06.05.2024 10:08:40 Yüksek gelir ülkesi olmaya sadece... - Türkiye'nin bir numaralı finans ve ekonomi portalı uzmanpara.com.

Yüksek gelir ülkesi olmaya sadece...

13.12.2014 11:04

Son güncelleme : 13.12.2014 11:04



Başbakan Yardımcısı Babacan, satın alma gücü paritesine göre milli gelirin 2013 yılında 18 bin 809 dolara çıktığına işaret ederek, "Dünya Bankası hesaplamalarına göre, yüksek gelir grubuna sadece 2 bin dolarımız kaldı" dedi. 





Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulu'ndaki ikinci tur görüşmelerinde Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Babacan, 2015'te büyümenin daha yüksek, enflasyon ve cari açığın daha düşük olacağını söyledi.



G-20'nin dönem başkanlığını devralmasının Türkiye için dünya ekonomisinde finans piyasalarıyla ilgili konularda söz sahibi olma, gündemi belirleme ve yön verme konusunda büyük fırsat vereceğini dile getiren Babacan, birinci gündemin dengeli büyümenin tüm dünyada sağlanabilmesi olduğunu söyledi.


Altyapı yatırımları, finansal düzenlemeler, uluslararası finansal mimari, uluslararası vergi, enerji konuları, uluslararası ticaret, istihdam, iklim değişikliğinin finansmanı, kalkınma ve yolsuzlukla mücadelenin G-20'nin diğer önemli gündem maddeleri olduğunu anlatan Babacan, "Biz tüm bu gündem maddelerini ele alırken kapsayıcılığa çok önem vereceğiz. G- 20 üyesi olmayan, gelişmekte olan, az gelirli ülkelerin problemlerini de G-20 masasına taşımak istiyoruz" diye konuştu.



Küresel ekonominin zorlukları hala aşamadığına dikkati çeken Babacan, "Muhtemelen en kötü artık gerimizde kaldı. Bundan sonra kademeli de olsa bir toparlanma bekliyoruz" diye konuştu. Türkiye'nin en büyük ticaret ortağı AB'nin en zayıf ve kırılgan toparlanmanın yaşanacağı bölge olduğunu ifade eden Babacan, Avrupa'daki olumsuzluklardan en az etkilenecek şekilde ekonomi politikalarını yürütmeye devam edeceklerini söyledi.



Babacan, gelişmekte olan ülkelerde de durumun iç açıcı olmadığını dile getirerek, "Geçtiğimiz 10 yıla göre önümüzdeki 10 yıl büyüme oranlarının daha düşük olduğu bir sürece girmiş bulunmaktayız. Yine de gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyüme hızı, gelişmiş dünyanın çok çok üzerinde olacak. Yani gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinden aldığı pay artmaya devam edecek" dedi.



Babacan, Türkiye'nin son 12 yılda dünyaca teslim edilen başarısında, güven ortamı oluşturmasının temel faktör olduğunun altını çizerek, Türkiye'nin 2009'da başlayan kriz gelmeden önce reformlarını tamamladığını kaydetti. Ali Babacan, "Zamanında attığı adımlar ve aldığımız tedbirler Türkiye'yi bu krizin türbülansından önemli ölçüde korudu" dedi.


Sadece 2 bin dolar kaldı


Satın alma gücü paritesine göre milli gelirin 2013 yılında 18 bin 809 dolara çıktığına işaret eden Babacan, Türkiye'nin Dünya Bankası hesaplamalarına göre alt orta gelir ülke grubundan üst orta gelir ülke grubuna çıktığını kaydetti. Babacan, "Dünya Bankası hesaplamalarına göre, yüksek gelir grubuna sadece 2 bin dolarımız kaldı. İnşallah birkaç seneye kadar bu farkı da kapatıp Türkiye resmen Dünya Bankası sınıflandırmasında yüksek gelir grubuna girmiş olacak" diye konuştu.

