Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği'nin (SSI) 2014 yılı değerlendirmesi ve 2015 yılı hedef ve beklentileri, SSI Başkanı Latif Aral Aliş ve Müsteşar Demir'in katılımıyla düzenlenen toplantıda duyuruldu.
Aliş, savunma sanayini yeni Türkiye'nin gücü olarak gördüklerini, sektörün üretimin üçte birini ihraç eder duruma geldiğini, ihracatta ciddi bir ivme kazandıklarını, Türk ürünlerinin özellikle son bir kaç yılda dünyada çok daha fazla tercih edilmeye başladığını söyledi.
"Türkiye'de üretiyor, dünyada markalaşıyoruz" diyen Aliş, sektörde yaşanan hızlı büyümeye işaret etti. Türkiye'nin fuar etkinlikleri konusunda yeni bir döneme girdiğini belirten Aliş, "Müsteşarlık ile imzaladığımız protokol kapsamında, artık bütün şirketlerimizin fuar katılımlarında, ana yaklaşım ve konseptleri SSI tanıtım grubu tarafından oluşturulacak. Bu anlamda çok daha etkin ve agresif bir dönem başlıyor" dedi.
Sektörün beklentilerine de değinen Aliş, ihracatın finansmanı konusunda geçtiğimiz yıllarda sektör olarak dile getirdikleri beklentilerin bir kısmının karşılandığını, savunma sanayi kredilerine hazine desteği, bölge ülkelerine ihracatta devletten devlete modeli, yerli ürünleri savunma envanterine girişte kolaylık, devlet alımlarında yerli alımlara öncelik gibi konularda destek istediklerini vurguladı.
Latif Aral Aliş, bu yıl için ihracatta yüzde 20 artış hedeflediklerini kaydederek, "2023 yılında hedefimiz 25 milyar dolarlık ihracat, dünyada savunma sanayinde ilk 10 ülke arasında girmek istiyoruz" dedi.
"PLATFORM ÜRÜNLERDE İHRAÇ RAKAMLARI VE ADETLERİ ARTIRILMALI"
Müsteşar İsmail Demir de sektörde yaşanan olumlu gelişmelerden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, paylaşılan rakamların ve artış oranlarının memnuniyet verici olmasına karşın atılması gereken adımlar olduğunu aktardı.
En önemli potansiyel alanlarından birinin, platformlar denilen uçak, gemi, insansız hava aracı, zırhlı araç gibi ürünlerin ihraç rakamlarının ve adetlerinin artırılması olduğuna işaret eden Demir, şunları kaydetti:
"Artık paradigma değişikliği, ürünlerimizdeki özgünlük oranı önemli. Bir ülke sizin savunma sanayi ürününüzü bir kaç parametreden dolayı almak ister. Fiyatta, kalitede rekabetçi olmak gerek en önemlisi en ileri teknolojik unsurların kullanılması lazım. Ürettiğimiz bütün ürünlerde en ileri teknoloji noktasını yakalamak çok önemli. Bu da teknolojik altyapı, yatırım, Ar-Ge'yi destekleme ve ürünlerimizde mümkün olduğunca yerli ve ileri teknoloji kullanımından emin olmak demektir. Bunları gerçekleştirmek üzere çeşitli tedbirler alınması gerek. İlgili bakanlıklar, özel şirketler, üniversiteler belirli alanlarda paylaşımları yaparak çalışma yapmalılar."
Fuarlara katılım konusuna da değinen Demir, fuar katılımlarının yanı sıra Türkiye'nin tanınırlık konusunu aşamadığını, devletin bütün gücüyle içinde olmasını gerektiren savunma sanayi sektöründe, devletin işin içinde olmasının önemli olduğuna vurgu yaptı.
"RUSYA İLE TEMASIMIZ OLMADI"
Konuşmaların ardından İsmail Demir ve Latif Aral Aliş, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Demir, yüzde 55-60 olarak telaffuz edilen yerlilik oranının genel olarak kullanılan bir ifade olmasına karşın, bu oranın moda mod tespitinin pek mümkün olmadığını söyledi.
