21.04.2024 06:06:16 Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekle birlikte tekrar güç kazanacak - Türkiye'nin bir numaralı finans ve ekonomi portalı uzmanpara.com.

Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekle birlikte tekrar güç kazanacak

28.01.2019 11:09

Son güncelleme : 29.01.2019 09:59

Türkiye ekonomisine ilişkin açıklanan verilerin 2018`in son çeyreğinden itibaren işaret ettiği yavaşlamanın, 2019`un ikinci çeyreğinden itibaren yerini tekrar güçlenmeye bırakacağı öngörülüyor.



AA

Türkiye ekonomisinin 2018'in son çeyreğinden itibaren içine girdiği  yavaşlamanın, ekonomi yönetiminin aldığı tedbirler ve Türkiye Cumhuriyet Merkez  Bankası'nın (TCMB) proaktif adımları ile yerel seçimlerin ardından tekrar pozitif  bir görünüme geçmesi bekleniyor.

Ekonomistler, 31 Mart'taki yerel seçimin ardından uzun bir süre  seçimsiz döneme girileceğini ve bu dönemin ekonomi yönetimi tarafından iyi  yönetilmesi ile risklerin yönetilebilir seviyede kalacağını, fırsatların da  değerlendirilebileceğini kaydetti.

Seçimin ardından Türk lirası varlıklar için "en kötünün geride  kaldığı" algısının yaygınlaşabileceğini ifade eden ekonomistler, enflasyonun  düşüşe geçeceğini, cari işlemler açığının da 15 milyar dolar gibi çok rahat bir  şekilde finanse edilebilecek seviyeye gerileyeceğini öngördü.

Ekonomistler, pozitif senaryo için gerekli yapısal reformların hayata  geçirilmesi ve ABD ile ilişkileri öne çıkarırken, ABD Başkanı Donald Trump'ın  söylem ve adımları ile küresel ekonomideki olası yavaşlamanın en önemli riskler  olduğunu söyledi.

Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak  Arzova dünya ekonomisinin 2019 yılında pek çok riskle karşı karşıya olduğunu  belirterek, "ABD'nin dünyanın geri kalanı ile devam eden ticaret savaşları,  İngiltere'nin Avrupa Birlliği'nden (AB) sancılı ayrılma süreci, Çin'in  büyümesinin yavaşlaması, Almanya'nın imalat sanayindeki aşağı yönlü ivme öne  çıkan başlıklar." dedi.

Tüm bu gelişme ve risklerin, küresel büyüme beklentisini aşağıya  çektiğini vurgulayan Arzova, Türkiye'nin de bu gelişmelerden etkilenmesinin  kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Arzova, Türkiye'de talep tarafı zayıf  seyrederken, ihracatın da yavaşlaması durumunda reel sektör üretiminin gerilemeye  devam edebileceğine dikkati çekerek, enflasyonun düşmeye başlamasıyla 2019 un  ikinci çeyreğinden sonra faiz indiriminin gündeme gelebileceğini, bunun da önemli  bir fırsat olduğunu söyledi.

31 Mart yerel seçiminin ardından uzun bir dönem seçim olmayacağına  değinen Arzova, ekonomi yönetiminin de atacağı adımlarla bunu fırsat olarak  değerlendirebileceklerini kaydetti.

"FIRSATLARI DEĞERLENDİREBİLMEK İÇİN HIZLICA YAPISAL REFORMLARA  BAŞLANMALI"

Arzova, Türkiye'nin fırsatları değerlendirebilmek için, hızlıca  yapısal reformlara başlaması gerektiğini belirterek, şu değerlendirmelerde  bulundu:

"Öncelikle kapsamlı bir yargı reformu ile adalet sistemine yönelik  kaybolan güvenin tekrar kazanılması gerekiyor. Sonrasında matematik, fizik,  kimya, biyolojiyi temel alan (temel bilimler), sanayi ihtiyaçlarına da uygun bir  eğitim sistemine geçilmesi gerekiyor. Sermaye piyasası enstrümanlarının  çeşitlendirilmesi için kapsamlı bir sermaye piyasası reformuna ihtiyaç var."

2019'da cari açığını büyük ihtimalle 14-15 milyar dolar civarında  gerçekleşeceğini öngören Arzova, Türkiye'nin bunu karşılaması çok kolay olduğunu,  bu açığın finanse edilmesinde sorun yaşanmasının mümkün olmadığını söyledi.

Burak Arzova kur tarafının hala önemli bir risk olduğuna değinerek,  Türk lirasının değerlenmesinin ihracatçı için, değer kaybetmesinin ise enflasyon  için risk oluşturduğuna, bu iki göstergenin de Türkiye ekonomisi için çok önemli  olduğunu bildirdi.

Seçime yönelik açıklanan bazı tedbirler dışında ekonomiye yük  getirecek çok fazla genişleyici bir politika ile karşı karşıya kalınmadığına  dikkati çeken Arzova, ABD ile ilişkilerin Türk lirasının yönü üzerinde en önemli  belirleyici olacağını, ekonomi yönetimi ve TCMB'nin attığı adımlarla TL'nin  pahalı hale gelmesi ve düşen cari açığın ise kur üzerindeki baskıyı azaltan  unsurlar olduğunu vurguladı.

