötüleşen bir
genç işsizliği krizine yol açmaktadır. Gelişmekte olan bölgelerde bulunan gençlerin yüzde 60'a kadarı çalışmamakta veya okula gitmemektedir ya da sadece düzensiz işlerde çalışmaktadır. 500 milyondan fazla genç, günde 2 doların altında hayatta kalmaya çalışmaktadır bazıları ise böylesi bir yoksulluktan belki hiç çıkamayacaktır. Yoksul ülkelerdeki gençler, giderek derinleşen dijital uçurumdan dolayı, modern ekonomilerde iş yapabilmek için gerekli teknolojik imkanların dışına itilmektedir.
Gençler, kendi ihtiyaçlarının en iyi şekilde nasıl karşılanabileceğine dair karar alma süreçlerinin dışında kalmaktadır. Örneğin yüksek yoksulluk riskiyle karşı karşıya olmalarına rağmen gençler, her üç ülkeden ikisinde, ulusal yoksulluk azaltma stratejileri ve kalkınma planları hazırlanırken sürecin tamamen dışında bırakılmaktadır. Tüm insan haklarından tam anlamıyla yararlanmak milyonlarca genç için uzak bir hayal iken fevkalade kötü
ihlaller birçoğu için norm haline gelmiştir. Her gün 18 yaş altı 39.000 kız çocuğu, çocuk gelin olmaktadır.
Gençlerin gerçek potansiyellerini tam anlamıyla gerçekleştirebilmelerinde çok büyük önem taşıyan cinsel sağlık, üreme sağlığı ve üreme hakları bilgi ve hizmetlere erişimde yaşanan büyük eksikliklerden dolayı engellenmektedir. Özellikle de ergenler, doğum kontrolüne, HIV testlerine, danışmanlık ve bakım hizmetlerine çok daha az erişebilmektedir.
Toplumsal cinsiyet alanındaki normlar eğitim, istihdam ve sağlık hizmetlerinde kadınları eşit fırsatlardan yoksun bırakmakta ve insan hakları ihlalleri karşısında daha kırılgan hale getirmektedir. Erkekler açısındansa 'erkek adam' olmayla ilgili mevcut normlar yıkıcı davranışları beraberinde getirebilmektedir. Örneğin yeni evli gençlerin bir an evvel çocuk sahibi olmaya cesaretlendirilmesi gibi genel sosyal baskılar büyük engeller yaratmaktadır. Pek çok ülkede mevcut kanunlar, politikalar ve düzenlemeler gençlerin haklarıyla ilgili uluslararası anlaşmalardan doğan taahhütlerle henüz tam uyumlu değildir veya gençlerin hayat gerçekleriyle örtüşmemektedir. Örneğin çok sayıda ülke, reşit olmayan bekarların doğum kontrol yöntemlerine erişimini engellemektedir.
Demografik fırsat penceresini yakalamak için şimdiden harekete geçmek Karşılaşılan bu engeller karmaşık olabilmekle birlikte aslında
aşılabilen engellerdir. Hangi gelişmişlik düzeyinde olursa olsun herülke, gençlerin haklarını muhafaza etmekle ve hayatlarının temellerini
kurarken gençlere yardım etmekle yükümlüdür. Yüksek kaliteli ve gereken eğitimle donatılmaları, cinsel sağlık ve üreme sağlığının tüm
yönlerini kapsayan sağlık hizmetinin kendilerine sunulması da bu yükümlülüğün bir parçasıdır. Hayatlarını idame ettirebilmeleri ve
kendilerini etkileyen kararların alınmasında söz sahibi olabilmeleri için gençlere fırsatlar verilmelidir. Her toplumda var olmaya devam eden eşitsizlikler düşünülürse yaş, toplumsal cinsiyet ve etnik köken gibi pek çok açıdan marjinalleşmiş kesimlere erişmek için özel çaba
gösterilmelidir.
Yapılacak en doğru şey, bu yatırımları gençlik üzerine yapmaktır. En akılcı yatırımın bu olmasının pek çok sebebi vardır. Gelişmekte olan ülkeler gençliğe yatırım yaparak demografik fırsat penceresinden faydalanabilir, böylece yoksulluğu azaltabilir ve yaşam standartlarını
yükseltebilirler. Günümüzde en büyük genç nüfusa sahip birçok ülke, dünyadaki en yoksul ülkeler arasındadır ancak aynı zamanda bir fırsat penceresi
sunacak demografik bir dönüşümün de zirvesinde yer almaktadırlar. Doğurganlık ve ölüm oranlarının düşmeye başlaması bu dönüşümü
beraberinde getirir bakmakla yükümlü olunan kişi sayısı azalır. Orantısal olarak daha çok sayıda..