Türkiye'nin OECD'nin açıkladığı rapora göre gelir dağılımını en hızlı düzelten ülke olduğunu belirten Babacan, "Türkiye'nin son 12 yıllık dönemde yoksulluğun azaldığı ama sıfırlanmadığı, gelir dağılımının düzeldiği ama hala düzelmeye devam etmesi gereken bir ülke" dedi.


Türkiye'nin geçen yıl 3,3 milyar dolar dış yardım yaptığını ifade eden Babacan, "Haberimiz varken, farkındayken yardım etmek bizim insanlık görevimiz. Tabii ki imkanlarımız ölçüsünde ama ben şuna da inanıyorum ki niyet iyi olunca ve olumlu bir perspektifle baktığınızda kaynaklarımız da bereketleniyor" diye konuştu.


Birinci hedef enflasyon


Babacan, önümüzdeki dönemin hedefleriyle ilgili şunları söyledi: "Önümüzdeki dönemin birinci temel hedefi enflasyonu düşürmek. Enflasyonumuz yüksek. Enflasyondaki düşüşle paralel olarak da piyasa faizlerinin de düşmesini önümüzdeki dönemde bekliyoruz. Cari açık Türkiye için önemli bir kırılganlık alanı. Cari açık veriyor olmak demek, dış kaynağa bağımlı olmak demek.


Kamunun borç stoğu, minimum seviyelere indi. Dış borcumuzu sıfırlamadık, artıya geçtik. Dış borçta artıdayız ama özel sektörümüzün dış borcu artıyor. Dolayısıyla, bizim cari açığımızı mutlaka düşürmemiz gerekiyor ve dışarıdan finansman bağımlılığımızı da azaltmamız gerekiyor. Üçüncü hedef yapısal reformlar yoluyla potansiyel büyümemizi artırmak. 25 tane öncelikli dönüşüm programımızın eylem planlarını oluşturduk. Sayın Başbakanımız 9'unu açıkladı.

İnşallah, bu ay içerisinde 8 artı 8, iki grup halinde de diğer eylemleri açıklayacak. Taslakta başlangıçta bin 250 eylem Ekonomi Koordinasyon Kurulu'ndaki çalışmalarımız sonucunda bin 350 oldu. İddia ederek konuşuyorum, G-20 ülkelerinin hiçbirisinde bu kadar iddialı ve bu kadar detaylı bir yapısal reform gündemi yok. Hiçbir hükümet, böyle bin 350 tane eylemi, karşısına sorumlu kuruluşu ve karşısına tarihi yazarak ortaya koyma cesaretini kendinde bulamıyor.


Oysa biz şuna inanıyoruz: Ne kadar öngörülebilir olursak, yapacaklarımızı ne kadar açıkça ortaya koyarsak, planlarımızı programlarımızı ne kadar açıkça kamuoyuyla, halkımızla ve iş dünyasıyla paylaşırsak o kadar öngörülebilirlik getiririz. Öngörülebilirliğin olduğu ülkede de güven olur, büyüme olur, istihdam olur. İşte bu yapısal reform alanı bizim için çok çok önemli olacak ve önümüzdeki dönemin belirleyicisi olacak." DÖNÜŞÜM PROGRAMI


Eylem planları neler?


Babacan, 25 dönüşüm planını, üretimde verimliliğin artması, ithalata olan bağımlılığın azalması, yurt içi tasarrufların artırılması ve israfın önlenmesi, İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi olması, kamu harcamalarının rasyonelleştirilmesi, kamu gelirlerinin kalitesinin artması, iş ve yatırım ortamının geliştirilmesi, iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi, kayıt dışı ekonominin azaltılması, istatistiki bilgi altyapısının geliştirilmesi, öncelikli teknoloji alanlarında ticarileşme, kamu alımları yönüyle teknolojiyi geliştirme, yerli kaynaklara dayalı enerji üretimi, enerji verimliliğinin geliştirilmesi, tarımda su kullanımının etkinleştirilmesi, sağlık endüstrilerinde yapısal dönüşüm, sağlık turizminin geliştirilmesi, taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm, temel ve mesleki becerileri geliştirme, nitelikli insan gücü için çekim merkezi, sağlıklı yaşam ve hareketlilik, ailenin ve dinamik nüfus yapımızın korunması, yerelde kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi, rekabetçiliği ve sosyal uyumu geliştirilen bir kentsel dönüşüm ve kalkınma için uluslararası iş birliği altyapısının geliştirilmesi olarak sıraladı.



