Küresel ekonomi salgın mücadelesini kazanacak
25.06.2020 11:27Son güncelleme : 25.06.2020 16:57
"Ekonominin Koronavirüsle Mücadelesi" raporuna göre, en iyimser senaryoda bile küresel ekonominin 2021’in ilk yarısına kadar "V" şeklinde bir toparlanma yaşaması beklenmezken, gelecek yıl salgının büyük ölçüde ortadan kalkması şartıyla 2022 yılı, ekonomide toparlanma ve telafi yılı olacak.
AA
AA muhabirinin Siyaset, Ekonomi ve Toplum AraÅŸtırmaları Vakfı (SETA) tarafından yayımlanan "Ekonominin Koronavirüsle Mücadelesi" raporundan derlediÄŸi bilgilere göre, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını modern dünyada daha önce eÅŸi benzeri görülmemiÅŸ ÅŸiddette ve büyüklükte bir krize yol açtı.
Krizden ekonominin hem arz hem de talep cephesi farklı boyutlarda çok ciddi darbelere maruz kalırken, finansal piyasalar da bu kriz nedeniyle ciddi bir çöküÅŸ yaÅŸadı. Ülke ekonomileri salgın sürecinde arz, talep ve finans boyutlarıyla kendilerini önemli bir krizin içinde buldu.
Corona virüs kriziyle mücadele kapsamında hükümetler devasa mali destek paketleri açıklarken merkez bankaları da bol sıfırlı yeni likidite imkanları sunarak ekonomiyi ayakta tutmaya çalıştı.
Ülkeler, bir taraftan karantina önlemleriyle halkın saÄŸlığını korumaya çalışırken diÄŸer taraftan ekonomik aktivitenin mümkün olduÄŸunca devam etmesi için yoÄŸun bir uÄŸraÅŸ verdi. Küresel ölçekte açıklanan ekonomik paketlerin toplam deÄŸeri 8 trilyon dolara yaklaÅŸtı.
"2021’İN İLK YARISINA KADAR "V" ÅEKLİNDE BİR TOPARLANMA YAÅAMASI ZOR"
Raporda, ortalama senaryoda, koronavirüs salgınının güçlenip zayıflamakla birlikte temelde 1-2 yıl süreceÄŸine iÅŸaret edildi. Åu an dünyada salgınla ilgili uygulanan "virüsün yayılmasını geciktirme ve zamana yayma" stratejisinin temelde, saÄŸlık sisteminin salgın nedeniyle çökmesinin önüne geçmek ve gereken tıbbi adımları atma kapasitesini korumak ile virüsün aşısı ve antiviral ilaçları bulunana veya virüs yeterince mutasyon geçirerek görece zararsız hale gelene kadar zaman kazanmak adına uygulandığı belirtildi.
Raporda, "Hastalık düÅŸük bir yayılma hızıyla 1-2 yıllık süreçte muhtemelen nüfusun ciddi bir kısmına bulaÅŸmış olacaktır ki bu da ciddi düzeyde bir 'kitlesel bağışıklık' anlamına gelir. Öte yandan, bu süreçte tam bir kitlesel bağışıklığın kazanılamaması veya koronavirüse yönelik aşının ve güçlü antiviral ilaçların bulunamaması durumunda ise salgının 3. yıl ve sonrasında da hayatlarımız üzerinde, ilk 1-2 yılki kadar olmasa da önemli ölçüde etkili olacağı unutulmamalıdır." ifadelerine yer verildi.
Toplum saÄŸlığı, tedavi ve aşı boyutlarında çok fazla belirsizlik bulunması sebebiyle koronavirüs krizinin küresel ekonomi üzerinde kısa ve orta vadeli etkilerine dair nokta atışı tahminde bulunmanın oldukça zor olduÄŸuna deÄŸinilen raporda, ÅŸunlar kaydedildi:
"En iyimser senaryoda bile küresel ekonominin 2021’in ilk yarısına kadar 'V' ÅŸeklinde bir toparlanma yaÅŸaması çok mümkün gözükmemektedir. Küresel ekonominin kendine gelmesi için en az 1,5-2 yıl gerekebilir. 2. yıl için de salgının büyük ölçüde ortadan kalkması ÅŸartıyla 3. yıl çok büyük oranda bir toparlanma ve telafi yılı olacaktır. Fakat ne toparlanma eksiksiz bir ÅŸekilde gerçekleÅŸecektir ne de ekonomi 'eski haline' dönecektir. Bu durumun arka planında ise temel olarak bir taraftan ÅŸirketlerin, yatırımcıların risk algılarında ve stratejik anlayışlarında yaÅŸanacak dönüÅŸüm diÄŸer taraftan da tüketicilerin satın alma davranışlarında görülecek deÄŸiÅŸim bulunmaktadır."
