Şimşek: Kurumlarımız gereken tepkiyi veriyor!
09.05.2018 11:16Son güncelleme : 09.05.2018 14:16
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Ülkemizin gerçeklerini ve potansiyelini biliyoruz. Bu iniş ve çıkışların geçici olduğunu, kalıcı bir tahribat yaratmayacağını biliyoruz. Ama bu dalga boylarını sınırlamak için tabii ki kurumlarımız, hükümetimiz gerekli tepkileri vermiştir ve vermeye devam edecektir." ifadesini kullandı.
AA
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin 17. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, piyasalardaki endişeleri anladıklarını ve küresel arka planı iyi okuduklarını ifade ederek, enflasyonla mücadelenin sadece bir makro sorun olmadığını, enflasyonla mücadelenin en temel önceliklerden biri olmaya devam edeceğini söyledi.
Sabit gelirli vatandaşların aleyhine bir trend olduğuna işaret eden Şimşek, "Yakın dönem enflasyon dinamiklerine baktığımız zaman kur eksenli bir baskı söz konusu. Önemli ölçüde reel ekonomiden kopuk bir döviz piyasası söz konusu. Bu endişelerin hem hızlı bir şekilde Merkez Bankası'nın atacağı adımlar hem de özellikle seçim sonrası bütün bu zor dönemin geride kalacağı yeni bir reform hamlesiyle bu dönemin kapanacağını ümit ediyorum. Bundan dolayı da aslında reel ekonomik faaliyet düzeyinden kopuk döviz piyasasındaki gelişmeler son bulacak." ifadelerini kullandı.
Gelecek dönemde tekrar büyük bir çabayla ve bütüncül bir yaklaşımla enflasyonun tekrar tek haneye indirilmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Şimşek, Türkiye'de deneyimli bir hükümet bulunduğunu, geçmişte de döviz piyasalarında benzer dalgalanmaların olduğunu, nihayetinde bunun doğru bir şekilde yönetildiğini, şimdi geriye doğru bakıldığında o dönemlerin pek hatırlanmadığını söyledi.
Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Piyasalardaki dalgalanmaların, endişelerin bir tanesi enflasyonsa, diğeri son dönemde maliye politikasına ilişkin atılan adımlardan kaynaklandığını görüyoruz. Şunu net olarak ifade edelim; Türkiye şu ana kadar çok sayıda seçim yaşadı. Neredeyse ortalama her yıl sıklıkla yaşanan seçimlere rağmen hükümetimiz bütçe açıklarını milli gelire oranla yüzde 10,5'ten neredeyse sıfıra kadar indirdi. FETÖ'nün hain darbe girişimi sonrasında bir resesyon yaşanmasın diye geçen yıl güçlü bir şekilde maliye politikaları devreye sokuldu. Ondan dolayı açık yüzde 1,9.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde açık yüzde 4,4. Endişeler, 'Acaba Türkiye, uzun bir süredir ekonomi açısından önemli bir çıpa görevini gören maliye politikasında kalıcı bir trend değişikliği mi oluyor?' kaygısı var. Bu kaygı yersiz."
Şimşek, şu ana kadar açıklanan toplam paketin harcama boyutunun milli gelirin yüzde 0,7'si seviyesinde olduğunu belirtti.
Bu yıl gelir performansının nispeten daha iyi olduğunu Maliye Bakanı'nın açıkladığını anımsatan Şimşek, "Diyelim ki; giderler yüksek. O zaman imar barışından ve vergi yeniden yapılandırmasından 1-2 yıllık perspektifle harcama boyutunun milli gelire oranı olan yüzde 0,7'nin iki katı gelir gelecek. 'Bu harcamalar kalıcı, gelir artışları geçici' diyebilirsiniz. Doğru ama biz gündemimizde çok önemli vergi reformu olduğunu açıkladık. Vergi oranlarını artırmadan, vergiyi tabana yayarak, net olarak bu harcama artışını kalıcı bir şekilde telafi etme yeteneği net olarak ortada." şeklinde konuştu.
"BÜTÇEYE İLİŞKİN KISA VADEDE ENDİŞEYE MAHAL YOK"
Mehmet Şimşek, para politikasındaki normalleşmenin başladığını ve sadeleşmenin söz konusu olduğunu belirtti.
Küresel kriz sonrasında global likiditede ciddi artış yaşandığını ve önde gelen merkez bankalarının para bastığını hatırlatan Şimşek, bu paraların gelişmekte olan ülkelere kayarak bazı dengesizlikler oluşturduğunu söyledi.
