Fed`in bitmeyen imtihanı: Parasal genişlemede 4. faz gelir mi?
07.03.2020 11:33Son güncelleme : 09.03.2020 10:53
Dünya çapında gerek ekonomik gerekse siyasi anlamda biri bitmeden diğeri başlayan sıkıntılar karşısında merkez bankalarından destek beklentileri artarken, her ne kadar ortaya çıkan riskler "yeni" olsa da çözüm yöntemi eski... Yeni bir genişleme döngüsü, belki de QE4....
AA
1929'daki "Büyük Buhran"dan bu yana ABD Merkez Bankası'nın (Fed) baÅŸvurduÄŸu en agresif politikaları uygulayarak dünya finans piyasaları tarihine geçen Ben Bernanke'nin parasal geniÅŸleme politikası, son günlerde koronavirüs salgınının ardından yeniden dillendirilmeye baÅŸladı.
Tahvil alımları yoluyla piyasanın desteklenmesi olarak da bilinen parasal geniÅŸlemenin ortaya çıktığı döneme baktığımızda, mortgage krizinin Wall Street'te fısıldandığı güne dayandığı görülüyor. ABD piyasalarından yayılarak "mortgage krizi" adıyla anılan likidite krizi, 2006 sonlarında baÅŸladı ve 2007'deki finansal dalgalanmayla geliÅŸip ve 2008'de küresel piyasalarda gündeme oturdu.
ABD mortgage piyasasına baÄŸlı likidite krizi sürecine ilk müdahale Eylül 2008'de ABD Hazinesi'nden gelirken, bu dönemde hazine, mortgage devleri Fannie Mae ve Freddie Mac'i kamulaÅŸtırarak, ÅŸirketlerin zararlarını karşılayabilmeleri için 200 milyar
dolar verdi.
Bundan yaklaşık bir hafta sonra Amerikan hükümeti, American International Group'u (AIG) 85 milyar dolar mali destek vererek kurtardı. Bazı büyük finansal kuruluÅŸların çöküÅŸün eÅŸiÄŸine gelmesiyle devam eden süreçte, Fed'in 158 yıllık Amerikan Yatırım Bankası Lehman Brothers'ı korumayı reddetmesiyle, 15 Eylül 2008'de ÅŸirket iflas etti. Bu geliÅŸmenin hemen ardından da Merrill Lynch, 50 milyar dolara Bank of America'ya satıldı.
Tüm bu geliÅŸmeler yaÅŸanırken Fed ve ABD Hazinesi 700 milyar dolarlık bütçe planına baÅŸladı. 8 Ekim'de faiz oranını yarım puan indirerek yüzde 1,5'e çeken Fed, 29 Ekim'deki olaÄŸan toplantısında da gösterge faiz oranını yüzde 1,5'ten yüzde 1'e çekti. Fed politika faizini 17 Aralık 2008'de yüzde 1'den yüzde 0,25'e çekti.
Müdahaleler aracılığıyla, ekonomide istikrarı saÄŸlamayı, finansal sistemdeki bozulmayı önlemeyi ve faiz oranlarını düÅŸürerek tüketici ve iÅŸletmelerin daha ucuz borçlanma yoluyla kredi kullanmalarını amaçlandığı 2008 yılının eylül ayında baÅŸlayan süreçte, finansal piyasalardaki karışıklık birkaç ay devam etti.
Piyasalar bu dönemde parasal geniÅŸlemeyi (Quantitative Easing-QE) duydu.
PARASAL GENİÅLEMEDE BİRİNCİ FAZ: QE1
25 Kasım 2008'de başlayan parasal genişlemenin ilk ayağında (QE1), Fed 500 milyar dolarlık mortgage piyasasına dayalı
tahvil satın alımına başladı.
Bu dönemde Fannie Mae, Freddie Mac, Ginnie Mae ve Federal Konut Kredisi Bankası gibi mortgage devlerinin borç yükümlülüklerinin 100 milyar dolarlık kısmı Fed tarafından satın alındı.
Gösterge faiz oranlarını sıfıra yakın seviyelere indiren Fed, bununla yetinmeyerek daha önce 500 milyar dolar olarak açıkladığı mortgage dayalı tahvil satın alımlarını, 18 Mart 2009'da 750 milyar dolar daha geniÅŸletti ve toplamda 1,25 trilyon dolarlık tahvil alımı yaptı.
Fed aynı zamanda, Fannie Mae ve Freddie Mac borçlarına 100 milyar dolar yatırım yapabileceÄŸini ve altı aylık süreçte 300 milyar dolar uzun dönem hazine tahvili satın alacağını duyurdu.
1,25 trilyon dolarlık mortgage dayalı tahvil alımı, 175 milyar dolarlık kamu borçlanması ve 300 milyar dolar hazine tahvili alımıyla tamamlanan QE1 döneminde, Fed mortgage faiz oranlarını düÅŸürmeyi, konut kredilerini artırmayı ve finansal piyasa koÅŸullarını iyileÅŸtirmeyi amaçladı. Parasal geniÅŸlemenin ilk fazı, 31 Mart 2010'da sona erdi.
İKİNCİ FAZ: 600 MİLYAR DOLARLIK GENİÅLEME
Fed, 3 Kasım 2010'da baÅŸlayan ve 30 Haziran 2011'de biten parasal geniÅŸlemenin ikinci fazında (QE2), ekonomik toparlanmanın daha güçlü bir ÅŸekilde geliÅŸtirilmesine destek olacağını belirtirken, bu süreçte aylık 75 milyar dolarlık uzun vadeli hazine tahvili satın alacağını açıkladı.
600 milyar dolarlık parasal geniÅŸlemeyle sonuçlanan fazın sonuna gelindiÄŸinde, mortgage faiz oranları düÅŸüÅŸe geçti.