Ali Babacan, Türkiye'nin ekonomik göstergelerinin önümüzdeki dönemde iyileşeceğine inandıklarını dile getirerek, "Büyümemiz, inşallah, 2015 yılında 2014'e göre daha yüksek olacak, enflasyonumuz daha düşük olacak, cari açığımız daha düşük olacak. Yani hangi açıdan bakarsak bakalım, 2015 yılı 2014 yılına göre daha iyi bir yıl olacak" dedi.



Türkiye'nin yaptığı reformlarla önemli iş merkezi haline geldiğini vurgulayan Babacan, "İstanbul artık bütün coğrafyayı finanse eden bir şehir haline geldi. Bunların hepsi ülkemiz için, milletimiz için onur duyulacak gelişmeler" diye konuştu. HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, Hazine'nin ihalesi yapılan projelerde özel şirketlerin borçları için garantör yapıldığı iddiasına da yanıt veren Babacan, projelerin yap-işlet-devret modeliyle yapıldığını, Hazine'nin borç üstlenim taahhütlerinin garantörlük değil, koşullu yükümlülük mahiyetinde olduğunu söyledi. Babacan, bu yükümlülüğün şu ana kadar 3 proje için söz konusu olduğunu ve miktarının da 5 milyar 278 milyon dolar olduğunu kaydetti.



Türkiye bankacılık krizi yaşamasa, bugün kamu borcu kalmayacaktı


Başbakan Yardımcısı Babacan, Hazine'nin geçmiş dönemde, TMSF'ye devredilen bankalar ve aynı zamanda kamu bankalarının görev zararları ile alakalı Hazine özel tertip borçlanma senedi düzenlediğini belirterek, "Bu senetlerin ödemesi bundan 2-3 sene önce tamamlandı. Buna kaç lira ödedik diye baktığımızda, o borcu ödediğimiz tarihten bugüne kadar Hazine'nin borçlanma faizine getirdiğimizde, 525 milyar liralık bir maliyet görüyoruz. Bu şu demek; eğer Türkiye bir bankacılık krizi yaşamasa idi, o günden bugüne Türkiye maliye politikalarında aynı titizlikle gitseydi, bugün Türkiye'nin kamu borcu kalmayacaktı, iç borç diye bir rakam da kalmayacaktı. O gün yaşanan bankacılık krizinin boyutlarını bu bize çok iyi bir şekilde söylüyor. 22 banka fona devrolmuş oldu ama kamu bankalarının görev zararı da kamunun üzerine bir maliyet olarak kaldı" diye konuştu. 

 





'
18:0510.277
Değişim :  0,00% |  0,00
Açılış :  0  
Önceki Kapanış :  10.277  
En Düşük
0
En Yüksek
0
imkb grafik
BIST En Aktif Hisseler18:05
VAKKO 91,00 35.185.829 % 0,00  
USAK 9,73 22.747.566 % 0,00  
TUKAS 8,91 324.500.977 % 0,00  
TUPRS 201,30 2.556.288.411 % 0,00  
VESTL 96,30 3.400.255.386 % 0,00  
18:05 Alış Satış %  
Dolar 32,2796 32,3225 % -0,05  
Euro 34,7761 34,8081 % -0,01  
Sterlin 40,3763 40,5787 % 0,09  
Frank 35,5003 35,6783 % -0,08  
Riyal 8,5734 8,6163 % -0,00  
18:05 Alış Satış %  
Gümüş ONS 26,96 27,00 % 0,66  
Platin 957,59 959,02 % 0,66  
Paladyum 953,57 956,62 % 0,66  
Brent Pet. 83,47 83,47 % 0,66  
Altın Ons 2.313,23 2.313,69 % 0,66