Şimşek, o dönemde ihtiyaç gereği karmaşık bir para politikası uygulamasına gidildiğini ve piyasalar tarafından zaman zaman şikayete konu edildiğini dile getirdi.
Şimdi basit, sade bir para politikasının zaten kararının verildiğini anımsatan Şimşek, "Piyasalarla hiçbir zaman cebelleşmedik. Tabii ki ülkemizin gerçeklerini ve potansiyelini biliyoruz. Bu iniş ve çıkışların geçici olduğunu, kalıcı bir tahribat yaratmayacağını biliyoruz. Ama bu dalga boylarını sınırlamak için tabii ki kurumlarımız, hükümetimiz gerekli tepkileri vermiştir ve vermeye devam edecektir. Dolayısıyla bütçeye ilişkin kısa vadede endişeye mahal yok. Orta-uzun vadede reformlarla birlikte güçlü duruşumuzu devam ettireceğiz. Bu kadar net ve basit." şeklinde konuştu.
"ENFLASYONİST BASKILARIN AZALACAĞI BİR DÖNEME GİRİYORUZ"
Başbakan Yardımcısı Şimşek, cari açığa ilişkin, "Altın bir tasarruf aracı ya da tekrar ihracata konu olacak bir ham madde. Türkiye'nin deneyimi bu... Net
altın ithalatını bir kenara bıraktığınızda cari açıkta ciddi bir bozulma yok. Petrolün etkisi var.
Petrol fiyatları 40 dolarlardan 75 dolara çıktı. Bu dahil olacağımız değil, yönetmemiz gereken bir konu. Aşırı ısınma endişeleri geride kaldı. Türkiye'nin bütün göstergelerine göre, cari açığın daha makul düzeylere düşeceği, enflasyonist baskıların azalacağı bir döneme giriyoruz. Kredi hacmindeki, PMI'daki gelişmeler, tüm göstergeler buna işaret ediyor." ifadelerini kullandı.
Finansal koşulların, Merkez Bankası'nın para politikasının çok ötesinde bir sıkılaşmaya işaret ettiğini vurgulayan Şimşek, dengesizliklerin bozulmasının gerek enflasyonist baskıların gelecek dönemde azalma seyrine girme gerekse cari açığın ciddi bir şekilde daralma ihtimalinin söz konusu olduğunu söyledi.
Şimşek, kamu maliyesinde kalıcı bir bozulmaya asla izin vermeyeceklerine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin son 15 yıldaki kazanımlarının özünde mali disiplin var. Kazanımların özünde; tek haneli enflasyon, fiyat istikrarı, güven, siyasi istikrar, reformlar var. Dolayısıyla 25 Haziran sabahında inşallah çok güçlü bir reform ivmesiyle biz ülkemizin iç ve dış şoklara karşı bünyesini de güçlendireceğiz. Eğer Türkiye'nin bünyesini, ekonomisini bu kadar sağlamlaştırmasaydık, reformlarla şoklara karşı dayanıklılığı artırmasaydık bu kadar şokun ardından bu ülke kalkamazdı.
Brezilya, Türkiye'ye oranla çok daha ufak bir siyasi sorun yaşadı, 5-6 yıl ortalamada doğru düzgün büyüyemedi. Bu örnekleri artırabiliriz. İşin özü şu; Türkiye, jeopolitik gerginlik ve şoklara, FETÖ terör örgütünün darbe girişimine, bunun getirdiği küresel ilişki ağımızdaki tahribata, bu kadar çok seçime rağmen çok güçlü bir reel performans ortaya koydu."
"TCMB'NİN ELİ KOLU BAĞLI DEĞİLDİR"
Mehmet Şimşek, seçim döneminde olunması nedeniyle tedbir alınmayacağının yanlış bir varsayım olduğunu belirterek, "Hiçbir kurumumuzun, özellikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) eli kolu bağlı değildir. Gerekenleri yapmıştır, yapmaya devam edecektir. Reel ekonomi çok daha farklı dengelere işaret ediyor, dengesizlikler önemli ölçüde önümüzdeki dönemde iyileşmeye devam edecek." diye konuştu.
Petrol fiyatlarının artışının doğrudan etkisinin olumsuz ama dolaylı etkisinin olumlu olduğuna işaret eden Şimşek, Türk firmalarının petrol ihraç eden ülkelerde çok daha yüksek gelir elde edeceklerini söyledi.