"DEVLETLER KISA VE ORTA VADEDE SAÄLIK SİSTEMİNİN DİRENCİNİ KORUMAYI AMAÇLIYOR"
Raporda, krizin ülkeler üzerindeki etkisinin farklı derecelerde hissedileceÄŸi belirtilirken, devlet kapasitesi ve sosyal sermayesi yüksek olan ülkelerin krizi atlatma konusunda daha baÅŸarılı olacağı kaydedildi.
Devletlerin kısa ve orta vadeye yönelik en önemli amaçlarının saÄŸlık sistemini direncini korumak, ÅŸirketleri ayakta tutmak ve iÅŸsizliÄŸi önlemek olacağı aktarılan raporda, "Uzun vadede ise bu yaÅŸananların küresel sistemdeki olası etkilerini iyi analiz
edip akıllı ve kapsamlı politikaları hayata geçirmek, ülkelerin politika ajandasının bir numaralı gündem maddesi olacaktır. Bunları baÅŸarabilen ülkelerin ilerleyen yıllarda küresel ekonomideki ağırlıklarını kayda deÄŸer oranlarda artırmaları beklenebilir." ifadelerine yer verildi.
Türkiye özelinde ise yarı karantina uygulamalarının iç talep üzerindeki olumsuz etkileri ve küresel ekonomik aktivitedeki yavaÅŸlamadan dolayı koronavirüs salgınının ekonomik büyümeyi aÅŸağıya çekmesinin ve iÅŸsizliÄŸi artırmasının kaçınılmaz olduÄŸu vurgulanan raporda, ÅŸunlar kaydedildi:
"Sanayide kapasite kullanım oranlarının gerilemesi ve hizmetler sektöründe faaliyet gösteren birçok ÅŸirketin uzunca bir süre kapalı kalması da büyümeyi dramatik ÅŸekilde daraltmaktadır. Koronavirüs krizi nedeniyle küresel ekonomide yaÅŸanan daralma doÄŸal olarak Türkiye'nin ihracat düzeyini kayda deÄŸer oranda düÅŸürecektir. Türkiye’nin gerçekleÅŸtirdiÄŸi ihracatta ciddi bir paya sahip olan Avrupa'nın koronavirüs krizinden birincil düzeyde etkileniyor olması da ihracattaki düÅŸüÅŸü perçinleyecektir."
"TÜRKİYE, OLUÅACAK YENİ SİSTEMDE POZİTİF AYRIÅABİLİR"
Türkiye'nin gelecek yıllarda oluÅŸacak yeni sistemde pozitif ayrışabileceÄŸinin vurgulandığı raporda, ÅŸu ifadelere yer verildi:
"Çok uluslu ÅŸirketler, üretime dair riskleri farklılaÅŸtırmak ve dağıtmak için üretim tesislerinin bir kısmını Çin’den baÅŸka coÄŸrafyalara taşımayı tercih edebilirler. Burada gerek imalat sanayiindeki ürün çeÅŸitliliÄŸi ve yetiÅŸmiÅŸ insan gücü gerekse lojistik avantajlarından dolayı Türkiye önümüzdeki yıllarda daha fazla doÄŸrudan yabancı yatırım çekerek üretim ağını güçlendirme fırsatı yakalayabilir.
DüÅŸen petrol fiyatlarının sebep olacağı ekonomik sıkıntılardan dolayı Rusya ve Orta DoÄŸu piyasalarının da daralacağı dikkatlerden kaçmamalıdır. İhracatın yanı sıra cari dengeyi olumsuz etkileyebilecek bir baÅŸka alan turizmdir. Koronavirüs krizi turizm sektörünü derinden etkilemektedir. Bu durum Türkiye gibi turizm sektörünün ekonomideki ağırlığı yüksek olan ülkeler için ciddi bir dezavantaj oluÅŸturmaktadır. Öte yandan, petrol fiyatlarındaki sert gerileme ise yılda ortalama 37,5 milyar
dolar 'enerji açığı' olan Türkiye açısından cari iÅŸlemler hesabını dengeleyici bir unsurudur. Azalan ekonomik aktiviteyle birlikte ÅŸirketlerin ve bireylerin ithalat eÄŸilimde ciddi bir gerileme yaÅŸanması da kuvvetle muhtemeldir."
Raporda, pandemi sonrası dönemde, tıbbi cihazlar, kimya, hijyen ürünleri, gıda, tarım, robotik, 3D yazıcılar, yapay zeka, büyük veri, yenilenebilir enerji teknolojileri, su ve atıksu arıtma sektörler ve teknolojilerinin daha fazla öne çıkabileceÄŸi belirtildi.