Morgan Stanley Türkiye eski CEO´su ekonomist Kaan Sarıaydın, “Deutsche Bank hisse değerinin hızla erimesi Almanya, Avrupa ve tüm dünya için büyük bir risk oluşturuyor” dedi.
DHA'nın haberine göre Son olarak üçüncü çeyrek finansal sonuçların yatırımcıları hayal kırıklığına uğratması ve Deutsche’nin adının 230 milyar dolarlık Danske Bank kara
para aklama skandalına karışması yatırımcıları ürküttü.
Alman finansal denetim otoritesi BaF'ın, Deutsche Bank´tan, Danimarka merkezli Danske Bank’ın Estonya Şubesi üzerinden gerçekleştirilen 230 milyar dolarlık şüpheli işlemlerde nasıl bir rol oynadığına dair bilgi istedi. Bloomberg’in aktardığına göre, BaF'ın, verilerin değerlendirilmesinden sonra Alman bankası hakkında resmi bir soruşturma açıp açmamaya karar verecek.
Salı günü Deutsche Bank borsalarda yüzde 6’ya varan kayıplar yaşadı.
DEUTSCHE NASIL ERİDİ?
Deutsche Bank, 1990’lı yılların başında mevduat bankacılığının yanında yatırım bankacılığı işine de girdi. Böylece, özellikle menkul kıymetler ve yüksek kaldıraçlı türev ürünler piyasalarına da açılmış oldu. Bu hikaye çöküşü 2008 krizini tetikleyen Lehman Brothers’ın öyküsüyle benzerlik taşıyor.
Deutsche 2008 krizinde batmadı ancak gelirleri hızla düştü. Özellikle, 2011 Yunanistan krizi bankanın büyük gelir kaybetmesine neden oldu. Ayrıca, 2008 krizi sonrası ortaya dökülen skandallar Deutsche’nin sermaye erime hızını artırdı. Alman bankası, ABD´de ipotekli emlak piyasasında yaptığı işlemler nedeniyle 14 milyar dolar, libor faizlerinin yapay şekilde belirlenmesi skandalında da 2.5 milyar
dolar ceza aldı.
Bankanın hisse fiyatı 2008 krizi öncesinde 88 euroluk zirveleri görmüştü. 2008 sonrası 40 euroya inen fiyat 2011´de Yunanistan krizi ile 30
euro seviyelerine gerilemişti.
Haziran 2016´da IMF yayınladığı bir açıklamada, Deutsche Bank’ı küresel sistemik risk açısından en önemli faktör olarak göstermişti. Sonraki dönemde 20 ve 10 euroluk seviyeleri de gören bankanın hisse fiyatı 20 Kasım 2018 Salı günü 8.15 euroya kadar düştü. Deutsche şu sıralarda 8.22 eurodan işlem görüyor
55 TRİLYON DOLARLIK TÜREV RİSKİ
Alman bankacılık devi Deutsche, bilançosunda trilyonlarca dolarlık türev işlem riski barındırıyor. Türev araçlar altta yatan bir finansal varlığa dayalı kontratları ifade ediyor. Yatırımcılar, türev araçlar ile adeta bu altta yatan finansal varlığın fiyatının düşeceği ya da çıkacağına dair bahis oynuyorlar. Kaldıraç mekanizmaları ise bu bahislerde kar ve zararı inanılmaz boyutlarda şişirebiliyor. Örneğin; 10 dolarınız varken 10 kat kaldıraçla 100 dolarınız varmış gibi işlem yapabiliyorsunuz. Yüzde 10 kar ederseniz 10 dolarla 10 dolar kazanmış paranızı ikiye katlamış oluyorsunuz. Ancak aynı şekilde sadece yüzde 10 zarar ederseniz bu defa tüm paranızı, 10 dolarınızın tamamını, kaybediyorsunuz.
2017 yıl sonu verilerine göre, Deutsche Bank türev piyasalarında, yaklaşık 55 trilyon dolar hacminde bir pozisyona sahip. Tüm dünyanın bir yıllık üretimi ise 80 trilyon dolar civarında.
KURTARMAK YA DA KURTARMAMAK
Daha önce Frankfurt ve Londra piyasalarında Lehman Brothers ve Morgan Stanley gibi kuruluşlarda portföy yöneticiliği de yapan ekonomist Kaan Sarıaydın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alman devleti Deutsche Bank’ı kurtaracaktır. Çünkü kurtarmazlarsa tüm küresel finans sistemi çöker.”
Almanya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs bankacılık krizlerinde bankaların sadece devlet tarafından değil; aynı zamanda onlara para yatıran vatandaşlar ve yatırım yapan yatırımcılar tarafından da kurtarılması yaklaşımını benimsemişti. Deutsche Bank batarsa ve Almanya özellikle Güney Kıbrıs krizindeki tutumunu devam ettirirse bankaya para yatırmış olan, hisse senedini satın almış olan ve tahvillerine yatırım yapmış olanlar da ciddi zararlara katlanmak durumunda kalacaklar.
Deutsche Bank, tüm Alman bankacılık sektöründe sadece buz dağının görünen kısmı da olabilir. Yine Almanya’nın en büyük bankalarından Commerzbank’ın hisse fiyatı da 2008 krizi öncesi ulaştığı 290 euroluk seviyelerden Çarşamba günü 7,87 euroya kadar düşmüş durumda.
2008'DE NE DEDİ?
Küresel kriz sürecinde Deutsche Bank, IMF'den büyük kredi isteyecek ülkelerin başına Türkiye'yi koymuş ve "Nakit sıkıntısı nedeniyle Türkiye, 90 milyar dolara ihtiyaç duyabilir" iddiasında bulunmuştu. Fransız Le Monde, İngiliz Financial Times gibi gazeteler raporu "Türkiye felakete doğru koşuyor" şeklinde haberleştirmişti. Bu karalama kampanyası hiçbir yere ulaşmamıştı.