ÜÇÜNCÜ FAZ: HER AY 85 MİLYAR DOLARLIK ALIM
13 Eylül 2012'de baÅŸlayan süreçte Fed, ekonomi düzelene kadar, her ay 40 milyar dolar mortgage destekli tahvil ve 45 milyar dolar da hazine tahvili olmak üzere 85 milyar dolarlık varlık alımı yapacağını duyurdu.
Tahvil alım programının son ayağında mortgage faiz oranlarının düÅŸük seviyelerde kalması ve parasal geniÅŸlemeyle bankaların kullandırdığı kredilerin artması bekleniyordu. O dönemde 30 yıllık mortgage tahvilleri Eylül 2012'de yüzde 3,47 seviyesinde bulunuyordu.
Fed'in tahvil alımlarının azaltılması (tapering) sürecinin baÅŸlangıcına dair ilk sinyali Mayıs 2013'te verirken, Ocak 2014'te ilk kez parasal geniÅŸlemeden çıkışın somut adımı atıldı ve tahvil alımında 10 milyar dolarlık azaltıma gidildi. Fed'in tahvil alımları ise Ekim 2014'te tamamen sonlandırıldı ve parasal geniÅŸlemeden çıkış süreci sona erdi.
Bankanın parasal geniÅŸlemeyi sonlandırma hamlesi, geleneksel olmayan politikalardan normalleÅŸmeye dönüÅŸün ilk adımı olarak nitelendirildi. Bu noktadan sonra piyasalarda gözler, normalleÅŸme yönünde diÄŸer bir büyük adım olan faiz oranlarının artırılmasına çevrildi. Bu yöndeki ilk adım ise Aralık 2016'da atıldı. Bu dönemde Fed faiz oranını 25 baz puan artırarak yüzde 0,50'ye yükseltirken, böylece 2006'dan bu yana ilk kez faiz artırmış oldu.
Fed'in faiz oranları, 2017 ve 2018'de de kademeli artırımlarla devam ederek küresel kriz sonrası bulunduÄŸu tarihi düÅŸük seviyelerden uzaklaÅŸtı. Öte yandan banka 2017 içinde bilanço küçültmeye baÅŸlayarak
para politikalarında normalleşme yolundaki adımlarını hızlandırdı.
Fed'de baÅŸkanlık görevini 2018'in ÅŸubat ayında Janet Yellen'dan devralan Jerome Powell bankanın normalleÅŸme adımlarına devam etti ve sonuç olarak faiz oranını yüzde 2,25-2,50 aralığına çıkardı. Buna karşın, geçen yılın temmuz ayına gelindiÄŸinde geliÅŸmeler Powell liderliÄŸindeki Fed'i normalleÅŸme yolundan alıkoydu.
FED'İN NORMALLEÅMESİ ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Fed'in "3 çıpa" olarak nitelendirdiÄŸi büyüme, istihdam ve enflasyon göstergelerindeki iyileÅŸmeler, her ne kadar normalleÅŸme kapsamında atılan adımları desteklese de jeopolitik geliÅŸmeler, doların uluslararası piyasalarda güçlenmesi ve ABD'de baÅŸkanlık koltuÄŸunda oturan Donald Trump'ın "sıradışı" olarak nitelendirilen politikaları normalleÅŸme önündeki en büyük engeller oldu.
Geçen yıl boyunca ticarette korumacı politikaların küresel ekonomiyi baskılaması ile dünya büyümesindeki yavaÅŸlamanın belirginleÅŸmesi, Fed'i kıskaca aldı.
DiÄŸer taraftan Fed BaÅŸkanı Powell her fırsatta "siyasi gerekçelerden bağımsız karar" verdiklerine dair vurgu yapmasına karşın, Trump'ın faiz indirimi yönündeki baskıları sonucu banka yeniden faiz indirim yoluna girdi ve geçen yılın temmuz ayında 11 yılın ardından ilk kez faiz indirdi.
Böylece para politikalarında makas deÄŸiÅŸiminin ilk adımı atıldı.
FAİZ İNDİRİMİNİ HANGİ ADIM İZLEYECEK?
Gelinen noktada, Çin'de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası merkez bankalarından destek beklentilerinin arttığı görüldü.
Bu kapsamda, geçen yıl küresel çapta yaÅŸanan zorluklar karşısında büyüme, istihdam ve yatırımları desteklemek ve ekonomik aktörlerin paraya daha az maliyetli ulaÅŸmasını temin etmek isteyen 51 merkez bankası faizlerde indirime gitti.
Bu yıl da ocak ayında 9 ve ÅŸubatta 14 merkez bankası faiz indirirken, Fed'in takvim dışı toplanarak faizlerde 50 baz puanlık azaltım gerçekleÅŸtirmesi piyasalarda bu döngünün sonunda nereye varılacağına dair tartışmaları beraberinde getirdi.
Ekonomistler, ekonominin "sıfıra yakın" faizlerle desteklenmesinin ardından yeni bir parasal geniÅŸleme sürecinin baÅŸlayıp baÅŸlamayacağına dair görüÅŸlerin dile getirilmeye baÅŸlandığını belirtirken, Fed'in son hamlesinin, artan oynaklık ve algı bozulmasının etkilerinin tahminlerden daha fazla olabileceÄŸini düÅŸündürdüÄŸünü söyledi.
Yeni bir parasal geniÅŸlemenin, ortaya çıkan yeni riskleri yatıştırmak için gerekli olabileceÄŸini aktaran analistler, küresel çapta bir yavaÅŸlamadan kaçmak için bol miktarda likidite içeren bir ortama ihtiyaç duyulduÄŸunu vurguladı.