Türkiye'nin uzun menzilli hava savunma füzesi ihalesinde sürecin uzayıp uzamadığı, Çin ile olan görüşmeler ve Rusya ile bir görüşme olup olmadığı yönündeki soruyu Demir, şöyle yanıtladı:
"Bu konuda kafa karışıklığı devam ediyor, basın da kafa karıştırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın açıklaması tamamen verilen bir soru önergesine verilmiş bir cevaptı. Bu son derece değişik boyutlarda yansıtıldı. Türkiye'nin veya başka bir ülkenin hava savunma sisteminin yeterliliği elinizdeki ürünün ne kadar son teknoloji olduğu ile ilgili bir şey. Elinizdeki ürün belli yıllar önce alınmışsa onu yenilemeniz gerektiği bir gerçek.
Bu durumda bu ihalenin sonuçlandırılması meselesi sırf bir alım olarak bakıldığında çok zor bir şey değil ama genelde hava savunma sistemine baktığınızda bu bir kademelendirme... Yani bugün kısa menzilli hava savunma ve orta menzilli hava savunmayı biz yerli geliştiriyoruz, bu testleri devam eden bir süreç ama uzun menzillinin de kendine göre sınıflandırmaları var.
Şu an bizim ihalesini yaptığımız sistemde geldiğimiz belli bir aşama olacak ama olay burada duracak bir olay değil. Bu sistemin de önümüzdeki yıllara yönelik bize kabiliyet kazandırması, şu an nasıl ki hava savunma sistemimizin en gelişmiş sistem olmasını istiyoruz, bundan 10 yıl sonra da bunu isteriz. 'Bugün alınan sistem bundan 10 yıl sonra tehditlere karşı yeterli olacak mı?' sorusu kritik nokta.
Biz doğrudan bir alımla yetinecek olursak, 10-15 yıl sonra tekrar bir alım söz konusu olabilir. Amacımız bu süreçte bir teknoloji kazanımı gerçekleştirerek, milli kabiliyetleri tesis etmek. Şu an uzuyor gibi görünen süreçte bu teknoloji kazanımının mahiyetini biz, olabildiğince kapsamlı şekilde hayata geçirmek istiyoruz. Yoksa bir alım ihalesi, fiyatı belli, şartları belli, bu çok zor bir şey değil ama bu önümüzdeki yılları kilitler. Kamuoyuna iş uzuyor gibi gelebilir ama biz bu uzamış gibi görünen süreci, ülkemizin önümüzdeki yıllarında kabiliyet kazanmasını mümkün kılmak için harcıyoruz, bu süre boşa geçmiş bir süre değildir."
Bugün kamuoyunda yer alan ihaleye Rusya'nın yeniden teklif vereceği yönündeki haberlere ilişkin Demir, "Haberler nereden çıkıyor anlayabilmiş değilim, bizim herhangi bir resmi temasımız olmadı ancak bizim çeşitli kalemlerde, çeşitli ülkelerle, çeşitli seviyelerde temaslarımız oluyor ama bu konuda, özellikle bugün basında haber olacak seviyede bir resmi temas olmadı.
Bizim uzun vadeli teknoloji kazanımı konusunda kapıyı kapatmadan görüşmelerimiz açık. Ancak belirttiğimiz ihale kapsamındaki netice kamuoyuna açıkladığımız neticedir. Bu kapsamda da teknoloji esaslı görüşmelerimiz devam ediyor ama bahsettiğiniz kapsamda bir resmi temas söz konusu değil" diye konuştu.
Demir, bedelli askerlikten gelen kaynağın savunma sanayinin desteklenmesine ve bu kaynağın kullanımına ilişkin soruyu da, "Bedelliden gelen para 1,5 milyar doların üzerinde bir para olur. Bizim şu an elimizdeki projelerin toplam meblağı 27 milyar dolar civarında. Yani denizde bir damla misali bir miktar, bunu bir katkı olarak görüyoruz" şeklinde yanıtladı.
Toplantıda paylaşılan bilgilere göre, SSI'nin 400 üyesi bulunuyor. Birliğin, 2011'de 884 milyon dolar olan ihracatı 2014 yılında 1 milyar 647 milyon dolara çıktı.
Hedef pazarları arasında ABD, Bağımsız Devlet Topluluğu, AB ülkeleri, Hazar Bölgesi, Körfez ülkeleri bulunan sektör, Uzakdoğu ve Afrika ülkelerini de hedef pazarlarının içine dahil etti.