"2019 BÜYÜMESİ TURİZM VE DIŞ TİCARETE BAĞLI"

NoorCM Menkul Değerler Yurt içi Piyasalar Satış Müdürü, Ekonomist Mert  Yılmaz da 2019'da yurt içinden çok dünya ekonomisine ilişkin gelişmelerin risk  faktörü olarak öne çıktığını belirterek, ABD Başkanı Donald Trump'ın söylem ve  atacağı adımlara ilişkin endişelerin de gündemi meşgul edeceğini kaydetti.

Tük lirası varlıkların görece ucuz olması ve göstergeler açısından en  kötünün geride kaldığı düşüncesinin yaygınlaşmasının Türkiye için önemli bir  fırsat olacağını dile getiren Yılmaz, "Bu fırsatı değerlendirebilmek için  enflasyon ile mücadeleden taviz verilmemeli, bütçe disiplinine sadık kalınmalı,  kamu bankaları üzerinden genişlemeci politikalara seçim sonrasında son verilmeli  ve mutlaka verimlilik esaslı çalışmalar yapılmalı." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, son dönemde borçlu şirketleri yüzdürmek için atılan adımların  sürekli hale getirilmemesi gerektiğinide belirterek, serbest piyasa ekonomisinde  devletin her şirketi yüzdürme gibi bir görevinin olamayacağını, ülkeye kalıcı ve  sürekli katma değer yaratacak şirketlerin desteklenmesi, diğerlerinin ise  sistemden elenmelerini sağlaması gerektiğini söyledi.

Dünya’daki ekonomik akvitenin yavaşlamasının en büyük risk olduğunu  bildiren Yılmaz, Türkiye'nin özellikle 2019 yılı büyümesini turizm ve dış ticaret  üzerine kurduğunu anımsattı. Yılmaz, özellikle Avrupa'da yaşanacak ekonomik  yavaşlamanın ister istemez Türkiye’nin ihracatında ve turizm gelirlerinde  istenilen performansın yakalanamamasına neden olabileceğini kaydetti.

"YEP EN ÖNEMLİ ÇIPA OLACAK"

Yeni Ekonomi Programı'ndaki (YEP) yüzde 15,9'luk 2019 yılı enflasyon  hedefinin tutturulacağını, hatta daha iyi bir performansın söz konusu  olabileceğini tahmin eden Yılmaz, değerlendirmesine şöyle devam etti:

"Ödemeler dengesinde şüphesiz ki iyileşme devam edecek. Ancak bunun  yapısal çözümlerle olmadığını, ülkenin büyümesinin hız kesmesi ile  gerçekleşeceğini göz ardı etmememiz lazım. Bu süreçte Türkiye mutlaka ithalata  dayalı üretim modelini dönüştürmeli. Yoksa her büyüdüğümüz yılsonunda cari açık  vermemiz kaçınılmaz."

Yılmaz, 31 Mart’taki yerel seçimlerin öncesinde bir miktar popülist  uygulamaların hayata geçirildiğini ancak bunun yerel seçim sonrasında yapılması  gereken düzenlemeler konusunda daha somut ve hızlı adımların atılacağını öngördü.

Seçim sonrası 4 yıl gibi seçimsiz bir süreç içine girileceğine değinen  Yılmaz, "Türkiye gerçekten seçim yorgunu. 31 Mart sonrası yeni bir seçim havası  esmez ise 4 yıllık seçimsiz sürecin iyi kullanılacağını düşünüyorum" ifadelerini  kullandı.

Yılmaz, Türkiye-ABD ilişkilerinin piyasalar ve kur seviyeleri  açısından en önemli belirleyicilerden biri olacağını belirterek, ilişkilerin  şimdiki halini koruması, hatta daha da iyileşmesi senaryosu TL’nin yatırımcılar  tarafından daha cazip olarak algılanacağını söyledi. Başta ABD Merkez Bankası  olmak üzere dünya ekonomisi ve buna bağlı olarak gelişmekte olan ülkelerde  yaşanacak gelişmelerin şüphesiz Türkiye’yi de olumlu/olumsuz etkileyeceğini  kaydeden Yılmaz, tüm bunlara karşın Türkiye’nin YEP hedeflerine ulaşma konusunda  göstereceği kararlılık ekonomiye yönelik algı açısından en önemli çıpa olacağını  vurguladı.





'
18:059.693
Değişim :  1,77% |  168,87
Açılış :  9.431  
Önceki Kapanış :  9.525  
En Düşük
9.421
En Yüksek
9.715
imkb grafik
BIST En Aktif Hisseler18:05
TTKOM 39,16 1.459.788.250 % 10,00  
MAGEN 19,58 356.147.014 % 10,00  
ISBTR 524.947,50 13.073.793 % 10,00  
TKFEN 44,94 644.409.466 % 9,99  
SILVR 22,68 111.500.027 % 9,99  
18:05 Alış Satış %  
Dolar 32,4915 32,5004 % 0,08  
Euro 34,5977 34,6901 % -0,12  
Sterlin 40,0387 40,2394 % -0,46  
Frank 35,5546 35,7328 % 0,28  
Riyal 8,6287 8,6720 % 0,06  
18:05 Alış Satış %  
Gümüş ONS 28,65 28,71 % 0,66  
Platin 934,17 937,32 % 0,66  
Paladyum 1.030,19 1.034,38 % 0,66  
Brent Pet. 87,24 87,24 % 0,66  
Altın Ons 2.391,52 2.392,09 % 0,66