Şimşek, hem seçimlere kadar hem de seçimlerden sonra hükümetin gerekeni yapmaya devam edeceğini aktararak, "Piyasanın bardağın yarısının boş olduğuna dair bir yaklaşımı var. Aslında bardağın yarısından fazlası dolu. Onun için Türkiye'nin makroekonomik temellerine bakıldığında, önümüzdeki dönem vizyon ve kararlılığımıza baktığımızda piyasalardaki dalgalanmaların hepsi geçici oldu. Türkiye, çok güçlü bir şekilde yoluna devam etti." şeklinde konuştu.
Kendi öz değerlerine yani İslami norm ve prensiplere uygun ürünlere doğru bir kayış görüldüğünü aktaran Şimşek, bu durumun da kendilerini çok sevindirdiğini söyledi.
Şimşek, katılım bankalarına ilişkin, "Biz sizin yanınızdayız. Bu sektörün gelişmesi, büyümesi için ne gerekiyorsa birlikte yapmaya hazırız. Bireysel emeklilikte otomatik katılım başlatıyoruz. Vatandaşımızın yüzde 63'ü faizsiz finans ürünü istiyorum diyor. Bu kadar büyük ilgi ve potansiyel var. Bu ülkenin size ihtiyacı var. Biz hükümet olarak bu sektörün gelişmesi için yanınızdayız ve bütün konularda önünüzü açmaya çalıştık, hazırır, bu çalışmalara devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
Katılım sigortacılığının önünü açtıklarını ve bu alanın gelişmeye müsait olduğunu belirten Şimşek, katılım bankalarından bu alanda ilave çaba göstermeleri çağrısında bulundu.
Girişim sermayesi fonlarına ilişkin de gerekli adımları attıklarını vurgulayan Şimşek, "Bu sizin alanınız. Sizin iş modelinizin özü bu. Bu konuda sizden de çok güçlü bir şekilde görünürlük ve çaba bekliyoruz." yorumunu yaptı.
"SERMAYE PİYASALARININ GELİŞMESİ TÜRKİYE AÇISINDAN HAYATİ ÖNEME SAHİP"
Şimşek, Merkez Bankası'nın likiditenin artırılması noktasında bir çalışma gurubunu koordine ettiğini ve orada güzel gelişmelerin olacağını belirtti.
Merkezi Danışma Kurulu'nun bu dönemin en samut başarısı olduğunu ifade eden Şimşek, "Bu önemli bir konu. Sektörün kredibilitesi ve itibarı çok önemli. Güven herşeydir. Sizin geleneksel bankacılık sektöründen farklı olduğunuzu ortaya koyacak en önemli kurumsal adımlardan bir tanesidir bu." dedi.
Şimşek, katım bankalarından İslami norm ve ilkelere uygun ürünler geliştirmelerini istediklerini söyleyerek, "Güçlü bir şekilde o alanlarda aktif olmalısınız. Sizden girişim sermayesi fonları gibi alanlarda daha fazla görünür olmanızı istiyoruz. Bu kadar ilgi varken aslında bütün alanlarda daha görünür olun. Bunu bir Ar-Ge olarak görün." diye konuştu.
Gelecek dönemde faizsiz finans sektörünün gelişmesi için birlikte çaba göstereceklerini ifade eden Şimşek, Türkiye olarak sermaye piyasalarının geliştirilmesi ve derinleştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu, çünkü geleneksel bankacılığın bir sınırının olduğunu dile getirdi.
Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Sermaye piyasaları çok derinleşmiş olsa bugün Türkiye dış kaynaklı ortamda bu kadar çok büyük dalgalanmalar yaşar mıydı? Yaşamazdı. Bugün mevduat konusunda bu kadar büyük bir yarış olur muydu? Olmazdı. Çünkü sermaye piyasalarının gelişmesi Türkiye açısından hayati öneme sahip. İstanbul Finans Merkezi bileşenlerinden olan ve büyüme potansiyelinin yüksek olduğu alan faizsiz finans. Önümüzdeki dönemde faizsiz finansın gelişmesi ve büyümesi için çok çalışacağız. Bu alandaki gelişme ülke riskini ve piyasalardaki oynaklığı azaltır. Ortaklık meselesi çok önemli ve işin özü bu."
Başbakan Yardımcısı Şimşek, dövizle borçlanmaya getirdikleri makroihtiyati çerçeveye ilişkin katılım bankalardan bir serzeniş olduğunu bildiklerini, bu noktada Hazine olarak dövize dayalı kira sertifikası noktasında katılım bankaları ile çalışmaya hazır olduklarını sözlerine ekledi.